Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın gözaltına alınıp tutuklanmaları karşısında AKP destekçisi cenahın yaşadığı ilk şaşkınlık ve tereddüt

Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın gözaltına alınıp tutuklanmaları karşısında AKP destekçisi cenahın yaşadığı ilk şaşkınlık ve tereddüt, yerini giderek “neden olmasın” sorusuna bırakıyor. O taraf da hızla toparlanıyor. Vakit hattına rücu etmeye başladılar. Hakkını teslim edelim, Vakit teşkilatı daha baştan tavrını koymuştu: Polis birilerinin evini basıp gözaltına aldıysa, Savcı Zekeriya Öz’ün karşısına çıkardıysa onların “Ergenekoncu” olduklarından kuşku duymak için hiçbir sebep yoktur, dahası böyle bir kuşkunun kendisi “Ergenekonculuk”tur!

* * *

Toparlanmaya başlayan tarafın derdi, son tutuklamaları “meşrulaştırmak”. Yöntemler muhtelif.

Ergenekon dosyasından isimler çıkarıp bunların aslında ilk bakışta ne kadar normal görünen nalburlar, kuyumcular, doktorlar vb olduklarını, ama biraz kazıyınca altından kontr-gerilla çıktığını söylüyorlar. Ne anlıyoruz bundan? “Bırakın Nedim şöyle iyi gazetecidir, Ahmet böyle Ergenekon karşıtıdır demeyi... Biz daha neler gördük” dışında bir anlamı var mı? Sadece Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın isimleri telaffuz edilmemiş. Şimdilik o kadar utanma duygusu var, belli ki.

O duygudan nasibini almayanlar da yok değil. Neredeyse ertesi gün “Ahmet’in şık gazeteciliği” gibi terbiyesizce laflarla yaşanan hukuksuzluğu geçiştirmeye çalışanlardan söz ediyorum. Üstelik yüzsüzce Azadiya Welat çalışanlarının, Erol Zavar’ın maduriyetinden dem vuruyorlar. Sanki bu zulmün gerisinde yere göğe koyamadıkları, solculara karşı ne yapmak lazım gerekir diye akıl verdikleri Başbakan ve onun hükümeti yokmuş gibi...

Neymiş? “Ergenekon tasfiyesinin temel teknik gücünü temsil eden Emniyet içinde” cemaatçiler var diye yapılanların meşruiyetini sorgulamak yanlışmış. Üstelik bu bilgi (Emniyet’te Fethullahçıların etkinliği), “Ergenekon hanesine yazılabilecek başarılı bir dezenformasyon olabilir”miş... El insaf be kardeşim! Tamam, olup bitene siyaseten aynı yerden bakmadığımız kesin ama insan kuşkuya düşmeden edemiyor; hakikaten bu arkadaşlarla aynı ülkede mi yaşıyoruz, diye...

* * *

Baştan beri şunu söylüyoruz:

Ergenekon davası kapsamında ortalığa dökülen eski kontr-gerilla artıkları ve darbeci askerler yargılansın ve suçlarının bedelini ödesin. Üstelik, AKP’siyle, cemaatiyle neoliberal-İslamcı güçlerin askeri bürokrasi merkezli geleneksel devlet güçlerine karşı yürüttüğü iktidar mücadelesinin bir aracı olması pahasına... Buna kimsenin en küçük bir itirazı olamaz. Ama bu süreçten ve esasen AKP ve cemaatin emek karşıtı neoliberal siyasetinden, toplumu dini esaslara dayalı muhafazakarlaştırma programından demokrasi beklemek ya siyasi körlüktür ya da işbirlikçilik.

Yine baştan beri şunu söylüyoruz:

“Öte yandan, AKP iktidarı ve ittifak halinde olduğu Fethullah Gülen cemaati ve onun özellikle polis ve yargı içindeki uzantıları, Ergenekon operasyonlarını, deyim yerindeyse miyadı dolmuş darbeci/militarist kesimlerin tasfiyesinden öte, farklı siyasi hedeflere de yöneltmektedir. Operasyonlar, halka karşı suç işlemiş isimlerle demokratik ve sivil alanda AKP’ye muhalefet edenlerin aynılaştırılmasının bir aracı haline dönüştürülmek istenmektedir. Liberal ve dinci basının arsızca yürüttüğü demagoji eşliğinde AKP karşıtı her türden muhalif Ergenekon soruşturmasının sanığı haline getirilebilmektedir. Bir yandan da polis gücüne dayanan bir korku ve baskı rejiminin temelleri atılmaktadır. Halihazırdaki yasaların dahi hiçe sayıldığı, onbinlerce kişinin dinlendiği, devletin sızdırdığı bilgilerle özel hayatların büyük bir pişkinlikle gazete sayfalarına, televizyon ekranlarına taşındığı muazzam bir güvensizlik ortamı giderek ülkenin iklimine hakim olmaktadır.

Darbe karşıtlığı üzerinden sahnelenen iki yüzlülüğün en büyük kanıtı, başarısız darbe planlayıcıları –haklı olarak- yargı önüne çıkarılırken, darbe yapmış ve bu ülkenin sayısız iyi insanını ve geleceğini heder etmiş gerçek darbecilerin yargılanması için gereken adımlar atılmamasıdır.”

Biz bunları diyoruz. Siz “iki gazeteci tutuklandı diye Ergenekon’u sulandırmaya çalışmayın” demagojisinden bir adım öte geçmeye ne dersiniz?