Küresel krizin çıkış noktalarından birisinin kültür sanat olduğu gerçeğini halen farkedemedik. Her kaynaktan daha fazla beslenmek ve kültür sanat alıcılarına ulaşmak gerekir

Türkiye’de sanat mekânları yıllardır yaşam mücadelesi veriyor. En son Eminönü Halk Eğitim Merkezi’nin başına gelenleri biliyorum. Tiyatro adına çok güzel etkinlikler paylaşılıyor, mesleki dersler veriliyordu. Nedensiz kapatıldı ve kursiyerleri yasa boğdu. Hepimizi üzen, tepki vermeye zorlayan benzer süreçler yaşadık, yaşıyoruz.
Kültürel ve sanatsal ekinimizi dinç tutmak, bütünleyici olmak ve sosyal konularda üretim ve paylaşım platformu oluşturmak anlamında bu tür merkezleri sayısal ve nitelik açısında fazlalaştırmalıyız.
Biliyoruz ki bu türde mekânları ayakta tutmak için çok uğraş veriyoruz. Ama alınan bürokratik bir kararla ya kapanıyor ya da başka bir sermayeye dönüştürülüyorlar.
Tüm bu olumsuzluklara karşın, bir avuç dansçının başını çektiği, dans ve performans sanatı gibi görünür işlerde üretimler yapan sanatçıların bir araya gelerek  harç tutturmaya çalıştıkları bir grup ve dernekten söz edeceğim size.
İstanbul’da bulunan yerli ve yabancı çağdaş sanatçılar, kültür ve sanat üreticileri, araştırmacılar, akademisyenler, öğrenciler ve beden yoluyla yaratıcılık alanında çalışan kişiler için proje oluşturmak ve geliştirmek için stüdyo imkânı sağlamak üzere, bazı projelere çalışma ve prova mekân desteği vererek üretime ivme kazandırmak, alanında uzmanlaşmış kişiler tarafından yürütülen, sürekliliği olan, çoçuklar, gençler ve yetişkinler için çeşitli atölyelerde düzenlemek için, RemDans Proje Topluluğu. 2001 yılında oluşmaya başlıyor.
Yaratıcılık-beden ve kişiler arasında yeni bir anlayış geliştirmeyi hedefliyorlar. Ve bu beklentilerle projelerini oluşturmak için her türlü imkânı zorluyorlar. En sonunda Eylül 2008’de başlayan aramalardan sonra Şubat 2009’da dans stüdyosu olabilecek bir mekânı Tuğçe Tuna keşfediyor. Bu dans stüdyosu bir nevi çocukluk hayalidir onun. Çalışmak, denemek, durmak, yanılmak, hata yapmak ve üretmek için gerekli olan açık bir alan olsun ister RemDans Stüdyo’su.
Topluluktan Çiğdem Agas ile mart ayında mekânda tadilatlara başlarlar. Çiğdem de Tuna gibi varını yoğunu burası için kullanır. Bu arada mekânı ayakta tutabilecek maddi destek ve tadilatları tamamlamak için malzeme araştırmaya başlarlar. Bazıları bunun çılgınca olduğunu hatta vazgeçmeleri gerektiğini söyler ama 16 yıl önce de çağdaş dansla ilgilenmeye başladığında da kendisine benzer sözler diyenlerin olduğunu hatırlar Tuğçe. Stüdyonun oluşmasında Şahap Agas’ın ve mimarlar Savaş Ekinci ve Mehmet  Ökten’in olağanüstü emekleri, katkıları olur. Yanısıra dernekleşme fikri de bu dönemde akla gelir. Böyle açık ve özgür mekânın maddi tasalar nedeniyle işlevselliğini yitirmemesi gerektiğini düşünürler...
İstanbul Gösteri Sanatları Geliştirme Derneği bu noktada hayata geçer. Şimdi derneğe destekci araştırıyorlar. İstanbul Gösteri Sanatları Geliştirme Derneği; uzun zamandır önemli bir şekilde ihtiyaç duyulan, çağdaş sanat projelerinin geliştirilmesi için çalışma ve prova mekânı sağlamak üzere odaklanır. RemDans Stüdyo’da İstanbul Gösteri Sanatları Geliştirme Derneği’nin merkezi olur. Ekim 2009’dan itibaren de her türde projeye mekân desteği vermeye başlayacaklar. (www.remdanceprojectcompany.blogspot.com)
Dernek, üye sayısından çok kişi veya topluluların sanat ve üretim alanındaki işlevselliğini ve farklı disiplinler, farklı üretim çeşitleriyle ilişkide olmasını önemsiyor. Özetle, kalabalık ama iş yapmayan fikir üretmeyen bir takım isimlerdense, deneyen, değişen, risk alan ve üreten paylaşan kişi ve gruplardan oluşan disiplinlerarası  bir  üye listelerinin olmasını  arzuluyorlar. Onlar, yaratıcılığı hayatın içinde algılıyorlar. Sınırlandırılmış bir etkinlik çerceveleri yok.
Dileğimiz kapatılan kültür sanat merkezleri ya da ilgisizlikten başka bir sermayeye dönüştürülen mekânlar olmadan, bu anlamda derneğin dışarıdan maddi olarak desteklenmesi çok önemli, böylece seçilen projelere destek olmak veya eğitimlerde gençlere, çocuklara burs vermek gibi  gerçekleştirmeyi arzuladıkları planlarını hayata geçirebilecekler. Küresel krizin çıkış noktalarından birisinin kültür sanat olduğu gerçeğini halen farkedemedik. Her kaynaktan daha fazla beslenmek ve kültür sanat alıcılarına ulaşmak gerekir. Örneğin Avrupa fonları ümit verici olabilir. Sanatçılar buluşması yapılabilir ve bu yolla fonlar daha kolay alınabilir. Yurtdışından sanatçıların da ağırlanabileceği düşünülürse Gösteri Sanatları Geliştirme Derneği için de uygun bir fon olasılığı olabilir.