Kulislere göre AKP, bir “mini anayasa”yla Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için yüzde 50+1 yerine, “40+1” ya da “en çok oyu alan seçilsin” seçeneklerini tartışıyor.

Kaynak: Haber Merkezi
AKP, 'mini anayasa'yı tartışıyormuş: Yüzde 40+1 alan cumhurbaşkanı olsun
Fotoğraf: AA

Birinci turda adaylardan birinin geçerli oyların yüzde 50’sinden bir oy fazlasını almasını zorunlu kılan kural nedeniyle seçimler ikinci tura kalınca, iktidar bu sistemi değiştirmenin arayışına girdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya dönüşü 50+1’in değişip değişmeyeceğine ilişkin bir soruya şöyle yanıt vermişti: “Çoğunluğu alanın seçilmesi halinde cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz, yanlış yollara sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa.”

Erdoğan’ın bu açıklamaları yeni düzenlemenin sinyalini verdi.

Hürriyet’in haberine göre AKP, bu değişikliği uzun süredir dile getirdiği “sivil anayasa” çalışmalarıyla birleştirmeyi tartışıyor.

MASADAKİ SEÇENEKLER

Bu kapsamda, mini Anayasa değişikliği paketinde 50+1 yerine, “40+1” ya da “en çok oyu alan seçilsin” seçenekleri üzerinde durulduğu belirtiliyor. Cumhurbaşkanı adaylığında iki dönem kuralıyla ilgili herhangi bir değişikliğin olmayacağı kaydedilen söz konusu pakette, aile ve başörtüsü düzenlemelerinin de yer alacak. AKP’nin bu konuda partileri ziyaret edeceği, özellikle İYİ Parti ile uzlaşı arayacağı öne sürüldü.

OLMAZSA OLMAZ DEĞİLMİŞ

AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin de 50+1 sistemiyle ilgili Twitter’dan şöyle açıklama yapmıştı: “Cumhurbaşkanı seçimi için aranan ‘salt çoğunluk’, bir başka ifadeyle ‘50+1’ şartı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin olmazsa olmaz unsuru değildir. Nitekim dünyanın bir çok demokratik ülkesinde farklı oranlar uygulanmaktadır. Bu düzenlemenin yürürlüğe girmesinden bugüne siyaset sahnesinde yaşananlar bu şartın siyaset kurumu ve millet iradesi üzerinde bir baskı unsuru haline geldiğini, siyasetin doğal mecrasını tahrip ettiğini, parçalı ve istikrarsızlığa gebe bir tablo oluşturduğunu gözler önüne sermiştir.”