Yıllarca süren çetin mücadelelerle, yönetimlerde sürekliliği sağlayan devrimci, demokrat, yurtsever yönetici kadroları; örgütüne güvenen, inanmış, bilinçli ve k

Birgün - Ankara

 

"12 Mart sonrasında dağıtılmış, etkinliğini yitirmiş, yöneticilerinin sıkıyönetimle uzlaşma yaparak Genel Kurulunu engelledikleri TMMOB'nin yeniden işlerliğe kavuşması için geride kalan inançlı kadrolar olarak çalıştık. 1972 yılında mücadelemizin gelişmesinden tedirgin olan egemen güçlerin Birlik ve Odaların kapatılması yolunda Meclis'in gündemine getirdiği yasa tasarısına karşı 16 Oda biraraya geldi ve mücadele kararı alındı. Bu çalışmaların sekreterya görevini Odam adına yürütürken, bende etkin olan tek düşünce bizden önce görev yapan devrimci arkadaşların toplumsal çıkarları kişisel çıkarlardan önde tutan mücadele bayraklarını yere düşürmemek ve onların mücadelesini geliştirerek sürdürmek ve bir gün bu görevi daha iyi yapacak kadrolara devretmekti. Bu çabalar 1973 Nisan'ında toplanan ilk Birlik Genel Kuruluna kadar sürdü. Bu Genel Kuruldan sonra toplanan Birlik Yönetim Kurulu 7'ye karşı 8 oyla bana Birlik Başkanlığı görevini verdi. 1973 dönemi çalışma programında yazdığım "teknik eleman mücadelesi" cümlesindeki "mücadele" kelimesinin çok sert olduğunu söyleyen sağ yöneticiler, bunun yerine "çalışmaları" demenin daha doğru olduğunu öne sürmüş, açılan tartışma 3 saat sürmüş ve sonunda yapılan oylamada 7'ye karşı 8 oyla "mücadele" denilmesine karar verilmişti." diye anlatıyor TMMOB'un unutulmaz başkanı Teoman Öztürk, o günlerden bugüne tam 21 yıl geçti. Yıllarca süren çetin mücadelelerle, yönetimlerde sürekliliği sağlayan devrimci, demokrat, yurtsever yönetici kadroları; örgütüne güvenen, inanmış, bilinçli ve kararlı on binlerce mühendis ve mimarıyla, Türkiye'de adından güvenle bahsedilen bir TMMOB var artık. TMMOB'un hem Mimarlık ve Mühendislik Haftası'nı hem de 50. yılını kutladığı bu günlerde Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI ile TMMOB üzerine konuştuk...

 

Mayıs sonunda Olağan Genel Kurulu'nuzu tamamladınız. Genel Kurulunuzun değerlendirmesini, Genel Kurulunuzda önümüzdeki döneme ilişkin aldığınız kararları özetler misiniz?

38. Dönem Genel Kurulumuz, 80 sonrası yapılan tüm Genel Kurullara göre, çeşitli gereksiz iç tartışmaların yaşanmasına karşın, örgütün önünü açıcı en fazla karar alınan Genel Kurul oldu. İki yönetmelik kabul edildi. Onlarca karar alındı. Alınan kararlar içinde bu dönem ki Yönetim Kuruluna verilen görevler TMMOB'nin bu dönemini detaylandırarak belirledi. Başlıklar halinde Genel Kurul'da şunlar kararlaştırıldı: "TMMOB bağımsızlık, demokrasi, barış ve insan hakları alanındaki çalışmalarını etkinleştirerek diğer mesleki ve demokratik kitle örgütleriyle birlikteliğini pekiştirip geliştirerek sürdürmelidir. Özelleştirmelerin durdurulması için özelleştirme uygulamaları izlenerek toplumsal, siyasal, ekonomik sonuçları değerlendirilmeli, özelleştirmelere karşı aktif çaba içinde olunmalıdır. Emperyalizmin işgalci politikalarına karşı savaş karşıtı hareketler desteklenmelidir." Biz de Yönetim Kurulu'nda görev dağılımından sonra ilk yaptığımız basın duyurusunda, "TMMOB'nin onurlu yürüyüşü ve dik duruşu devam ediyor, devam edecek" açıklamasını yaparak bu dönemki niyetimizi dönemin başında, dosta düşmana açıkça ifade ettik.

 

TMMOB'nin önümüzdeki döneme ilişkin başlıca çalışma alanları neler olacak?

TMMOB bu dönem; Bağımsızlık, demokrasi, barış ve insan hakları, TMMOB örgütlülüğünün güçlendirilmesi, oda ve İKK ilişkileri, Meslek alanları ile ilgili ülke gerçeklerinin ortaya konulması, Emek platformu, demokratik kitle örgütleri ile ilişkiler, Mühendislik ve mimarlıkta meslek ve uygulama alanları konu başlıklarını başlıca çalışma alanları olarak belirlemiştir. Dünya çapında emperyalist saldırının açık ifadesi olan küreselleşme olgusunun, tüm emekçilerin ve demokrasi yanlılarının üzerine gerek ideolojik saldırı olarak gerekse de yaptırımlar olarak kabus şeklinde çökmesine karşı duruş, ancak meslek alanlarımız ile ilgili ülke gerçeklerinin ortaya konulması, sorunların nedenlerinin belirtilmesi ve çözümlerine yönelik tespitlerde bulunulması, bunu emek ve demokrasi güçleri ile paylaşmanın koşullarının yaratılması, bu dönemin de ana çalışma konuları arasında olacaktır.

 

Yönetim Kurulunuzun yayımladığı Çalışma Programının "TMMOB'nin Temel İlkeleri" bölümünde "meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılmayacağını kabul eder" sözü bulunuyor. Bu sözün bu güne uyarlanmasını somutlaştırabilir miyiz?

TMMOB'nin temel ilkelerinin tamamını sıraladığımızda şunları görüyoruz: "TMMOB ve bağlı Odaları mesleki demokratik kitle örgütüdür. Demokrat ve yurtsever karakterdedir. Emekten ve halktan yanadır. Anti-emperyalisttir, 'Yeni Dünya Düzeni' teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür. Barıştan yanadır. İnsan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur, gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alır. Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder. Karar alma süreçlerinde demokratik ve katılımcıdır. Bağlı Odaları ile birlikte, mühendis ve mimarların meslek alanlarını düzenler, üyesinin ve halkın çıkarlarını korur. Sanayileşme ve demokratikleşme alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder. Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır. Demokratik Kitle Örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir." TMMOB bu ilkelerle diyor ki, dünyanın bu coğrafyasında ve akıp giden zamanın bu anında, bu döneminde işler iyi değil. Yaşananlar, hepimizin, tüm bireylerin, tüm yönetilenlerin aynı ortak paydada birleştikleri bir şekilde. Evrenin efendisi kararlar alıyor, kararlarını tüm yerkürede ortaklaştırıyor. Bunun adına Küreselleşme deniliyor. Küreselleşme, Irak'ta işgalle, ülkemizde sistemle eklemlenme doğrultusunda dayatılan yasalarda kendini gösteriyor. Bu sözle esas söylemek istediğimiz basittir: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz.

 

Geçtiğimiz günlerde, 2 Ekim'de gerçekleştirdiğiniz Danışma Kurulu toplantınızda özellikle "Güç görevler, güçlü örgütlenmeler ile yerine getirilir." sözü ile "Bu ülkenin, bu ülke insanının TMMOB'ye, TMMOB'nin Odalarına, Odaların Şubelerine, Şubelerin örgütlü üyeye, size bize hepimize ihtiyacı var. Bu ihtiyacın gerekleri yerine getirilmelidir" sözünü sıkça tekrarladınız. Bunları biraz açar mısınız?

Bu sözlerin yanında ayrıca "Birlikte karar alan, birlikte üreten, birlikte yöneten bir TMMOB" sözünü de söyledim. TMMOB'nin 38. döneminin çalışmalarını işte bu üç cümle belirleyecek diye düşünüyorum. Danışma Kurulu'nda da söyledik: "Dünyada küreselleşme süreci, farklı evrelerden geçerek bugünkü halini almıştır ve sürekli bir dönüşüm içindedir. Türkiye de bu dönüşüm evrelerinin içinden geçerek sistemle entegrasyon süreci yaşamaktadır. Bu entegrasyonun ilk adımları 12 Eylül darbesiyle atılmış ve serbest piyasacı ekonomik modelin hakim kılınmasıyla hızlı bir değişim yaşanmaya başlanmıştır. İthal ikameciliğin yerine serbest piyasa ve ihracata dayalı büyüme modeli esas alınarak yeni bir gelir ve paylaşım stratejisi ortaya konmuştur. Küreselleşen dünya ekonomisiyle eklemlenme süreci kesintisiz ve düz bir hatta ilerlememektedir. Türkiye'de kapitalizmin yukardan aşağıya, bizzat emperyalizme bağımlı olarak inşa edilmesinin yarattığı kendine has devlet yapısı entegrasyon sürecini daha bir sancılı hale getirmiştir. Sermaye sınıfının devletle özdeş olmaması, sermaye kesimlerinin kendi içinde farklılaşmış olması ve gelişmiş bir askeri bürokratik yapının bulunması, Türkiye'deki egemen bloğun kendine özgü bir yapısını belirlemektedir. Uluslararası mali sermayenin ve Çok Uluslu Şirketlerin önderliğinde ilerleyen küreselleşme süreci Türkiye'deki egemen bloğun farklılaşmış çıkarlarıyla örtüşmemektedir. Bu durum kronik bir kriz olgusunu doğurmaktadır. Krizin patlak verdiği dönemlerden hegomonik olarak çıkan kesimlerin kendi rengini verdikleri alacalı bir süreç işlemektedir." İşte böylesi bir dünya ve Türkiye'de nefes verme alma alanı olarak gördüğümüz TMMOB'ye halkımızın ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın yüklediği görevler güçlü örgütlenmeler ile yerine getirilebilir. Güçlü görevleri yerine getirecek mesleki demokratik kitle örgütleri birlikte karar alma, birlikte üretme, birlikte yönetme anlayışı ile yollarına devam etmek durumundadır. Söylediklerimiz bundan ibarettir.

 

Yönetim Kurulunuzun şekillenmesinden bu yana geçen dört ayda yapılanlardan bahseder misiniz?

Burada isterseniz gerçekleştirdiklerimizi değil de, yaptığımız basın açıklamalarının başlıklarını söyleyeyim. Bunlar dört aylık sürede, aynı zamanda TMMOB'nin gündemini de belirleyen olgular. Ard arda okununca TMMOB'nin ülkenin bu gününe denk gelen bu dönemde ne demek istediğini daha net anlatabiliyor. Şunları kamuoyu ile paylaştık: "TTB'nin ve SES'in 'Umuda Beyaz Yürüyüşü'nü destekliyoruz. Şimdi emekten, halktan, barıştan, bağımsızlıktan ve demokrasiden yana olma zamanıdır, şimdi İşgale, Nato'ya Bush'a ve emperyalizme karşı İstanbul'da buluşma zamanıdır, şimdi yan yana durma zamanıdır. Yüreğimiz KESK Eğitim-Sen ile birlikte atıyor. Bergama'da yasadışı ve kirletici varlığını sürdüren Normandy çalışmalarını durdurmalıdır. Hızlandırılmış tren kazasından siyasal iktidar dersini almalı, kazanın sonuçlarının sorumluluğundan kaçmamalı, aksine sorumluluğu üstlenmelidir. Bugün de 17 Ağustos 1999'da olduğu gibi depremlere karşı hazırlıksız durumdayız. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Küresel Saldırıya karşı Barış, Eşitlik ve Özgürlük taleplerimizi hep birlikte haykıralım. Faşizmin adıdır 12 Eylül. Toplu görüşme masasında kamu emekçilerinin yanındayız. Zonguldak'ta Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda Maden Mühendisi Avni Cinel'in katledilmesinin sorumluları emeğe saygı ve sevgiyi koparan ortamları yaratanlardır. TMMOB 13 Ekim 2004 de İstanbul'da 'İnsanca yaşanacak ücret, iş güvencesi, herkese eşit-ücretsiz sağlık hakkı' istediği için yargılanacak 'Dostları'nın yanındadır." Yani TMMOB, emek ve demokrasi mücadelesinde bu dört ayda da yol arkadaşlarının yanındaydı.

 

TMMOB'nin çeşitli toplumsal olaylarda birlikte yürüdüğü meslek birlikleri, emek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ile ilişkileri bu dönem nasıl olacak? Geleneksel TMMOB tavrında bir değişiklik var mı?

Geleneksel tavırda bir değişiklik tabi ki yok. Bu dönemde de geçmiş dönemlerde olduğu gibi TMMOB'nin dost örgütlerle ilişkileri, Genel Kurullarımızca belirlenmiş ilkelerimizle yürüyecektir. Sanırım geçen dönem belki yoğun gündem gereği, karar alma süreçlerinde demokratik merkeziyetçi tavrın işletilememiş olmasından kaynaklı sorunların, örgüt içi tartışmalara yol açmasından dolayı bunu soruyorsunuz. Ancak şunu söylemeliyim. TMMOB'nin Temel İlkelerinin devamı olan Çalışma anlayışında açıkça belirlenmiştir ki: TMMOB ve bağlı odaları her türlü yapılanma ve örgütlerle ilişkilerinde, anlamsız hiyerarşik eşitlik anlayışları yerine, ilişkilerinde bu yapıların toplum içindeki işlevselliklerini ölçü olarak alan, hiçbir üyesinin sorununu dışlamayan, ancak üyesinin büyük çoğunluğunu oluşturan ücretli çalışan mühendis ve mimarların konumları gereği, ücretli çalışan kesimlerle ve onların örgütleri ile ilişkilerini güçlü hale getiren bir çalışma anlayışı içerisindedir. Bu dönemde yapılacak olan, bu örgütlerle ilişkilerin sağlıklı yürütülmesinde, örgüt içi demokratik merkeziyetçi karar alma mekanizmalarını olması gerektiği biçimde işletmektir. TMMOB, yol arkadaşlarını iyi bilir ve o güzel güne kadar, onlarla birlikte yürüyecektir. Bunu yol arkadaşlarımız zaten bilmektedir.

 

Son olarak 50. yılınızla ilgili söylemek istedikleriniz var mı?

Kuruluşunda 10 Odası ve yaklaşık olarak 8.000 üyesi bulunan TMMOB'nin, bugün Oda sayısı 23'e, üye sayısı ise 250.000'e ulaşmıştır. TMMOB'ye bağlı Odalara 50 kadar mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplininden mezun olan mühendis, mimar ve şehir plancıları üyedir. 50 yıl bizim gibi ülkelerde süreklilik bakımından ciddi bir süre. Az önceki sorularınıza verdiğim yanıtlarda da TMMOB'nin bugün kendini nasıl gördüğünü tanımlamaya çalıştım. 50. yıl etkinliklerimizle de, TMMOB'nin bu gününe doğru akan o onurlu geçmişini tanımlamaya ve belgelemeye çalışıyoruz. Kısacası resmi tarih ile gerçek tarihini bir arada gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Buna katkı koymak isteyen herkese kapımız açık. Ben TMMOB tarihini, bir anlamda Türkiye demokrasi mücadelesinin de tarihi olarak görüyor ve belgelenmesi gerektiğini düşünüyorum.