Soldan muhalefet yapanlara hep şöyle derler: “O kadar da değil kardeşim! Nereye baksanız olumsuz bir şeyler görüyorsunuz. Oysa Türkiye’de iyi şeyler de oluyor!”....

Soldan muhalefet yapanlara hep şöyle derler: “O kadar da değil kardeşim! Nereye baksanız olumsuz bir şeyler görüyorsunuz. Oysa Türkiye’de iyi şeyler de oluyor!”

Evet, Türkiye’de iyi şeyler de oluyor.

Ne mi? Başbakan Erdoğan’la Doğan Grubu arasındaki kapışma.

Memleketin içinde bulunduğu hakiki ahvali daha yakından, daha sarih görme fırsatı veriyor, bu tür kapışmalar. Zaten dikkat ederseniz; bu kapışmadan en çok rahatsız olanlar, bu işlerin bugüne kadar nasıl yürüdüyse bundan sonra da aynı şekilde yürümesinin derdine düşenler. Bir televizyon programında şunu bile duydum; “mübarek ramazan ayında böyle tartışmalar hoş olmuyor!”

Biliyoruz ki... Türkiye’de medya sermayesi, elindeki toplumu etkileme ve yönlendirme gücünü siyasi iktidarlara karşı onu destekleyerek ya da tavır alarak, ekonomik menfaat sağlamak maksadıyla kullanır. Gerektiğinde yalakalık yapar, gerektiğinde şantaj. Bunu kimileri utangaçca, kimileri de arsızca yapar.

Ve yine biliyoruz ki... Türkiye’de siyasi iktidarlar, kendilerini her koşulda destekleyecek bir medya gücü yaratmaya çalışır, kamu kaynaklarını onlar için seferber eder, gerekirse satın alır... Muhalif medyayı sindirmek için de elinden geleni ardına koymaz.

Bunlar, bu ülkenin yazısız kurallarıdır.

Birkaç küçük bağımsız girişim dışında hiçbir medya kuruluşu ve bugüne kadar ülkeyi yönetmiş hiçbir siyasi iktidar bu ‘kuraldan’ masun değildir. (Elbette, büyük medya kuruluşlarında çalışıp hayatlarını kazanan basın emekçilerini ve fikirlerini dosdoğru açıklamaktan imtina etmeyen, haysiyetlerinden taviz vermeyen az sayıda yazarı bu büyük oyunun dışında tutuyorum.)

•••

Ertuğrul Özkök, tam da kendisinden bekleneceği gibi “terör ve şehitler” kozunu ortaya sürerken Fehmi Koru, “üzücü bir durum” diyor, “Aydın Doğan’ı kendi maaş verdiği yazarlar dışında kimse desteklemiyor.” Tabii böyle durumlarda Fehmi Koru’nun üzüldüğünü düşünecek kadar saf değiliz de, saptama biraz saçma değil mi? Aydın Doğan’ı kendi çalışanları dışında kim sahiplenecekti? Her iki tarafa ‘çakmak’ için yeterli nedeni olan Karamehmet bir kenara, geriye kalan gazetelerin neredeyse tamamının iktidar yanlısı olduğu sır mı? Erdoğan’ın aleyhine yazabilirler mi? Fehmi bey, mesela kendi gazetesine bir baksın. Deniz Feneri soygununu Recep Tayyip Erdoğan’ın destek verdiği sermayeden maaş alanlar dışında herkes görürken onlar gözlerini ve kulaklarını sımsıkı kapamadılar mı? Niye? Çünkü, onlar da yakayı ele veren hırsızlarla aynı teşkilatın parçası...

Öte yandan AKP’lilerin konuyla ilgili basın toplantılarını izlediniz mi? Söz gelimi Dengir Mehmet Fırat’ınkini... Tek kelimeyle hazindi. Medyanın kamu bankalarından kredi almasından falan şikayet etti. Bunları söylerken (herhalde utancından olsa gerek) boncuk boncuk terliyordu. Başbakan’ın damadının genel müdürlük yaptığı şirketin ATV ve Sabah’ı nasıl aldığı aklına gelmiş olmalı. Galiba oruç başlarına vurdu bunların.

Bu arada, asıl neye şaşıyorum, biliyor musunuz; dillerinden Allah’ın, peygamberin adını düşürmeyen bu arsızların yakasına yapışacak tek bir Müslüman yok mu bu ülkede? Sahabeden yardım, fedakârlık, dayanışma menkıbeleri anlatıp kandırdıkları, paralarını aldıkları saf Müslümanları kim savunacak? Sadece vicdan sahibi iyi birer Müslüman oldukları için yeni sermaye baronlarına ‘çarpılan’ bu insanlar bu kadar mı sahipsiz?

•••

Dediğim gibi, Türkiye’de iyi şeyler de oluyor. İşte, AKP çevrelerinin bulaştığı yolsuzluklar, hırsızlıklar Türkiye’nin en güçlü medyası tarafından ‘artık’ ortalığa dökülüyor! Bu iyi bir şey değil mi?

Ya da... Başbakan, Türkiye’nin en güçlü medya kuruluşunun, kendisine ekonomik menfaat temin etmek için hükümete baskı yaptığını açıklıyor.

Ne güzel. Hep böyle olsa... Başbakan’ın deyimiyle “gizli gizli” gitmese. Herkes eteğindeki taşları dökse... Neyin ne olduğunu anlasak.