Çekim, dramatik yapının en küçük birimidir. Konunun çerçeveye oranla kapladığı alanın değişmesine ve değişik boydaki çekimler dizisine’çekim ölçeği’ adı verilir. Çekim ölçeklerinin üzerinde uzlaşılmış kesin tanımlar yoktur...

Son dönemde sinemamızda çekilen filmlerde üretim sayısı artarken, teknik bir konuda yapılmakta olan (çekim ölçeği) hatalar üzerine aşağıdaki yazıyı hazırladım.
ABD’li yönetmen David Griffith, bir çekimin içeriğinin konuyla kamera arasındaki ilişkiyi belirleyebileceğini anlar ve sahnenin duygusal havasına dramatik gerilimine bağlı olarak planlara böler. Planlar gerçeğin parçalarıdır. Gerçeğin nasıl parçalanacağına ve hangi sıralamayla seyirciye sunulacağına yönetmen karar verir. Çekim, dramatik yapının en küçük birimidir. Konunun çerçeveye oranla kapladığı alanın değişmesine ve değişik boydaki çekimler dizisine ‘çekim ölçeği’ adı verilir. Çekim ölçeklerinin üzerinde uzlaşılmış kesin tanımlar yoktur. En yaygın tanımıyla çekim ölçekleri şöyle sıralanabilir: Baş çekim, omuz çekim, göğüs çekim, bel çekim, diz çekim, boy çekim, genel çekim, toplu çekim, uzak çekim, ayrıntı çekim.
İnsanın doğal ve toplumsal yakın çevresiyle ilişkilerini vermek için genel çekime başvurulur. Bir mekânda gözün görebileceği her şeyi kapsayabilecek bir alanı gösterir. Tanıtma planı olarak, eşyalarla insanların birbirleriyle ilişkileri konusunda fikir verir. Akira Kurosawa bu tür filmlerin ustasıdır. Genel çekimde, figürler öne çıkar. Bir genel çekim hareket alanının tümünü içerir. Genel çekimler ortamın boyutunu vurguladıkları için filme bir derinlik kazandırırlar. Genel çekim gerçekçi yönetmenlerin de favorisidir. Genel plan, geniş mekân içindeki karakterin; yalnızlığını, terk edilmişliğini ifade ederek duygusal durumların ifadesinde de kullanılır.
Uzak Çekim ise, geniş bir alanı büyük bir mesafeden görüntüler. Seyircilerin, ortamın ya da olayın büyüklüğü ile etkilenmesi gerektiğinde bu çekim kullanılmalıdır. Geniş açılı sabit plan, daha etkileyici mizansen sergiler. Uzak çekimler yüksek bir kamera platformu, yüksek hâkim bir noktadan, bir uçak ya da helikopterden filme alınabilir. Bu manzaraların kentlerin kuşbakışı görünüşünün ve diğer görünümlerinin çerçevelenmesidir. Bu türden çekimler karakterleri sunup öyküyü oluşturmadan önce, seyircileri uygun ruh haline sokar, gelecek ortamı hazırlarlar. Buna ‘kurucu çekim’ denir.
Genel ya da uzak çekimlerde çerçevenin ortasında yer alan küçük görünen kişi bazen yalnızlığı kendi kaderine bırakılmışlığı doğanın ağırlığı altında ezilmişliği anlatmak için kullanılır. Çok yakın çekim, küçük nesneler, büyük nesnelerin ya da bölgelerin küçük bölümlerinin perdede büyütülmüş olarak görünmeleridir. Ayrıntı plan, genellikle bir cismi gösterir. Böcekler, küçük makine parçaları, ya da küçük bir devinim çok yakın çekimlerde görüntüyü tamamen dolduracak biçimde filme alındıklarında çok etkileyicidir. Bir oyuncunun kafasının burun dudak ya da göz gibi parçaları ilişkili duyunun çok dramatik bir önemi vurgulaması durumunda ön plana çıkarılabilir. Mektuplara, telgraflara, fotograflara, gazetelere, işaretlere, posterlere ya da diğer yazılı ve basılı malzemeye yapılan tüm görüntüyü kaplayacak yakın çekimlere, ‘ayrıntı çekim’ denir.
Bireyin psikolojisine eğilen duygusal filmlerde yakın çekimleri daha sık kullanma eğilimi olacaktır. Özellikle duygusal aşk filmlerinde ruhbilimsel çözümlemelere yer veren dramlarda bel, göğüs, omuz ve baş çekimleri daha çok yer tutar. Dramatik yoğunluk azaldıkça rahatlatıcı dingin uzun çekimlere geçilir. Charles Chaplin filmlerinde favori çekim ortamı ve kişiyi tam olarak gösteren boy çekimidir. Yönetmenlerin filmlerinde mizansen kamera konumu görsel şakalar yapmak için işbirliği yapar. Westernler, samuray filmleri ve tarihi filmlerde genel çekimin en etkili kullanımlarına rastlanır.
Geniş doğal manzaraların genel çekimlerle görüntülenmesi perdede yatay çizgilerin hâkim olmasını sağlar bu da beraberinde oldukça dengeli sakin bir atmosfer yaratır. Bu aynı zamanda posta arabasının bir boğazda pusuya düşürülmesi ya da yerlilerin aniden tepenin sırtından görünüvermesi gibi sahnelerin etkisini arttırır.
Toplu çekimlerin arasına yerleştirilen baş ve ayrıntı çekimleri, hızlı bir takip sahnesinin tüm dinamizmi arttırır. Genel çekim ölçeğine dayanan dış çekimleri kapalı ile diz ve bel çekim ölçekleriyle inşa eden iç mekân çekimleri arasındaki çelişki bir anlamda bağımsızlıkla düzen arasındaki tematik çelişkinin uzantısıdır.
Korku filmleri seyirci üzerinde ani şoklar, gerilimler yaratmayı hedefler. Bu amaçla da yaratılan ürkütücü atmosferde karakterin yalnızlığı savunmasızlığı vurgulanır. Ani ayrıntı çekimler izleyicide şok yaratır. Müzikallerde dans ve müzik numaralarının görüntülendiği sahnelerde çekim süreleri uzun tutulur ve genel çekim ölçeği kullanılır. Kamera, genel olarak salondaki seyircinin pozisyonundadır. Yapılan kuşbakışı çekimler ise dansların koreografisiyle bütünleştiğinde çok özel bir etki yaratır.