Vakit gazetesi yazarı, eski suikastçı Hüseyin Üzmez’in 14 yaşında bir kız çocuğunu taciz etmekten yargılandığı davadan tahliyesine vesile olan Adli Tıp raporu, dikkatleri kurumun...

Vakit gazetesi yazarı, eski suikastçı Hüseyin Üzmez’in 14 yaşında bir kız çocuğunu taciz etmekten yargılandığı davadan tahliyesine vesile olan Adli Tıp raporu, dikkatleri kurumun 6. İhtisas Kurulu’na çevirdi, tabii haklı olarak.

Adli Tıp Kurumu nedir?

İlgili yasanın 1. maddesinde şöyle diyor: “Adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kurulmuştur.”

Demek ki, Adli Tıp Kurumu adalet işlerinde yargıya bilirkişilik yapan bir uzmanlık kuruluşuymuş.

Peki bu kurumun üyelerini kim atıyor?

Bu defa ‘Atama Esasları’ başlıklı 26. maddeye bakalım:

“Adli Tıp Kurumu Başkanı, Başkan Yardımcısı, İhtisas Kurulu Başkanları ve İhtisas Kurulu üyeleri, Adalet Bakanının inhası üzerine, (...) üçlü kararname ile (...) Adalet Bakanlığınca yapılır.”

Günlerdir –ardamarı çatlamış olanlar bir kenara bırakılacak olursa- bütün basında, şaşkınlık, öfke, tiksinti ve nefretle adı anılan 6. İhtisas Kurulu’nun üyelerini (en azından önemli bir bölümünü) belli ki, AKP hükümetinin eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek atamış. Üçlü kararnameden söz edildiğine göre, atama kararının altında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da imzası olmalı.

•••

Sizler de basından izlemişsinizdir. Cemil Çiçek’in 6. İhtisas Kurulu üyelerinin bir bölümünün daha önce de Hüseyin Üzmez rezaletine benzer raporlarda isimleri var.

2005 yılında tecavüze uğrayan ve psikolojik tedavi gören 15 yaşındaki M.U. için de “ruh sağlığının bozulmadığı” yönünde rapor vermişler. Tecavüzcü sanıklar, Hüseyin Üzmez gibi, cezaları yarı oranında indirildiği için tahliye olmuşlar.

Aynı kurulun başkanlığını yapmakta olan Uzman Dr. Cemal Yalçın Ergezer’in daha önce bir ay süreyle meslekten men cezası aldığını da hatırlatalım. Cezanın nedenine baktığımızda kurul başkanının tıynetini anlamak kolaylaşıyor. Ergezer cezayı, beş meslektaşıyla birlikte, açlık grevi nedeniyle Wernicke Korsakoff hastalığına yakalanan bir hükümlüye “gerçeğe aykırı rapor vermekten” almış. Kurul üyeleri Ocak 2002’de WK hastalığı nedeniyle infaz ertelemesine karar verdikleri Bekir Balyemez’le ilgili olarak, Ekim 2003’te süre uzatımı için yapılan müracaatı geri çeviriyor. Bu olay nedeniyle uyarı cezası alanlardan biri de 6. İhtisas Kurulu’nun halen üyesi olan Yasemin Çakmak.

6. İhtisas Kurulu’nun ‘ekip çalışması’ bunlardan ibaret değil.

İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’nce PKK’ya üye oldukları gerekçesiyle gözaltına alınan, işkence ve cinsel tacize uğrayan iki kadın hakkında 2002 ve 2003’te “fiziksel ve ruhsal travma var” yönünde beş rapor veren Adli Tıp Kurumu, 2007’de daha önceki raporlarının aksine yeni bir rapor düzenliyor. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, eski TCK’nin, beş yıla kadar hapis öngören ‘kötü muamele ve işkence’ suçunun düzenlendiği 243. maddesinden haklarında dava açılan on polis, böylece beraat ediyor. Raporun altındaki imzalar, tahmin edileceği gibi tanıdık: Başkan Kemallettin Kurt, 6. İhtisas Kurulu Başkanı Dr. Yalçın Ergezer, Adli Tıp Uzmanı Yasemin Çakmak, Dr. Gökhan Eriş ve Prof. Dr. Hamdi Özkara.

Aynı kurulun bir başka marifeti de, öz babasının cinsel istismarına maruz kaldığı iddia edilen B.E’nin, tacize uğradığı tarihte 12 yaşını bitirmediği için beden ve ruh sağlığının bozulmadığına ilişkin raporu... Kurulun iddiası, B.E, olayın ahlaki kötülüğünü algılayacak yaşta değilmiş ve  psikolojik olarak da zarar görmemiş. Bu raporun, tutuklu yargılanan ‘öz baba’ M.E’nin tahliyesinin yolunu açtığını bilmem söylemeye gerek var mı?

Sonrası malum... 6. İhtisas Kurulu’nun raporuyla adaletten yakasını son kurtaran isim, yüreğinin karası yüzüne vurmuş Hüseyin Üzmez.

•••

AKP iktidarıyla birlikte, devletin hemen her kurumunda yaşanan kadrolaşmanın Adli Tıp Kurumu’nda da dört başı mamur yürütüldüğünü tahmin edersiniz. Hal böyle iken, yukarda sıraladığımız rezaletlerin sorumluluğunda, başta dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek olmak üzere, bu ‘uzmanların’ söz konusu kurula atanmasına onay verenlerin hiç sorumluluğu yok mu? Bu anlamda, bugün tartışılması gereken şey, kurulun olduğu kadar AKP’nin ahlakı da değil mi?

Bitirirken aşağıda isimleri yazılı ‘uzmanları’ bir yere not edin. Unutkanlıkla malul bir milletiz, malum. Ama bu isimler unutulmayı ‘hak etmiyor’.

Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Yalçın Ergezer, Adli Tıp Uzmanı Dr. Yasemin Çakmak, Adli Tıp Uzmanı Dr. Gökhan Eriş, Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanı Prof. Dr. Seyfettin Uludağ, Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülgün Engin, Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Özkara ve Çocuk Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Haluk Emir.

Not: Cuma günü, benim görebildiğim kadarıyla BirGün ve Taraf gazetelerinde yayımlanan bir ilan vardı, “Özgürlükten, eşitlikten, çoğulcu bir toplumsal yapıdan, gerçek bir laiklikten, toplumsal barıştan yana, ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkını savunan bizler...” diye başlayan. Altında benim de imzam vardı. Lakin bu bildiriye imza atıp atmayacağımın bana sorulduğunu hatırlamıyorum. Yanlış anlaşılmasın, mesele bildirinin içeriği, katılıp katılmadığım değil. Sadece imzamın kullanılacağını önceden bilmiyordum. Bunu duyurmak isterim. Daha önemlisi, ismimin karşısında ‘yazar’ ibaresi var. Ben böyle bir sıfatı hiç kullanmadım. Hele ki, bir üst sırada Adalet Ağaoğlu’nun isminin yanında aynı ibare varken benim de kendime ‘yazar’ demem yakışık almaz. Bilmem anlatabildim mi?