Necip Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili dava 20 yıl sonra açıldı. Eski MİT mensubu Enver Altaylı’nın şoförü Necmettin Afşar ifadesinde Enver Altaylı ile FETÖ’nün Türkiye imamı olduğu iddia edilen Mustafa Özcan arasındaki suikast konuşmalarına tanık olduğunu öne sürüyor. Emekli Albay Levent Ersöz ile Fetullahçıların bu cinayet için işbirliği yaptığı iddia ediliyor.

18 Aralık 2002’de Ankara’da evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürülen Necip Hablemitoğlu ile ilgili dava 20 yıl sonra açıldı. Ankara Üniversitesi öğretim üyesi olan ve Fetullahçıların devletteki örgütlenmesini anlattığı ‘Köstebek’ isimli kitabı yazan Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetinde bir numaralı sanık Fetullah Gülen. İki numaralı sanık ise Fetullah Gülen öldükten sonra örgütün başına geçeceği öne sürülen, FETÖ’nün eski Türkiye imamı Mustafa Özcan.

Eski MİT mensubu Enver Altaylı iddianamede 3 numaralı sanık olarak yer alıyor. Enver Altaylı’nın, Mustafa Özcan’ı Hablemitoğlu ile görüştürmeye çalıştığı anlatılıyor. Silah ticareti yapan Aydın Köstem ise Enver Altaylı ile suikastı gerçekleştirdiği iddia edilen Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndaki subaylar arasındaki bağlantıyı kurmakla suçlanıyor.

Aydın Köstem 4 numaralı sanık. Firariyken Bulgaristan’da yakalanan emekli Albay Levent Göktaş ise cinayet organizasyonundaki başındaki isim olarak suçlanıyor. Ayrıca Levent Göktaş Suç Örgütü’nün lideri olarak tanımlanıyor. İddianamede 5 numaralı sanık yapılmış. Ergenekon operasyonlarında Levent Göktaş ile birlikte adı gündeme gelen emekli binbaşı Fikret Emek de taslayarak cinayeti işlediği öne sürülen sanıklar arasında. 6 numaralı sanık. Emekli yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu da cinayetin tetikçisi olmakla suçlanıyor. Ukrayna’da yakalanarak Türkiye’ye getirilen eski yüzbaşı ve silah kaçakçılığı yaptığı iddia edilen Nuri Gökhan Bozkır ile FETÖ firarisi Serhat Ilıcak’ın cinayete yardımdan 20 yıla kadar hapsi isteniyor.

Toplam 10 sanıklı iddianamede Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesinden önce yazdığı kitaplar nedeniyle hedef olduğu anlatılıyor. Bunlardan birisi; Fetullahçıları anlattığı ‘Köstebek’ kitabı. İkincisi ise Türkiye’de altın madenciliğine karşı tepkileri Alman Vakıfları’na bağladığı ‘Alman Vakıfları ve Bergama’ kitabı. İddianamede bu kitabı yazdıktan sonra Necip Hablemitoğlu’na tehditler geldiği, araç lastiklerinin kesildiği ve otomobiline bomba konulmasına karşı uzaktan kumandayla kapıları açacağı bir sistem aldığı anlatılıyor.

Ayrıca Fetullahçılar hakkında Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde açılan davaya Hablemitoğlu’nun müdahil olmasının da onu hedefe dönüştürdüğü belirtiliyor.

İddianamede cinayette biri MKE yapımı diğeri Alman yapımı iki mermi kullanılmasının da altı çiziliyor. Fetullahçıların cinayet konusunda Alman Vakıfları’na dair şüpheler yaratmak için Alman yapımı mermi kullanmış olabileceği anlatılıyor.

İddianameye göre; Necip Hablemitoğlu, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı olmak istiyordu ve bunu çevresindekilere defalarca söylemişti. Özel Kuvvetler Muharebe, Arama, Kurtarma Birliği’nde (MAK) Alay Komutanı Albay Levent Göktaş da MİT Müsteşarı olmak istiyordu. Necip Hablemitoğlu’nu bu görev için kendisine engel olarak görüyordu. Aynı sırada Necip Hablemitoğlu, FETÖ ile ilgili çalışmaları nedeniyle FETÖ’nün Türkiye imamı Mustafa Özcan ve MİT mensubu Enver Altaylı’nın hedefindeydi. Mustafa Özcan ve Enver Altaylı’nın azmettirmesi sonucu Levent Göktaş, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda birlikte hareket ettiği Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek, Nuri Gökhan Bozkır ile cinayet organizasyonunu yaptı. İddianameye göre; cinayeti Ahmet Tarkan Mumcuoğlu işledi.

İddianamede en dikkat çekici kısım ise Enver Altaylı’nın şoförü ve tüm getir götür işlerini yapan Nizamettin Afşar’ın ifadeleri oldu. İddianameye göre; o dönem FETÖ’nün Türkiye imamı olan Mustafa Özcan, Necip Hablemitoğlu’nun FETÖ ile ilgili açıklamalarından rahatsızlığını sürekli ifade ediyordu. Enver Altaylı ile bu konuyla ilgili sürekli görüşüyordu. Cinayetten bir süre önce Mustafa Özcan, Enver Altaylı’nın Ankara’daki evine geldi. Enver Altaylı’nın şoförü Nizamettin Afşar o görüşmeyle ilgili şu ifadeyi verdi:

“Evde ben, Mustafa Özcan ve Enver Altaylı dışında kimse yoktu. Mustafa Özcan ve Enver Altaylı evin mutfak kısmında oturuyorlardı, kapı aralık şeklinde açıktı. Ben bir ara mutfağa girmek isterken aralarında geçen bir konuşmaya şahit oldum, mutfak dışından bunu dinledim. Bu konuşmada Mustafa Özcan, Enver Altaylı'ya hitaben "Bu Necip ile ilgili Halil Şıvgın'la meseleyi konuştuk ancak halledemedik, bu adam hizmet hareketine zarar veriyor, zarar vermeye de devam edecek, bu işi halletmemiz lazım, sizin yardımınızı istiyorum" diyordu. Enver Altaylı da Mustafa Özcan'a "Haklısınız hocam, nasıl yardımcı olalım" şeklinde cevap veriyordu. Devamında Enver Altaylı, Mustafa Özcan'a "Cezaevinde bir arkadaşımız var, çıkmasına 1-1,5 yıl var, ona hallettirebiliriz, isterseniz biraz bekleyelim" şeklinde konuşuyordu. Mustafa Özcan da Enver Altaylı'ya "1-1,5 yıl çok geç olur Enver abi" diye karşılık verdiğini hatırlıyorum. Sonrasında Enver Altaylı Mustafa Özcan'a "Ben bir Almanya'ya gideyim, bu meseleyi Serhat ile görüşeyim, dönüşte sizi arayacağım" dedi.

Nizamettin Afşar’ın ifadesine göre; bu görüşmeden 3-4 gün sonra Enver Altaylı Almanya’ya gitti ve 5 gün sonra geri döndü. Nizamettin Afşar, Enver Altaylı’nın telefonda Mustafa Özcan ile görüştüğünü öne sürerek şunları anlattı: “Telefonda karşıdakine "Hocam ben Almanya'ya gittim, geldim. Malum konuyla ilgili Serhat ile görüştüm, Serhat bize yardımcı olamayacak, bilginiz olsun" dedi. 2002 yılında Enver Altaylı ve Serhat Ilıcak Siemens şirketi ile bir iş yapıyorlardı. Şirket ikisine dinlenemeyen telefon vermişti.

Enver Altaylı, Mustafa Özcan ile yaptığı son görüşmeden bir kaç gün sonra bu Siemens telefon üzerinde Almanya'yı Serhat Ilıcak'ı aramıştı. Görüşme sırasında Enver Altaylı'nın bulunduğu odanın kapısı açıktı, ben konuşulanları duyuyordum. Telefonda Enver Altaylı, Serhat Ilıcak'a ‘Serhatcığım ben Levent Göktaş ile görüştüm, biz mutabık kaldık, siz çalışmalarınıza başlayın, bir sıkıntı vesaire bir şey olursa beni arayabilirsin’ dedi.”

***

ABDULLAH GÜL İLE BULUŞMADA GERGİNLİK

İddianamede yer alan eski Fazilet Partisi milletvekili Ramazan Toprak ve Anavatan Partisi döneminde Sağlık Bakanlığı yapan Halil Şıvgın’ın ifadelerinde ise Necip Hablemitoğlu’nun AKP’den milletvekili olmak istediği öne sürülüyor. Ramazan Toprak, AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilgili bilgiler veren Necip Hablemitoğlu’un AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile görüştürmeye çalışıyor. Ancak Erdoğan mazeret bildirerek bu buluşmaya gelmiyor. Temmuz 2002’de Ramazan Toprak’ın Meclis Lojmanları’ndaki evinde yapılan görüşmeye Abdullah Gül geliyor. Necip Hablemitoğlu, Ramazan Toprak ve Halil Şıvgın’ın da olduğu bu görüşmede Abdullah Gül’ün ABD ziyaretinde Yahudi kuruluşlarından isimlerle buluşmasını gündeme getiriyor.

Halil Şıvgın’ın ifadesine göre; Ramazan Toprak “Arkadaşımız faydalı çalışmalar yapıyor, bizimle birlikte siyaset yapsa iyi olur” diyor. Necip Hablemitoğlu da Abdullah Gül'e "Ben sizin çalışmalarınızı yakından takip ediyorum, hatta Amerika'da bir lobi toplantısında bizi iktidara getiren Amerika ne isterse onu yapacağız demişsiniz" diye konuşuyor. Abdullah Gül çok şaşırıyor ve Hablemitoğlu ısrar edince "Ben öyle bir şey söylemedim" diyor. Halil Şıvgın ifadesine şöyle devam etti:

“Ben Abdullah Gül'e ‘Sen kimlerle toplantı yaptın’ dedim. Çünkü ben Anavatan Partisi döneminde Amerika'daki lobi faaliyetlerini yürütüyordum. ‘Elin Makowski ve Türkiye’den göçme İzmirli bir Yahudi olan Henry Barkley ile görüştüm’ dedi. O zaman "Ben o şekilde söylemedim” diye Abdullah Gül bize ifade etti. Necip de "O ifadeler bize farklı intikal etti" dedi. Bu kişilerle görüştüğünü Abdullah Gül kabul etti ancak içeriğinden bahsetmedi. O tarihte Abdullah Gül bu şahıslarla Washington Enstitüsü'nde görüşmüş. Abdullah Gül, Necip Hablemitoğlu'dan bu yönde bir bilgi sahibi olması nedeniyle tedirgin oldu. Zaten şaşırmıştı. Bu konuşmalar sırasında Fetullah Gülen konusu geçmedi.”

***

SEDAT PEKER'İN AVUKATI: BOZKIR'IN İADESİNDE ROLÜ VAR

Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesiyle ilgili 364 sayfalık iddianamede Sedat Peker’in adı 5 kez geçiyor. Ukrayna’da yakalanarak Türkiye’ye getirilen ve soruşturmanın tekrar açılmasında ifadeleri kilit rol oynayan eski subay, silah kaçakçısı Nuri Gökhan Bozkır, Sedat Peker ile bağlantı kurduğunu anlatıyor.

Oda TV’den Toygun Atilla’nın ilk olarak haberleştirdiği bu ifadede Nuri Gökhan Bozkır, 2021’in Eylül ayında Ukrayna’dan Romanya’ya kaçtığını anlatıyor. Kendisini kaçıran kişinin Aytaç Ocaklı olduğunu söylüyor. Aytaç Ocaklı’nın FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz’ün kasası ve onu Türkiye’den kaçıran kişi olduğu daha önce haberlere konu olmuştu. Ayrıca Sedat Peker ifşalarında Cihan Ekşioğlu ve Burak Başlılar’ın FETÖ Borsası kurduğunu ve ismini ‘A.’ diye kodladığı kişinin Ukrayna’daki 66 milyon dolarlık alışveriş merkezine çöktüklerini iddia etmişti. Burada ‘A.’ olarak kodlanan kişi Aytaç Ocaklı’ydı.

Nuri Gökhan Bozkır, Hablemitoğlu cinayeti iddianamesindeki ifadesinde Romanya’da kaldığı süre boyunca kendisini Romanya’da mafya lideri olan Beynur isimli bir şahsın ağırladığını anlattı. Beynur’a bunun için talimatı Sedat Peker’in verdiğini savundu. Nuri Gökhan Bozkır ifadesinde “Sedat Peker, Aytaç Ocaklı ile yaptığı görüşmelerde benim kesinlikle Türkiye’ye iade olmamam gerektiğini söylediğini belirtti. Aytaç Ocaklı bana Sedat Peker’in Can Dündar ile günde 5 kez telefonla görüştüğünü söyledi… Aytaç Ocaklı, Can Dündar ve Sedat Peker’in ortak hareket ederek Türkiye Cumhuriyeti aleyhine faaliyetlerde bulunduğunu tespit ettim” dedi.

Bu ifadeyi haberleştiren Toygun Atilla, Necip Hablemitoğlu cinayeti davasında eşi Şengül Hablemitoğlu’nun avukatlığını Ersan Barkın’ın yaptığını hatırlattı. Ersan Barkın aynı zamanda Sedat Peker’in avukatı.

İddianamenin diğer bir bölümünde ise Nuri Gökhan Bozkır, Aytaç Ocaklı tarafından Ukrayna istihbaratına teslim edildiğini söylüyor. Bozkır ifadesinde “En son Romanya’dayken Ukrayna’ya geri dönüp ülkeme gelmek istedim. Aytaç Ocaklı aracılığıyla Ukrayna’ya dönmek isterken sınırda Ukrayna istihbaratına yakalandım. Aytaç Ocaklı’nın beni ihbar ettiğini düşünüyorum. Bunu Ukrayna istihbaratı bana söyledi. Ukrayna istihbaratı beni MİT’e teslim etti” diye konuştu.

Ersan Barkın, Nuri Gökhan Bozkır’ın Peker ile temas kurduğunu doğruluyor. Bozkır’ın Necip Hablemitoğlu cinayetindeki rolünü Sedat Peker’e ilettiğini anlatan Ersan Barkın, “Bu nedenle yüz yüze bir görüşme olmadı” diye konuştu. Bu konudaki iddiaları müvekkili Sedat Peker’e de aktardığını ifade eden Ersan Barkın şöyle konuştu:

“Sedat Peker, Aytaç Ocaklı ile bir bağlantısının olmadığını ifade etti. Romanya’daki Beynur isimli kişinin ise 30 yıllık arkadaşı olduğunu ifade etti. Nuri Gökhan Bozkır’ın Türkiye’ye iade olmak istemediğini ve dağlık yoldan Ukrayna’ya kaçmaya çalıştığını anlattı. Bana ‘Bu sınırda onu beklediği kişiler değil, başkaları karşıladı. Dua etmeniz kişiler, 15 yıldır bu cinayetin aydınlatılması için çabanıza tanıklık eden birisi olsun’ dedi.”

“Yani Sedat Peker, Nuri Gökhan Bozkır’ın Türkiye’ye iadesini sağladığını mı iddia ediyor” sorusuna Ersan Barkın “Bu konuda önemli katkısı olduğunu söylüyor” diye yanıt verdi.

Avukat Ersan Barkın, Sedat Peker’in Can Dündar ile görüştüğü iddialarını kesinlikle yalanladığını aktardı. Sedat Peker’in “Herhangi bir dijital aygıt üzerinden temas kurulduğunda izdüşümlü olarak bu görüşmenin yapıldığı tespit edilir. Tek bir görüşme bile olsaydı, bu belirlenirdi” dediğini ifade etti.