Binnaz Toprak yönetiminde İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener’in yaptığı ‘Din ve Muhafazakarlık Ekseninde Ötekileştirilenler’ başlıklı araştırma geçen yılın sonunda...

Binnaz Toprak yönetiminde İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener’in yaptığı ‘Din ve Muhafazakarlık Ekseninde Ötekileştirilenler’ başlıklı araştırma geçen yılın sonunda yayınlandığında, hatırlarsınız, yaygın bir tepkiye yol açtı.

Aslına bakarsanız, son 3-5 yıldır Türkiye’nin gündemini oluşturan temel meselelerde görmeye alıştığımız saflaşma, sözkonusu araştırmanın sonuçlarına dair değerlendirmelerde de kendini yeniden üretti. Aleni AKP destekçileri, -en iyimser ifadesiyle- ‘tarihsel uzlaşma’ beklentisiyle onlara eklemlenen sağ ve sol liberaller, Gülen cemaatinin yazar ve kanaat önderleri hep birlikte “topa tuttular” Binnaz Toprak ve ekibinin araştırmasını...

•••

Binnaz Toprak, bu hafta salı ve çarşamba günleri Milliyet’te yayımlanan iki yazısıyla eleştirilere cevap verdi. İlk yazıda, araştırma sonuçlarına tepki gösteren başta Gülen cemaati olmak üzere, ‘islamcı’ dünyanın yazarlarına; ikincisinde de bu konuda (ve birçok konuda) onlardan pek farklı düşünmeyen liberal yazarlara...

Fethullahçı yazarların tepkilerinin ortak yanı, araştırmanın sonuçlarını tartışmak yerine metodolojisine yönelik eleştirilerle daha baştan bu sonuçları yok saymaktı. Tabii bunu yaparken genellikle hırçın, hakaretamiz bir üsluba başvurduklarını da eklemeliyiz.

Toprak, bu duruma şaşırmış; “Gülen hareketinin dışlayıcı tavırlara karşı çıkmasını beklerdim” diyor. Aksine, bu kesimden gelen tepkilerin kendilerine yönelik bir “kampanyaya” dönüştüğünden şikâyetçi. Ukalalık etmek istemem ama ben de Toprak’a şaşırdım. Çünkü bu cemaatin yıllardır yürüttüğü ‘halkla ilişkiler’ faaliyetlerine bakıp ‘hoşgörü’ ve ‘uzlaşma’ temelli bir düşünceyi temsil ettiklerine inanmak için iki sebep olabilir. Birincisi, memlekete sonsuz ve muhteşem bir iyimserlikle bakmak –öyle sanıyorum ki Toprak böyle bir yerde duruyor... İkincisi, solun devlet marifetiyle ağır biçimde ezilmesinin ardından cemaatin yaklaşık yirmi yıldır süregelen ideolojik hegemonya mücadelesine payanda olan liberal çevrenin bir parçası olmak... (Konuyla ilgili olması itibarıyla, Ayşe Çavdar’ın Post Express’in Ocak sayısında yayımlanan “Muhafazakar Kuşatmaya Liberal Destek” başlıklı yazısını öneririm.)

•••

Toprak’ın yazısı, AKP destekçisi ya da Fethullahçı yazarlarla benzer tepkiler veren liberal cenahın, bütün “haklar ve özgürlükler” söylemine rağmen, hükümeti ya da cemaati ‘sıkıştıracak’ somut ve kritik bir mesele gündeme geldiğinde nasıl ikiyüzlü bir tutuma savrulduğuna da işaret ediyor.

Toprak’ın bu saptamasına bir katkı olması maksadıyla, bu ikiyüzlülere buradan diyorum ki... İster AKP olsun ister Fethullahçılar... Kendi içlerinde demokratik ilişkinin zerresini barındırmayan, iradesini tek bir kişiye teslim etmiş bu toplulukları memlekette demokratik hak ve özgürlüklerin, hoşgörünün ve uzlaşmanın sivil güvenceleri olarak görenlere sesleniyorum... Köşe tuttuğunuz malum gazetelerde, tam da bu duruma dair eleştirel tek bir satır yazabilir misiniz? Hayır. Çünkü ertesi gün, o hoşgörü kumkumaları kıçınızı tekmeler.