Kenyalı bir baba ve Amerikalı bir annenin çocuğu olarak 1961 yılında doğan Obama’nın ABD’nin 44. başkanı seçilmesinin ardından dünya liderleri kendisini kutlamaya devam ediyor....

Kenyalı bir baba ve Amerikalı bir annenin çocuğu olarak 1961 yılında doğan Obama’nın ABD’nin 44. başkanı seçilmesinin ardından dünya liderleri kendisini kutlamaya devam ediyor. ABD’de ‘değişim’ sloganıyla işbaşına gelen Barack Obama, Bush’un ABD karşıtlığını yükselten politikalarını gözden geçirdikten sonra, Beyaz Saray’daki ikinci gününde de yabancı terör tutuklularının yıllarca ağır şartlar altında tutulduğu Küba’daki Guantanamo tutukevinin bir yıl içinde kapatılması emrini vererek iyi bir başlangıç yaptı denilebilir.

Ancak Amerikan politikalarını yakından tanıyan ülkelerin liderlerinden, Obama’ya karşıt açıklamaların da ardı arkası kesilmiyor. Örneğin şu cümledeki; “Obama’nın çok farklı bir kişi olduğu söyleniyor. Bu gerçek değil. Obama, Pentagon’un emirlerini yerine getirmediği zaman hemen öldürülecektir ve diğerlerinden farkı yoktur” sözünü sizce aşağıdaki liderlerden hangisi söylemiş olabilir?

1. İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad

2. Küba Cumhurbaşkanı Raul Castro

3. Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao

4. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin

5. Venezuela Cumhurbaşkanı Hugo Chavez

Cevap şıkları içerisinde yer alan liderleri seçim öncesi beyanatları ile değerlendirdiğimizde ortaya ilginç açılımlar da çıkmıyor değil.

Örneğin, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad,  Seçimlerden önce  “ABD içinden aldığımız bilgilere göre, Obama’nın başkan olmasına izin vermeyecekler. Tüm Amerikan halkı Obama’ya oy verse de başkanlığına izin vermezler” demiş. Bu yorum elbette gerçekleşmedi ve Obama başkan oldu. Belki seçimin resmi sonuçlarından sonra yeni ve iddialı bir beyanat vermek için yukarıdaki cümleyi kurmuş olabilir ya da Obama’nın ABD için değişimin gücü olacağını varsayıp aslında bir nevi Obama’ya “kendine dikkat etmelisin” gibi bir hatırlatmada bulunmak istemiş olabilir. Ya da ucu belirsiz bir iletişim dili kurmak arayışı da olabilir. Ancak bilindiği üzere Ahmedinecad, çoklukla ülkesini savunma amaçlı beyanatlarla tanındığından bu sözü etmiş olma olasılığı düşük duruyor.

‘B’ şıkkında karşımıza çıkan Küba Cumhurbaşkanı Raul Castro ise seçimlerden önce, “Obama iyi birine benziyor” diyerek liberal politikalara sıcak bakabileceğinin altını zaten çizmişti. Üstelik Guantanamo üssünün de kapanma kararı Castro’ya bu sözü ettirmemiştir dememiz için yeter de artar bile.

‘C’ şıkkında yer alan Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao ise, Yeni Çin Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre,  Obama ile telefon görüşmesi yapabilecek kadar cesur. Ancak telefon görüşmesinde Barack Obama’ya Çin ve ABD’nin karşılıklı endişelerini gözönüne almaları gerektiğini hatırlatması ise yazının girişindeki gibi sert ve sivri bir cümleyi Jintao’nun yapmış olabileceği tezini çürütüyor.

‘D’ şıkkında yer alan Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ise, “Açık sözlü ve samimi, Obama’yı seviyorum” sözü ise kesinlikle yukarıdaki sözü Putin’in asla sarfetmediğini netleştiriyor.

Son şıkta karşımıza Kendisini Küba eski lideri Fidel Castro’nun “siyasal çocuğu” olarak gören Venezuela cumhurbaşkanı Hugo Chavez ise, ABD seçimlerinden önce, Gazze’deki saldırıları protesto etmek amacıyla İsrail büyükelçisini sınırdışı etme kararı ardından yaptığı açıklamada, “Obama’nın, bu saldırganlığı durdurmak için ABD’nin gücünü kullanıp kullanmayacağını görmek için göreve gelmesini bekleyeceğiz” diye konuşmuştu. Bu cümledeki uyarı ile Chavez’in, Obama’nın görevini yerine getirme biçimini yorumlama ayrıcalığını kendinde görme cesareti arasında paralellik kurmak da elbette mümkün.

Şöyle ki daha önce “Barack Obama’dan ‘’havuç ve sopa’’ diplomasisinin ABD’nin Latin Amerika’da etki göstermesine yardım etmesini beklememesi gerektiğini ifade etmiş ve Obama’ya, “bu topraklardan bir devrim çıktı” diye seslenmişti. Yine bir başka açıklamasında da, Barack Obama’yı kastederek, “Ondan devrimci olmasını istemiyoruz, sosyalist ol da demiyoruz, ama ABD Başkanı olmak üzere olan bir siyahî olarak, onun bunun üstesinden gelebilecek yetenekte olmasını diliyoruz. Yeni hükümetin Küba’ya ambargoyu ve saldırgan tavrı ortadan kaldırmasını umuyoruz” diye de konuşmuştu.

Görünen o ki yazının girişinde kullanılan soru cümlesi ile Obama’nın dünya politikalarını artık sadece Pentagon’un güdümüyle almasından daha çok, yeni dünya düzeninde söz sahibi olan belirleyici ülkelerin de, kendisinin yani Obama’nın sarfedeceği sözler ve stratejik planlar aşamalarında önemli bir rolü olduğunu da unutmamak gerekiyor.