34 yoksul köylünün TSK uçaklarıyla öldürüldüğü katliam, dün bir yaşına girdi. Acı ve utacın başkenti Roboski’ye on binler aktı. Ağıt seslerinin dinmediği köyde acı ve öfke bir aradaydı...

Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilen 34 sivil yurttaşın ölüm yıldönümü nedeniyle binlerce kişi Roboski köyüne akın etti. Başta Botan bölgesi olmak üzere birçok kentten Şırnak'a gelen binlerce kişi, dün akşamı Şırnak merkezde geçirdi. Sabahın ilk ışıkları ile BDP Şırnak İl binası önünde toplanan binler, sloganlar atarak, araçlara bindi.


ACIYI PAYLAŞMAK İÇİN…
Özel araçlar ve minibüslerle Roboski'ye doğru hareket eden kitleye BDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, DTK Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, BDP'li vekiller Nursel Aydoğan, Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Ayla Akat, Adil Kurt, Hasip Kaplan, Nazmi Gür, Hüsamettin Zenderlioğlu, BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, bölge il ve ilçe belediye başkanları, Suavi, Ferhat Tunç, Garo Paylan, Rıdvan Turan, MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Türkiye Barış Meclisi'nden Şirin Tunç, BDP, HDK, DTK, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi öğrenciler, ŞÖDER üyesi öğrenciler, çok sayıda akademisyen, yazar ve sanatçı da eşlik etti.


GELENLERİ GÖZYAŞIYLA KARŞILADILAR
Hem Şırnak'ın çıkışında hem de Milli Taburu'nda yoğun önlem alan askerlerin engelleme girişimleri işe yaramazken, Hakkari yönünden gelen ve sayıları yaklaşık 150 aracı bulan konvoyun ise Habur İki Köprüsü'nde engellendiği ve geçişlerine izin verilmediği öğrenildi.
Sabah saatlerinden itibaren Heronların aralıksız uçuş yaptığı Roboski'de ise, katliamda çocuklarını yitiren aileler ve köylüler ellerine katliamda yaşamını yitiren çocuklarının fotoğraflarını alarak Halı Saha'nın yanına geldi. Tek sıra halinde konukları karşılayan aileler, kendilerini ziyaret edenlere sarıldı ve ağıt yaktı. Sloganlarının eksik olmadığı Roboski'de, üzerinde Dersim katliamı ve Roboski katliamının fotoğraflarının bulunduğu, "Dünden bugüne değişen ne", "Roboski'yi unutmadık unutmayacağız, katillerden hesap soracağız" pankartları açıldı.


‘KATLİAMI TÜRKLER DEĞİL AKP YAPTI’
Konuşmalar dinmeyen ağıtlar altında yapıldı. Yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından ilk olarak konuşan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, "Yüreği insanlık için çarpan herkes burada. Burada sadece Kürtler yok. Burada Kürt halkının özgürlük mücadelesini destekleyen çok değerli Türk dostlarımız burada. Bu zulme karşı Türkü, Kürdü, Lazı, Arabı, Çerkezi de ortak bir mücadeleyi geliştirmek zorundadır. Yüreği yanan, özgürlük yanan herkes bugün burada bu özgürlük mücadelesinin içinde yerini almıştır, almaya da devam edecektir. Gelin bütün bu acıları bir tarafa bırakalım, yeni acılar yaşanmasın diye insanlığımızla hareket edelim diyoruz. Bugün annelerimizin gözyaşları bir yıl geçmesine rağmen dinmedi. O manzara o annelerimizin gözyaşlarını görünce önümüzdeki felaketi çok daha iyi kavrıyoruz. Gelin bu acılar yaşanmadan kardeşliği sağlayalım. Kürt halkının özgürlüğü konusunda ortak bir mücadeleyi yürütelim diyoruz. Eğer vicdan sahibi olanlar akıl sahibi olanlar ortak bir mücadeleyi geliştirirsek, inanıyorum bu inkarcı bu asimilasyoncu bu faşist zihniyet yok olacaktır” diye konuştu.


Daha sonra konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, öncelikle Roboski katliamının yıldönümünde bir kez daha Roboski şehitlerine başsağlığı dilediğini belirterek, şunları ifade etti: "Bir yıl geçti biz yine ilk gün buradaydık. Yine binlerce insan bu katliamın üstünün örtüleceğini hissettiğimiz, anladığımız için o gün buradan çığlık çığlığa bu acıyı bu faşizan katliamı duyurmaya çalışıyorduk. Bir yıl geçti yine dostlarımızla buradayız. Bu katliamın Türk halkına mal edilemeyeceğini göstermek için bu katliamın AKP imzalı olduğunu anlatmak için buradalar. Ben dostlarımız başta olmak üzere bütün halkımızı Roboski katliamının yıldönümünde bu güçlü sahiplenmeden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.


‘BİR YILDIR NEYİN DELİLİ TOPLANIYOR?’
Demirtaş şöyle devam etti:
“Aslında Roboski katliamı ile ilgili söylenmesi gereken yazılması gereken her şey yapıldı. Bir tek şey kaldı. Recep Tayyip Erdoğan'ın özrü ve bu katliamın sorumluluğunu kabul etmesi ve bir yıl önce bugün telefonda 'vurun emrini ben verdim, bundan dolayı özür diliyorum sorumluluğumu kabul ediyorum' demesi. Herkesten Tayyip Erdoğan bu katliamı saklayabilir. Ama binlerce insan olup bitene tanık oldular. Uludere Kaymakamı olup bitenleri iyi biliyor. Bugün burada değil. Sanmayın ki, ödüllendirildi batıya gönderildi. Aslında sürgün edildi. Uludere Kaymakamı ile katliam günü konuştuğumuzda kendisi Muşlu bir Kürttür. 'Delilleri topladık, üstü örtülmeyecek müfettişlerin gelmesini bekliyoruz, savcıya da teslim ettik her şey apaçık ortada' demişti. O gün bugündür kaymakam konuşamıyor. Nerede o deliller. Şırnak Emniyeti yetkilileri, o gün bizlere şu bilgileri verdiler. 'Her türlü delili güvence altına aldık, her türlü yazışmayı konuşmalar telsiz konuşmaları emir komuta zinciri içindeki bütün irtibatlar elimizdedir, müfettişler gelir gelmez teslim edeceğiz savcıya da teslim edeceğiz' dediler. Katliamın olduğu saatlerde. Şimdi bir yıldır o zaman hangi delilleri topluyorsunuz. Birkaç saat içinde 'delilleri toplayıp savcıya teslim' ettik diyen kaymakam ve emniyet yetkilileri bir yıldır neden suskun."


“KATLİAMIN SORUMLUSU ERDOĞAN’DIR”
Katliamın sorumlusu Başbakan Erdoğan olduğu için "suskun" olduklarını sözlerine ekleyen Demirtaş, şunları ifade etti: "Açık konuşalım bu katliamın emrini Tayyip Erdoğan verdiği için üstüne gitmiyorlar. Bu kadar nettir. Eğer sorumluluğu olmasaydı, birkaç kişiyi şimdiye kadar harcardı. 34 defa müebbet ağırlaştırılmış hapis cezalık bir suç işlemiştir. O gece buradaki askeri yetkililer, burada sınırdan geçişin siviller tarafından yapılmasını iletmesine rağmen Malatya ve Diyarbakır'daki hava taktik üssünden uçakların kalkması emrini hava kuvvetleri komutanı bizzat Başbakan'ı arayarak onay alarak vermiştir. 'Burada geçenler sivillerdir' denilmesine rağmen. Bu da kayıtlarda vardır devletin. Ama Hava Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan bu sınır ötesi operasyon emrini bizzat kendileri vermiştir.”


‘KÜRDİSTAN YOK DİYE Mİ?’
Sözlerine, "O halde Kürt’e düşen bir şey var. Onu da açık konuşalım. Kürdistan yok diye mi bize bu zulmü yapıyorsunuz, eksiklik bu mu?" sorusu ile devam eden Demirtaş, şöyle konuştu: "Kürt halkı bunu tamamlamalıdır o halde. Kürt halkı bunu tamamlamalıdır. Ama özerk, ama federal ama bağımsız. Bu halkın devleti yok, diye bu zulmü dayatacaksanız bu halk bunu tamamlamalıdır. Kürdün Kürdistan’ı olmalı ki Roboski'nin hesabı sorulsun. Başka çaresi başka yolu yoktur. Roboski katliamı kaçakçıların yanlışlıkla katledildiği olay değil. Kürt halkının özgürleşmesine, Kürdistan'ın kendi statüsüne doğru giden yolun bombalanmasıdır. Kürtlerin de bunu iyi düşünmesi idrak etmesi lazım. El birliğiyle ulusal ittifakla cevap vermelidir. Yıldönümünde işte halkımız bu mesajı vermek için buradadır. Roboski şehitleri, Roboskili analar, Roboski mezarlığının bize talimatı budur. 'Birarada olun birlik olun, direnin, özgürleşin kazanın.' Bize verdikleri talimat emir budur. Bu da baş göz üstüne diyoruz. Direneceğiz, özgürleşeceğiz, kazanacağız elbette."

***

KİM NE DEDİ?

»ÖDP Eş Genel Başkanı: Alper Taş: Yoksulluğu yenmek için sınır boylarından, mayın tarlalarından bir lokma ekmeğini kazanmak için yollara düşen insanların yaşadığı acıyı kendi acımız yaslarını kendi yasımız olarak görüyoruz. AKP hükümetine soruyoruz, bu 24 canımızın kardeşimizin katline emri kim verdi? Sorumlulardan hesap sorulmadan memleket gerçek bir kardeşlik inşa edilemez. Tarihte hiçbir katliam unutulmadı. Roboski halkı adalet istiyor. AKP’nin onlara sunduğu tel şey para, Roboskililer bu parayı onların yüzlerine fırlattı.
»Van bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk: Bu katliam hata, kaza değildir. Tasarlanmış bir cinayettir. İnsanlık suçu işlenmiştir. Devlet bu katliamla gerekirse Kürtleri vururuz mesajını vermiştir.Cinayeti bir yıldır aydınlatmıyor. Roboski Kürtler için bir kırılma noktası olmuştur. Aidiyetlik duygusu zayıflatan bir katliam gerçekleşmiştir. Hala yaralar sarılmamış. Ancak sorumlular er geç açığa çıkarılacaktır. Bunu da Kürt halkının mücadelesi ortaya çıkaracaktır.
»BDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü: Bir gün hesap sorulacak. Aslında Roboski halkının direnci olmasaydı bu olayın üstü örtülecekti. Bir yıl geçti ancak bu cinayetin hesabını hala soracak durumdayız. Bu yas daha ne kadar sürebilir ki?
»BDP milletvekili Ayla Ata Akat: Geçen yıl bugün 34 can yerde yatarken bu katliamın hesabını soracağız demiştik. Üstünü örtmelerine izin vermeyeceğiz.
»BDP Milletvekili Hasip Kaplan: Bugün bu insanlık suçunun yıl dönümünde bu suçu işleyenlerin bir kez daha suç üstü  yakalandıkları gün. Bugünü unutturmaya çalışıyorlar. Ancak bugün unutulmaz. Bu katliam,belgesel oldu, romanlar yazıldı. Hafızalardan hiçbir zaman silinmeyecek.
»Öldürülen Vedat Encü'nün annesi Mercan Encü: Devletten para, yardım asla istemedik, istemiyoruz. Sadece çocuklarımızı kim öldürdü onu söylesinler. Bizler çocuklarımızı zor şartlarda,çamur içinde büyüttük.Para için mi büyüttük. Bir gün  parçalarını taşların arasından topladım.
»BDP Beytüşşebap Meclis Üyesi Özgür Ulaş: Başbakan gerçek yüzünü bir kez daha ortaya çıkardı. Bu operasyon rastgele olmadı. Planlıydı. Ancak AKP, halkın bu kadar tepki göstereceğini hesaba katmadı. Parayla ört bas ederim diye düşündü. Ama yanıldı. Şimdi önüne gelene saldırıyor. Çünkü suçlu. Elçin Yıldıral

***

Onların ardında bıraktıkları…

konuŞma sırası o günden sonra her gün karalar giyen annelerde...


OĞULA SON SÖZ: BERENİ DE AL
Oğlunun, babasına yük olmamak için kaçakçılık yaptığını söyleyen Mahsun Encü'nün annesi Reyhan Encü, Mahsun'un döndüğü bazı gecelerde soğuktan buz tutmuş ellerinin ayakkabı bağcıklarını bile açamadığını anlatıyor. Reyhan Encü, "Mahsun, son gittiği gece beresini evde unutmuştu. Arkasından seslendim 'Beren kaldı' diye. 'Bir şey olmaz. Bir saate dönerim zaten' demişti. Bir saat olmadan cansız bedeniyle döndü bana" diyerek yaşadıklarını dile getiriyor.


FORMASINA BAKTIKÇA...
Hükümetin, olaydan sonra psikolojik hiçbir destekte bulunmadığının altını çizen Reyhan Encü, "Zaten verecekleri destek de boşa çıkardı. Her dolabı açıp oğlumun formasına baktığımda yaram azıyor. Hiçbir destek bu acımı dindiremez" diyor. Yaşamını yitiren 34 gencin de umutları olduğunu ifade eden Encü, "34 gencin umutları gerçekleşmeden yaşamlarına son verildi. Tek isteğimiz kimseye muhtaç olmadan bu dağda yaşamaktı. Fakat buna da izin verilmedi" diyor.


“BİZ ERDOĞAN’A PARA VERELİM”
Erkan Encü'nün annesi Felek Encü ise, oğlundan kalan tek hatıranın yılbaşı için öğretmenine yaptırdığı yılbaşı şapkası ve Türkçe kitabının olduğunu söylüyor. "Kendi dillerinde okuttukları kitaptan da utanmadılar" sözleriyle konuşmasına devam eden Felek Encü, şöyle konuşuyor:
"Türklük diyorlar. Fakat çok değer verdikleri Türk bayrağından da utanmadılar. Oğlum, yılbaşını bile kutlayamadı. Yılbaşı benim içimde yaradır. Oğlumu katledenler ödüllendiriliyor, ceza alması gerekirken. Başbakan 'tazminat' diyor. O, kızını bana versin, ben başbakana para vereyim."


‘DELİRSEK BİLE UMURSANMAYIZ’
Katliamda eşi ve kayınbiraderini kaybeden Semire Encü, bebeği karnındayken eşinin yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Kızı ve eşi Hüsnü'nün adını verdiği oğlu ile yalnız yaşayan Encü, "Eşimin katilleri ceza almadan rahat uyumayacağım. Mücadele edip bu işin peşini bırakmayacağım" diyor. "Bu çocukların kaçakçı olmaları, yaşamlarını sona erdirecek kadar büyük bir günah mıydı" sözleriyle yaşananlara sitem ederken, eşini toprağa gömmenin, kendisi için en büyük acı olduğunu anlatıyor.
Semire Encü, "Burada delirsek kimsenin umurunda olmaz. Hükümet, 'Bu insanların psikolojileri nasıl' diye hiç merak etmiyor" diyor.


“ALLAH’IN DEĞİL, ERDOĞAN’IN EMRİ”
Torunu ve çocuklarını kaybettiği günden bu yana karalar giyen Ayşe Encü, "Torunum Mahsun, oğullarım Savaş ve Hüsnü'yü kaybettim. Bu felaketin başıma gelmesi Allah'ın değil, Erdoğan'ın emriydi" diyor. Attığı her adımda çocuklarının anısıyla karşılaştığını kaydeden Encü, henüz yaşadığı travmayı üzerinden atabilmiş değil, "O kara günün hemen ardından köyü boşaltıp uzaklara gitmeliydik. Bize burada huzur vermezler. Başımıza daha kötü şeyler gelecek" diyor.


‘GÖRMEYEN GÖZÜMDE YAŞ’
Katliamın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen yaralarının ilk günkü gibi taze olduğunu belirten Bilal Encü'nün babası Abdurahman Encü, "Başbakan, 'Dindar biriyim. Adalet istiyorum' dedikten sonra 13 yaşlarındaki çocuklarımızı katletti. Başbakanın dinine ve adaletine inancım kalmadı" diyor. Bilal'in evin geçimini sağlayan tek kişi olduğuna vurgu yapan baba Abdurahman, şöyle devam ediyor:
"Görme engelli bir babayım. Görmeyen gözlerimden bir gün dahi yaş eksilmez. Küçüğüm, eve bakıyordu. Yüreğim sızlıyor. Kürt, Türk, Arap, Ermeni herkes buraya gelip hükümetin adaletsizliğini görmeli."
Bilal Encü'nün 5 yaşındaki kız kardeşi Hidayet Encü ise, "Abim bize para getirmeye gitti. Pilotlar onu öldürdü" diyor.