İstanbul'daki sempozyumda ele alınan 'hukuk ihlalleri', yaşanan örneklerle tartışıldı. Dink'in avukatı Fethiye Çetin, 'gizlilik sadece avukatlar için' dedi

Bilim Eğitim Estetik Kültür ve Sa-,nat Vakfı (BEKSAV) tarafından düzenlenen 'Adalet var mı?' konulu sempozyumda ülke tarihindeki önemli hak ihlali davaları tartışıldı. Hrant Dink yargılaması, 12 Eylül, Erdal Eren, Gazi, Abdullah Öcalan, Uğur Kaymaz, Şemdinli, 16 Mart Beyazıt Katliamı gibi önemli davaların tartışıldığı sempozyumda, yargılamadaki hukuksuzluğa dikkat çekildi.

MANŞETE TAŞINAN HRANT
Hrant Dink'in avukatı Fethiye Çetin, yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Hrant Dink bir gün Sabiha Gökçen'in Ermeni olduğunu yazdı. Ne olduysa ondan sonra oldu. Hürriyetin bunu manşetine taşımasının ardından Genelkurmay Başkanlığı çok sert bir açıklama yaptı. Tepkinin bu kadar sert olmasının sebebi, bunun ülkedeki kol-lektif loırumsal hafızaya ters olmasıydı. Hrant Dink Valiliğe elindeki belgeleri sunması için çağrıldı. Vali Yardımcı ve yanında misafiri olduğunu söylediği iki kişiyle görüşme, daha sonra tehdit edilmeye dönüştü. Dink belgeleriyle kimse ilgilenmemişti. İlerleyen süreçte Ülkü Ocakları mensubu kişiler,

Agos'un önüne gelerek 'Sen bizim he-defımizsin, ya sev ya terk et' dedi. Dava bu olaylardan sonra açıldı. 301. maddeden Türklüğe hakaretten yargılandığı Ermeni kimliğinin oluşumu üzerine yaptığı araştırma yazısında o, diaspora-daki hataları kendince eleştiriyordu. Dava açıldıktan sonra sürece ben de dahil oldum. Mahkeme sırasında hakime diasporanın ne olduğunu bile açıklamak zorunda kaldım. Durum kötüye gidiyordu ve kamuoyunun desteğine ihtiyacımız vardı ama Orhan Pamuk'a, Elif Şafak'a verilen destek, Hrant'a son iki duruşmada verilmedi. Duruşmaya garajdan polislerce alınıp giderken, bazı insanlar tarafından hakarete uğradı. Hrant biraz da o gün vuruldu. 19 Ocak'ta Hrant'ı kaybettik"

'GİZLİLİK SADECE AVUKATLARA'
Davadaki gizlilik kararının gelinen aşamada 'avukatlara yönelik' gizliliğe dönüştüğünü öne süren Çetin, "Medya her bilgiye, delile ve ifadelere rahatlıkla ulaşabiliyor. Hrant Dink cinayetinin bir kaç ayağı var, bunlardan birincisi, Erhan Tuncel. Bu şahıs öğrenci ama ilginçtir aynı zamanda istihbarat elemanı. Cinayeti o organize ediyor. Sanığı o yolcu ediyor. Böyle bir tip ortalıkta dolaşıyor. 17 kez İstihbarat Şube Başkanlığı'na cinayetle ilgili rapor vermiş. İdari soruşturma sürüyor" dedi.

16 MART DAVASI
Avukat Cem Alptekin de sempozyumda 16 Mart davasını anlatarak ABD'nin kapı komşumuz olduğu ve tüm zayıf noktalarımızı daha şiddetli kaşıdığı şu günlerde, bağımsızlık, demokrasi ve hukuk devleti adına yeniden toplumsal bir sinerji yaratmak gerektiğine dikkat çekti. Alptekin, "Katliamın üzerinden 10 yıl geçtiğinde, davayı yeniden başlattık; yeni tanıklara ulaştık. Delilleri toplamakta önümüze engeller çıktı. Davanın sanıklarından, o tarihlerde polislikten atılma Mustafa Doğan'ın emniyetteki kayıdarına ulaşmak 2 yıl sürdü. Polisin kadiam yapılacağını on gün önceden bildiğini gösteren yazışmaları ortaya çıkardık" dedi.

YUSUF'UN SÖZLERİ

Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in yargılanmasını anlatan avukat Ersen Sansal ise, "Denizler 146. maddeyi ihlalden yargılandı, 21 kişi idam cezası aldı. Deniz mahkemeye, 'böyle bir mahkeme önünde bulunmaktan utaç duyduğunu' söyledi. Hüseyin, '50 yılın hesabını 20 gençten soruyorlar. Cezamız aslında başka organlar tarafından veriliyor' dedi. Mahkeme kararını baştan vermişti, usulen devam ediyordu. Savunmayı yapan 11 avukat da yargılanarak mahkûm edildi. Yusuf 'Ben halkın bağımsızlığı için şereflice bir defa öleceğim. Siz bizi asanlar şerefsizce, her gün öleceksiniz'dedi. CEM TURSUN