12. dalga, kamuoyunda (Ergenekon’u tereddütsüz destekleyenleri saymıyorum, operasyonlara mesafeli ya da bir...

12. dalga, kamuoyunda (Ergenekon’u tereddütsüz destekleyenleri saymıyorum, operasyonlara mesafeli ya da bir ölçüde hayırhah bakanları kastediyorum) “ipin ucu kaçıyor mu acaba” sorusuna yol açtı. Özellikle Türkan Saylan’ın maruz kaldığı muamele.
Öteden beri söyleyegeliyoruz. Ergenekon soruşturmasının, geçmiş dönemde darbe planı yapanların ya da devletin pis işlerini görenlerin üzerine gitmesi hayırlı bir durumdur. Yaptıklarının ve yapmaya çalıştıklarının bir ölçüde de olsa bedelini ödemeleri yüreklere su serper. Öte yandan, kazın ayağının tam da böyle olmadığı, operasyonun hedeflerinin bu halisane beklentilerin çok ötesinde başka hesapları da içerdiğini söyledik. Bir yandan ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rolün -BOP bağlamında İslam dünyası için din ile modernleşmenin sentezini temsil eden model ülke- gereği olarak, sürece uyum sağlayamamış, artık ayakbağı haline gelmiş, soğuk savaş artığı kontrgerilla bağlantılı kümelenmelerin tasfiyesi gerçekleştirilirken, diğer yandan iki kuş daha vurulmaya çalışılmakta.
Biri, artık devleti büyük ölçüde kontrol eden muhafazakâr kadrolar eliyle yukardan aşağı, cemaat ve tarikat ilişkileri ile de aşağıdan yukarı toplumu dinci-muhafazakâr bir temelde yeniden şekillendirmeye dönük uygulamalara sesini yükselten herkese gözdağı vermek... Diğeri de, bütün bu operasyonu başta Fethullahçılar olmak üzere, özellikle polis ve yargı içinde örgütlenmiş cemaat üyelerinin gücünü tahkim etmek, hareket ve hamle alanını genişletmek için bir vesile haline dönüştürmek.
•••
ABD desteği olmaksızın (hatta daha doğru ifadesiyle ABD’ye rağmen) darbe hayali gören kılıç artıklarının tasfiyesine bakarak, ve sadece buna bakarak, Ergenekon operasyonlarından demokrasi bekleyenlerin tarihsel yanılgılarını anlamaları çok sürmeyecek, maalesef. 12. dalganın ardından tanık olduğumuz ‘kampanya’ bunun en ciddi işaretidir. Elbette, neredeyse bütün siyasi varoluşunu AKP’den gelecek ‘demokratikleşmeye’ endekslemiş sözüm ona demokratların bunu görmelerini beklemiyoruz, nitekim olup bitenler yaşadıkları coşkuya gölge düşürmedi.
Sözünü ettiğimiz ‘kampanya’, Ergenekon’un son hedefi olan ÇYDD’ye yönelik ‘beşinci kol’ faaliyeti... ÇYDD’den türlü nedenlerle hoşlanırsınız ya da hoşlanmazsınız, bu bir yana. Fethullah’ın kontrolündeki yayın organları ağız birliği etmişcesine, derneğin ne misyonerlik faaliyeti yürüttüğünü bıraktılar ne PKK bağlantısını... Biraz akıl ve izan sahibi kimsenin dönüp bakmayacağı bu iddialar birkaç meczup tarafından değil, cemaatin en ağır topları tarafından dile getirildi. Yani böylesi bir gözü dönmüşlük!
Operasyonun Türkan Saylan’ı hedef alan boyutunun, muhtemelen önceden sanılandan çok daha ağır biçimde ters tepmesi nedeniyle paniğe sürüklenen cemaat efradı ağzını bozmakta tereddüt etmedi. Böylece yıllardır anlatmaya çalıştığımız yüzlerini açık ettiler. Misyonerlik suçlamasıyla dini hassasiyetleri, PKK bağlantısı iddialarıyla da milliyetçi hezeyanı kışkırtmakta beis görmeyen bu matrûş çehreli, güya uzlaşma ve hoşgörü kumkumaları ile ipe sapa gelmez faşizan yayınlarıyla maruf Vakit gazetesi arasındaki açı kapanıverdi. Bundan sonrasını Fethullah’ın truva atlarında yolculuk yapmayı içine sindirmiş ‘demokratlar’, liberaller düşünsün.
•••
Burada bir noktaya işaret etmekte fayda var. 12. dalganın tam da Fethullahçıların en iddialı olduğu alanda karşı alternatif oluşturmaya çalışan ÇYDD ve ÇEV’e uzanmasının AKP’nin merkezinin inisiyatifiyle geliştiği konusunda kuşkularım var. Biraz siyasi öngörüsü olan kadroların bunun -en kötü ihtimalle operasyonun bütününe gölge düşüren- boyutunu görmemesi mümkün değil. Nitekim, kör bir cemaat angajmanı dışında duran muhafazakâr kanaat önderleri bile durumdan duydukları rahatsızlığı dile getirmeden edemedi. Erdoğan’ın dahi, olup bitenler karşısında ziyadesiyle sinirlendiği dedikoduları kol geziyor. Süreç, Hoca efendinin AKP’yi ‘mevzi savaşı’ndan ‘meydan muharebesi’ne sürükleyerek köşeye sıkıştırmaya çalıştığı bir bilek güreşine doğru evriliyor olabilir mi? Bu soru henüz boşlukta. Ama yakında kokusu çıkar. Malum burası Türkiye.

12. dalga, kamuoyunda (Ergenekon’u tereddütsüz destekleyenleri saymıyorum, operasyonlara mesafeli ya da bir ölçüde hayırhah bakanları kastediyorum) “ipin ucu kaçıyor mu acaba” sorusuna yol açtı. Özellikle Türkan Saylan’ın maruz kaldığı muamele.
Öteden beri söyleyegeliyoruz. Ergenekon soruşturmasının, geçmiş dönemde darbe planı yapanların ya da devletin pis işlerini görenlerin üzerine gitmesi hayırlı bir durumdur. Yaptıklarının ve yapmaya çalıştıklarının bir ölçüde de olsa bedelini ödemeleri yüreklere su serper. Öte yandan, kazın ayağının tam da böyle olmadığı, operasyonun hedeflerinin bu halisane beklentilerin çok ötesinde başka hesapları da içerdiğini söyledik. Bir yandan ABD’nin Türkiye’ye biçtiği yeni rolün -BOP bağlamında İslam dünyası için din ile modernleşmenin sentezini temsil eden model ülke- gereği olarak, sürece uyum sağlayamamış, artık ayakbağı haline gelmiş, soğuk savaş artığı kontrgerilla bağlantılı kümelenmelerin tasfiyesi gerçekleştirilirken, diğer yandan iki kuş daha vurulmaya çalışılmakta.
Biri, artık devleti büyük ölçüde kontrol eden muhafazakâr kadrolar eliyle yukardan aşağı, cemaat ve tarikat ilişkileri ile de aşağıdan yukarı toplumu dinci-muhafazakâr bir temelde yeniden şekillendirmeye dönük uygulamalara sesini yükselten herkese gözdağı vermek... Diğeri de, bütün bu operasyonu başta Fethullahçılar olmak üzere, özellikle polis ve yargı içinde örgütlenmiş cemaat üyelerinin gücünü tahkim etmek, hareket ve hamle alanını genişletmek için bir vesile haline dönüştürmek.
•••
ABD desteği olmaksızın (hatta daha doğru ifadesiyle ABD’ye rağmen) darbe hayali gören kılıç artıklarının tasfiyesine bakarak, ve sadece buna bakarak, Ergenekon operasyonlarından demokrasi bekleyenlerin tarihsel yanılgılarını anlamaları çok sürmeyecek, maalesef. 12. dalganın ardından tanık olduğumuz ‘kampanya’ bunun en ciddi işaretidir. Elbette, neredeyse bütün siyasi varoluşunu AKP’den gelecek ‘demokratikleşmeye’ endekslemiş sözüm ona demokratların bunu görmelerini beklemiyoruz, nitekim olup bitenler yaşadıkları coşkuya gölge düşürmedi.
Sözünü ettiğimiz ‘kampanya’, Ergenekon’un son hedefi olan ÇYDD’ye yönelik ‘beşinci kol’ faaliyeti... ÇYDD’den türlü nedenlerle hoşlanırsınız ya da hoşlanmazsınız, bu bir yana. Fethullah’ın kontrolündeki yayın organları ağız birliği etmişcesine, derneğin ne misyonerlik faaliyeti yürüttüğünü bıraktılar ne PKK bağlantısını... Biraz akıl ve izan sahibi kimsenin dönüp bakmayacağı bu iddialar birkaç meczup tarafından değil, cemaatin en ağır topları tarafından dile getirildi. Yani böylesi bir gözü dönmüşlük!
Operasyonun Türkan Saylan’ı hedef alan boyutunun, muhtemelen önceden sanılandan çok daha ağır biçimde ters tepmesi nedeniyle paniğe sürüklenen cemaat efradı ağzını bozmakta tereddüt etmedi. Böylece yıllardır anlatmaya çalıştığımız yüzlerini açık ettiler. Misyonerlik suçlamasıyla dini hassasiyetleri, PKK bağlantısı iddialarıyla da milliyetçi hezeyanı kışkırtmakta beis görmeyen bu matrûş çehreli, güya uzlaşma ve hoşgörü kumkumaları ile ipe sapa gelmez faşizan yayınlarıyla maruf Vakit gazetesi arasındaki açı kapanıverdi. Bundan sonrasını Fethullah’ın truva atlarında yolculuk yapmayı içine sindirmiş ‘demokratlar’, liberaller düşünsün.
•••
Burada bir noktaya işaret etmekte fayda var. 12. dalganın tam da Fethullahçıların en iddialı olduğu alanda karşı alternatif oluşturmaya çalışan ÇYDD ve ÇEV’e uzanmasının AKP’nin merkezinin inisiyatifiyle geliştiği konusunda kuşkularım var. Biraz siyasi öngörüsü olan kadroların bunun -en kötü ihtimalle operasyonun bütününe gölge düşüren- boyutunu görmemesi mümkün değil. Nitekim, kör bir cemaat angajmanı dışında duran muhafazakâr kanaat önderleri bile durumdan duydukları rahatsızlığı dile getirmeden edemedi. Erdoğan’ın dahi, olup bitenler karşısında ziyadesiyle sinirlendiği dedikoduları kol geziyor. Süreç, Hoca efendinin AKP’yi ‘mevzi savaşı’ndan ‘meydan muharebesi’ne sürükleyerek köşeye sıkıştırmaya çalıştığı bir bilek güreşine doğru evriliyor olabilir mi? Bu soru henüz boşlukta. Ama yakında kokusu çıkar. Malum burası Türkiye.