Öncelikle... Evrakları eksik olduğu için.

Öncelikle... Evrakları eksik olduğu için. Yasaların seçimlere katılmak için mecburi kıldığı evraklar eksiksiz olsaydı, YSK’nın hangi siyasi niyeti olursa olsun, ÖDP seçimlere katılabilecekti. Dolayısıyla, partinin ilgili kurullarının kabul edilemez ihmalleri olduğu açık. Bunu kaydedelim ve devam edelim...

* * *

BDP’nin desteklediği bağımsız adayların da eksik evrakları olduğu gerekçesiyle YSK tarafından seçimlere sokulmama kararı verildiğini biliyoruz. Ne oldu? Eksik evraklar tamamlandı ve bu adayların seçime katılmasının önü açıldı.

Aynı günlerde ÖDP de eksiklerini tamamladı ve seçimlere katılmak için YSK’ya müracaat etti. Ne oldu? YSK, müracaatı kabul etti, ama ardından “geç kaldınız” diyerek ÖDP’ye yönelik seçim yasağını sürdürdü.

Tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık bir çifte standart!

Benzer durumdaki iki siyasi yapıdan birine yol verilirken diğerinin önü tıkandı. Neden?

* * *

Lafı hiç uzatmanın gereği yok. Her şey ortada. BDP’nin desteklediği bağımsız adayların uğradığı haksızlık karşısında Kürt muhalefeti, ülkenin her yerinde ayaklandı. Kürtlerin siyaset yapma hakkını ellerinden almaya çalışanlara hayatı zindan edeceklerini, YSK’nın veto kararını beş para etmez bir paçavraya çevireceklerini cümle âleme gösterdi. Ülkeyi yönetenler, pabucun pahalı olduğunu anladılar. Yani korktular.

Sonra ne oldu?

Karar geri çekildi.

Öte yandan, biliyoruz ki ÖDP’nin böyle bir gücü yok. Onbinlerce insanı sokaklara dökecek bir örgütlülük ve siyasi etkiden yoksun. Yani, muktedirin yüreğine –bugün- sokakta korku salacak bir parti değil. Hâl böyle olunca, ÖDP için getirilen YSK yasağı sürdürüldü.

Yaşanan sürecin bundan ibaret olduğuna –YSK’daki hakimler de dahil- itiraz edecek tek bir kişi var mı?

 

* * *

Bu tablo, bize şunu söylüyor: Türkiye’de artık hak mücadelesi vermenin sokaktan başka bir alanı kalmamıştır. Yani hepimizin zaten bildiği hakikat, bu son hadise ile bir kez daha tescil edilmiş oldu.

Hepsi bu.