Ocak ayında İstanbul’da Gökhan Güneş, geçtiğimiz günlerde ise Ankara’da 3 üniversite öğrencisinin kendilerini polis ya da kamu görevlisi olarak tanıtan kişilerce kaçırılması ardından konu Meclis gündemine taşındı.

3 öğrencinin kaçırılması Meclis gündeminde: İktidar, ülkeyi 90’lara döndürme niyetinde

Ankara’da 3 öğrencinin öğle saatlerinde evlerinden çıkarken GBT kontrolü yapılacağı söylenerek sivil arabalara bindirilip şehrin merkezine uzak bölgelere götürülüp darp ve tehdit edilmesi, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş tarafından Meclis gündemine taşındı. Özel ve Beştaş konuya ilişkin yetkilileri göreve çağırdı.

‘HUKUK DEVLETİNDE BU TİP KAÇIRILMA OLAYLARI ASLA KABUL EDİLEMEZ’

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, daha önce de bu tip olayların yaşandığını ve bu olayların sıklaşmaya başladığını belirterek şunları söyledi:

“Biraz önce burada 3 kişinin kaçırıldığını, 1 tanesinin bulunduğunu ve 2 kişinin arandığını söylemiştim. Yeni bir bilgi daha geldi Uğurcan Baynal ve Sena Bademli de yine bir yere bırakılmışlar. Yalnız şunu söyleyeyim: Yani bu şekilde sivil araçlarla insanların kaçırılması bir rutine, bir pratiğe dönüşmeye başladı. Ankara'nın göbeğinde, İstanbul'un göbeğinde ya da Diyarbakır'ın göbeğinde sivil araçlarla gençlerin bu şekilde kaçırılması çok ciddi bir tehlikeye işaret ediyor. Sonradan bırakılmış olmaları bu tehlikenin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Biz, daha önce buradan gençlik meclisi üyelerimizin de bu şekilde kaçırılıp tehdit edildiğini defalarca ifade ettik. Bir an önce bu soruna dair ayrıntılı bir raporun daha doğrusu yaklaşımın ortaya çıkması, bütün partilerin irade göstermesi gerekiyorsa bir hukuk devletinde bu tip kaçırılma olayları asla kabul edilemez.”

‘İÇİŞLERİ BAKANLIĞININ BU KONUYU DERHAL NETLEŞTİRMESİ LAZIM’

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de konuyu kamuoyunu tatmin edecek bir biçimde aydınlatmanın İçişleri Bakanlığı ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sorumluluğunda olduğunu vurgulayarak şöyle dedi:

“Sayın Başkan, biraz önce Sayın Grup Başkan Vekilinin duyurduğu konuyu hep birlikte dikkatle takip ettik. Şimdi, bir kez evlerinin önünde GBT yapılıyor. Eğer birileri polisin GBT yaptığı cihazın bir benzerini edinmediyse ve bu söylenenler bu şekilde olduğuna göre bir sivil polis ekibi olması lazım. Sonra alıp onları Ali'yi Gölbaşı'nda, Uğurcan'ı Pursaklar'da, Sena Bademli'yi de Sincan'da bırakmışlar. Bu, mafya yöntemidir; böyle bir şey olmaz. Polis birini bir yerden alırsa oraya bırakır zaten, evine götürür. Ayrıca Ali'nin darp edildiği, dövüldüğüne ilişkin beyanları var. Uğurcan'ın da "Bir daha seni Boğaziçi eylemlerinde görmeyelim." diye tehdit edildiğine dair ifadeleri var. İçişleri Bakanlığının bu konuyu derhâl netleştirmesi lazım. O kaçıran kişiler kimdir? Umarız polis değildir, polis değilse o zaman kamera kayıtlarından derhâl yakalanmaları, yargı önüne çıkarılmaları lazım, polisse de derhâl bir soruşturma açılması gerekiyor. 2021 yılında Türkiye'ye, başkente böyle ayıplar yaşatılmaması lazım. Bu konunun kamuoyunu tatmin edecek şekilde açıklığa kavuşturulması İçişleri Bakanlığının ve Adalet ve Kalkınma Partisinin sorumluluğundadır.”

ÖZEL, ARAŞTIRMA ÖNERGESİ SUNDU

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM Başkanlığı’na konu hakkında bir araştırma önergesi de sundu.

Özel, olaylara ilişkin tatmin edici bir soruşturma sürecinin yürütülmemesi nedeniyle devlet içinde hukuk dışı yöntemlere başvuran bir grubun olup olmadığının belirlenebilmesi, ifade özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar ile artan insan hakları ihlallerinin nedenlerinin araştırılması amacıyla soru önergesini verdiğini belirtti.

Özgür Özel tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, “Türkiye’nin 12 Eylül askeri darbesinden sonra karşılaştığı ‘gözaltında kayıp’ gerçeği, 1980’ler ve 1990’larda işkence ve farklı insan hakkı ihlalleriyle devam etmiştir. Türkiye’nin yakın tarihi ne yazık ki faili meçhul cinayetler, gözaltında kayıplar, işkenceler ve işkencede ölümler ile doludur. 3 Kasım 2002 günü iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi, hak ihlallerine yönelik olarak ‘işkenceye karşı sıfır tolerans’ ve ‘güvenlik-özgürlük dengesi’ olarak tanımladığı bir politika yürüteceğini iddia etmişse de, iktidarının ilerleyen yıllarında anayasal haklara dahi müsamaha göstermeyen, farklı görüş ve düşüncelere yaşam hakkı tanımayan otoriter bir yönetim anlayışına bürünmüştür. Türkiye’nin uluslararası camiada kabul gören Hukukun Üstünlüğü Endeksi, Küresel Barış Endeksi ve Basın Özgürlüğü Endeksi gibi uluslararası sıralamalarda giderek irtifa kaybetmesi, bu görüşü teyit etmektedir” ifadelerini kullandı. Önergenin gerekçesinde şunlar kaydedildi:

ÖĞRENCİLERİN KAÇIRILMASI

“Yakın tarihte yaşanan kötü örneklerden farklı olarak, bir süredir vatandaşlarımızın kaçırıldıkları, kaçırıldıktan bir süre sonra bırakıldıkları olaylar artmıştır. İstanbul Başakşehir’de 20 Ocak günü işine giderken, kimliği henüz belirlenemeyen kişiler tarafından kaçırılan, 6 gün sonra gözleri bağlı biçimde bırakılan Gökhan Güneş, bu süre zarfında elektrik verme, kaba dayak, soğuk suyla ıslatarak şiddet uygulama, tecavüzle tehdit edilme gibi işkencelere maruz kaldığını, kendisine işbirliği teklifi yapıldığını belirtmiştir. Bu olaydan neredeyse 1 ay sonra, 18 Şubat günü bu kez Ankara’da, evlerinin önünde üniversite öğrencileri Berke Ayduğan, Uğurcan İnal ve Sena B., kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırılmış, bu kişilerden Uğurcan Pursaklar’da, Ali Gölbaşı’nda, Sena ise Sincan’da bırakılmışlardır. Mafya yöntemi tarzı bu uygulamalar, kamuoyuna yansısa da etkin bir soruşturma yürütüldüğüne ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. Öğrencilerden Ayduğan, ‘Birkaç soru soracağız diye arkadaşımdan uzaklaştırdılar. Yaka paça arabaya bindirdiler. İki saat boyunca tehdit ederek fiziksel şiddet uygulayarak arabayla dolaştırdılar’ ifadesini kullanmış, öğrencilerin ‘Boğaziçi Eylemlerine katılmayacaksınız’ diye tehdit edildikleri belirtilmiştir.

‘İKTİDAR PARTİSİ ÜLKEYİ YENİDEN 1980’LER VE 1990’LARA DÖNDÜRME NİYETİNDE’

Ayrıca, olayın duyulmasının ardından olay yerinde kamera görüntülerini izleyen arkadaşlarının beyaz renkli bir araç ile şüpheli 3 kişinin görüldüğünü tespit etmelerine rağmen aracın ve şüpheli kişilerin karakolda izletilen kamera görüntülerinde bulunmadığı ileri sürülmektedir. İktidar partisinin ülkeyi yeniden 1980’ler ve 1990’lara döndürme niyetinde olduğu partili sözcülerin ve bakanların yaptığı kimi açıklamalarla deşifre olmakta, Adalet ve Kalkınma Partisi, bu yılların kötü uygulamaları için bir simge niteliği taşıyan “Beyaz Torosları” sahiplenen bir dili tercih etmektedir.

‘İŞKENCE GÖRMÜŞ, DARP EDİLMİŞ HATTA TECAVÜZLE TEHDİT EDİLMİŞ’

İstanbul ve Ankara’da yaşanan son iki olayda, sokak ortasında bu ülkenin vatandaşları, kendilerini polis ya da kamu görevlisi olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırılmış, işkence görmüş, darp edilmiş hatta tecavüzle tehdit edilmiştir. Ancak, bu sürece yönelik etkin bir soruşturma yürütülmediği gibi kamuoyu vicdanını rahatlatacak bir açıklamada da bulunulmamıştır. İstanbul ve Ankara’da 2021 yılı içinde yaşanan iki olaya yönelik tatminkar bir soruşturma yürütülmemesinin gerekçeleri ile kendini kamu görevlisi olarak tanıtan kişilerin tespit edilebilmesini engelleyen mekanizmaların açığa çıkarılması, devlet içinde hukuk dışı yöntemlere başvuran bir grubun olup olmadığının belirlenebilmesi, ifade özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar ile artan insan hakları ihlallerinin nedenlerinin araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105’inci maddelerine göre meclis araştırması açılmasını arz ederim.”