2011’den beri 22 milyon kübik metre kirli toprak toplandı ve farklı noktalarda depolanıyor. Bu buzdağının görünen yüzü. 9000 kilometrekareye yayılan kirlenme bölgesinin yüzde 75’i için herhangi bir arındırma planı yapılmadı.

10 yıldır gizlenen nükleer felaket

John Laforge

Fukuşima’da üç nükleer reaktörün eridiği felaketin üzerinden tam on yıl geçti. Radyasyon ve Kamu Sağlığı projesinde görevli Joseph Mangano’nun üç yıl önce söylediğine göre sezyum, stronsiyum, plütonyum ve iyot gibi radyoaktif kimyasallar havaya karıştı, aynı kimyasalların Pasifik Okyanusu’na karışması hiç durdurulamadı ve işçiler 100’den fazla kanserojenin sızıntısını halen durdurmaya çalışıyorlar.

Artçı depremler ve kasırgalar insanları tedirgin ederken bölgedeki sağlık araştırmaları halen eksik ve yeni radyoaktif partiküllerin havaya karıştığına dair haberler var. Şirket ve hükümet temizleme faaliyetlerinin gidişatı konusunda dürüst davranmıyor.

Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Doktorlar kurumundan Dr. Alex Rosen, bölgede henüz yalnızca tiroit kanseri rakamlarının sistematik olarak incelendiğini söylüyor. Lösemi ya da şekil bozukluğu gibi radyasyonla ilintili vakalar ise yeterince araştırılmıyor.

18 yaşından küçük 380 bin çocuk ile yapılan tiroit kanseri araştırmasında beş yılda 187 vaka tespit edildi. Dr. Mangado’nun aktardığına göre böyle bir araştırmada normal şartlarda 12 vaka tespit edilmesi beklenirdi.

Mart 2011’den bu yana 22 milyon kübik metre kirli toprak siyah plastik poşetler ile toplandı ve binlerce farklı noktada geçici olarak depolanıyor. Fakat bu yalnızca buzdağının görünen yüzü. 9000 kilometrekareye yayılan kirlenme bölgesinin ormanlık alandan oluşan yüzde 75’i için herhangi bir arındırma planı henüz yapılmadı.

Örtbas, yalan ve Kandırmaca

Yaşanan son artçı depremi 14 Şubat günü haberleştiren AP ajansı, Tepco’nun “yaşanan sıkıntıları geç açıklamakla ve olayları örtbas etmekle” suçlandığını yazdı. Tepco başkanı Naomi Hirose 22 Haziran 2016’da yaptığı açıklamada şirketin ‘erimeden’ bahsetmeyi uzun süre reddetmesinin örtbas ile eşdeğer olduğunu ifade etti ve bunun için özür diledi.

Washington Post’a göre Tepco yıllarca kirli suyun yalnızca trityum içerdiğini iddia etti fakat şirketin web sayfasında bulunan bilgilere göre arıtma süreci başarısız oldu ve tanklarda 1.25 milyon ton kirli su birikmiş durumda.

Free Press’te Harvey Wasserman imzasıyla yayınlanan habere göre “Deprem sonrasında Tepco halka yanlış bilgi verdi, reaktörlerin gördüğü hasarı, havaya ve suya karışan radyoaktif madde miktarını, oluşan sağlık riskini ve çok daha fazlasını gizledi. Reaktör sahiplerinin tek yaptıkları, yalan söylemek.”

Yeni Radyoaktif Parçacıklar Bulundu

Güncel çalışmalara göre Fukuşima reaktöründen yeni radyoaktif parçacıklar yayılıyor. Dr. Satoshi Utsunomiya ve Kazuya Morooka imzalarıyla çıkan çalışmaya göre “Tespit edilen parçacıklardan ikisinde bu günü kadar Fukuşima’da ölçülen en yüksek radyasyon seviyesi tespit edildi.”

Arnie Gundersen ve Marco Kaltofen imzalı farklı bir araştırmaya göre ise Kuzey Japonya’nın farklı noktalarında uranyum, toryum, radyum, sezyum ve stronsiyum tespit edildi, toprakta ve havadaki tozda da bu radyoaktif parçacıklara rastlandı. Araçların ve evlerin hava filtrelerinden, elektrikli süpürgelerden, yüzey tozlarından alınan 180 örneğin 142’sinde sezyum-134 ve sezyum-137 tespit edildi. Bu parçacıklar tehlikeli beta radyasyonu yayıyorlar ve solunmaları son derecede tehlikeli. Araştırmacıların yazdığına göre bu örneklerin çoğu, temizlenen ve Japon Devleti tarafından yerleşime açılan bölgelerden alındı.

Greenpeace Raporu Başarısızlık Diyor

Greenpeace konuya dair bu güne kadar iki başlıca rapor yayınladı ve bulgular devletin temizlemeye ve insan haklarına dair iddialarını çürütüyor.
Birinci raporun yazarları arasında yer alan Nükleer Uzmanı Shaun Burnie “Son on yıldır ülkeyi yöneten hükümetler nükleer felakete dair asılsız bilgiler yaydılar. Temizleme programının etkinliğini yanlış yansıtarak ve radyolojik riskleri görmezden gelerek Japon halkını aldatmaya çalıştılar” diyor.
2011-2020 dönemini kapsayan radyasyon raporunun temel buğularına göre 840 kilometrekarelik Özel Arındırma Bölgesi halen radyoaktif sezyum barındırıyor ve bölgenin yalnızca yüzde 15’i temizlendi. Birçok bölgede arındırma hedeflerine uzun vadede dahi ulaşılamayacak. İnsanlar on yıllar boyunca radyasyona maruz kalmaya devam edecek. 2017 yılında yeniden yerleşime açılan bölgelerin birçoğunda radyasyon seviyeleri güvenli sınırın üzerinde ve kanser vakalarında artış riski bulunuyor.

Fukuşima Daiçi Nükleer Santral Kapanış raporuna göre ise 30-40 yılda tamamlanması planlanan arındırma faaliyetlerinin hedefe ulaşması imkansız. Bölgede biriken radyoaktif atık tanışmamalı ve Fukuşima Daiçi uzun vadede nükleer atık sahası olarak kalmalı.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Counter Punch