Suriye iç savaşının başladığı 2011’den günümüze kadar cihatçı muhalefete destek veren Türkiye, gelinen aşamada Şam yönetimiyle resmi temasa geçildiğini kabul etti. Türkiye muhalefeti, yıllardır Şam yönetimiyle temasa geçilmesini istiyordu. Ancak adımların Putin tarafından yapılan ‘Adana Mutabakatı’ ardından gelmesi dikkat çekici. Kasım 2017’de, Soçi’de Rusya ve İran’la birlikte gerçekleştirilen zirve sonrası ülkeye dönüşünde gazetecilerle yaptığı mülakatta, […]

8 yılın sonu: Temastayız!

Suriye iç savaşının başladığı 2011’den günümüze kadar cihatçı muhalefete destek veren Türkiye, gelinen aşamada Şam yönetimiyle resmi temasa geçildiğini kabul etti. Türkiye muhalefeti, yıllardır Şam yönetimiyle temasa geçilmesini istiyordu. Ancak adımların Putin tarafından yapılan ‘Adana Mutabakatı’ ardından gelmesi dikkat çekici.

Kasım 2017’de, Soçi’de Rusya ve İran’la birlikte gerçekleştirilen zirve sonrası ülkeye dönüşünde gazetecilerle yaptığı mülakatta, “Şam’la temas düşünülebilir mi” sorusuna “Siyasetin kapıları her zaman açık” yanıtını vermişti. AKP’nin Suriye ve dış politikasının çöküşünün ilk kez itiraf edilmesi anlamı taşıyan bu açıklama sonrasında, Şam yönetimiyle resmen temas halinde olunduğu artık açıkça kabul ediliyor.

DIŞ POLİTİKA YÜRÜTÜLÜYOR

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki akşam katıldığı TRT yayınında, gündeme dair soruları cevaplandırırken, Suriye ile alt düzeyde de olsa bir temasın olduğunu ilk kez bizzat kabul etmiş oldu. Erdoğan, “Şu anda tabii Suriye ile bizim alt düzeyde dış politika yürütülüyor. İstihbarat örgütleri bu noktada illa liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız havasında olamaz. Ve liderler kendileri birçok yerde devreden çıkar ama kendi istihbarat örgütünü ilişkileri, münasebetleri sürdürmesi bakımından değerlendirir. Niye? Öyle veya böyle düşmanınız dahi olsa, ipi tamamen koparmayacaksınız. Olur ki o ip size bir zaman lazım olabilir” diye konuştu.

Erdoğan ayrıca Washington’da 5 Şubat’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun katılımıyla Suriye ile ilgili bir toplantı gerçekleştirileceğini, ardından 14 Şubat’ta Soçi’de bir zirve yapılacağını açıkladı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da geçen günlerde Ankara ile Şam arasında dolaylı temasların olduğunu belirtmişti.

Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’deki askeri birliklerini çekme kararının ardından gündeme gelen Suriye’nin kuzeyinde kurulması ele alınan güvenli bölge konusunda da açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, Cerablus’tan Irak’a kadar olan bölgenin Türkiye’ye verilmesi gerektiğini savunarak, “Orada öyle şahinler var ki, onlar da diyorlar ki ‘Burayı Türkiye’ye vermek doğru değil. Biz veya belirleyeceğimiz koalisyon güçleri bunu yapsın’. Biz bir defa koalisyon güçlerine güvenemeyiz. Geçmişteki tecrübelerimiz bunu teyit ediyor. Ne senin burayı güvence altına alacak askerin var ne de lojistik olarak bu kadar imkânın var. Bu konuda samimiyseniz, biz madem NATO’da beraberiz, stratejik ortağız o zaman bu desteği lojistik olarak bize siz vereceksiniz, tampon bölge dediğimiz burayı Türkiye’ye teslim edeceksiniz. Buranın güvenliğini zaten sağlarız. Güvenli bölgeyi de tampon bölgeyi de sizlerle beraber yönetiriz. Ama biz koalisyon güçlerine burayı terk edemeyiz. Çünkü bizim kendimizi güvende hissetmemiz lazım.”

Temaslar rejimi tanımak anlamına gelmez

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada Suriye ile temasların rejimi tanımak anlamına gelmediğini belirtti. Kalın, açıklamasında şu ifadelere değindi: “İstihbarat birimlerimiz Türkiye’nin güvenliği çerçevesinde ve Suriye sahasındaki yürüttükleri operasyonların emniyeti açısından zaman zaman farklı merkezlerle buna Şam da dahil olmak üzere bir takım temaslarda bulunabilirler. Bunda şaşıracak bir durum yok ama bu direkt rejimin meşruiyetini tanıma anlamına gelmez.”