19’undaki oğlunu yitirdikten sonra kurdukları vakıfla birçok öğrenciye umut olan Emel Korkmaz “Adalet savaşı önemli, pes etmemek lazım. Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz, güzel günlerin geleceğine dair umudumuzu yitirmeyelim...” diyor

Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz: Pes etmemek lazım

SEBAHAT KARAKOYUN

Bugünkü Salı Söyleşi’sinin konuğu Emel Korkmaz. Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de aralarında polislerin de bulunduğu grubun saldırısına uğrayan ve 38 gün komada kaldıktan sonra 19 yaşında yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz’ın annesi. Oğlunun ardından eve kapanmak, yas tutmak yerine Ali İsmal’in düşlerini gerçekleştirmek için bir vakıf kurarak mücadeleyi sürdürmeyi seçti Emel Korkmaz. 115 öğrenciye burs veren ALİKEV, çalışmalarını sınırların ötesinde de sürdürüyor. 2017’nin son günlerinde Gambiya’da kuraklık çeken köyde su kuyusu açan vakıf, bu yıl ”Kütüphanesiz okul, kitabı olmayan çocuk kalmasın” sloganıyla yeni bir projeye daha imza atacak. Vakıf, projeye kaynak sağlamak üzere Nazım Hikmet’in “İnsan, denizin olmadığı yerde, Umut adına martı olmalı” dizelerinin yer aldığı “Umut” temalı takvim ve ajanda hazırladı. Ülkenin üzerine çöken karanlığa inat hazırlanan takvim ve ajanda, “2018 gülümsesin, yetmesin, kocaman gülsün. Her bir umut, karanlıktan ışık olup sızdıkça ışıl ışıl olsun ortalık… Umudun yanında sevgi, cesaret, kitap, kalem, defter olsun. Olsun ki yarım bıraktırılmış düşler gelecek olsun…” dileğiyle, eline alanların içini ısıttı. Tıpkı Ali İsmai’in bakışları gibi… “Alişim” dediği oğlunun düşlerini gerçekleştirmek için mücadeleyi sürdürmeye kararlılığının altını çizen Emel Korkmaz, ülkenin bugün içinde bulunduğu koşulların çok ağır olduğuna dikkati çekiyor. “Gazeteciler, siyasetçiler cezaevinde, akademisyenler ihraç edildi. Kimse özgürce düşüncesini ifade edemiyor” diyor Emel Korkmaz ve ekliyor,: “Hiç kimse kabuğuna çekilmesin, mücadele etsin. Adalet savaşı önemli, pes etmemek lazım. Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz, güzel günlerin geleceğine dair umudumuzu yitirmeyelim...”

» Yaşadığınız büyük acının ardından eve kapanmadınız ve oğlunuzun adını taşıyan vakıfla mücadeleyi sürdürüyorsunuz. ALİKEV’i kurmaya nasıl karar verdiniz?
Ali İsmail, üniversite birinci sınıf öğrencisiydi katledildiğinde. Çok gençti, henüz 19 yaşındaydı. Kısa yaşamında öyle güzel, öyle önemli şeyler yaptı ki. Lise öğrencisiyken Toplum ve Gençlik adında bir grup kurdu, ihtiyacı olan kitabı olmayan okullar için kitap topladı, huzurevindeki yaşlıları ziyaret etti, okul bahçesini temizledi, engelliler tekerlekli sandalyeye kavuşsun diye pet şişe kapağı topladı. Ali İsmail hayattayken bu tür çalışmalar yapıyordu zaten. Yavrum hep notlar alırdı. En son notunda Toplum ve Gençlik Grubu’nu kurma amacını anlatırken ileride kurumsal bir kimliğe kavuşturmak amacını da dile getirmiş. İsmail'i düşlerini gerçekleştirmeden maalesef bizden aldılar. Uzun süre Ali’min fotoğraflarına bakamadım sanki bize bir şey anlatmaya çalışıyor gibiydi. Ardından sadece gözyaşı döküp, yasını tutmak ona haksızlık olurdu. O nedenle bir vakıf kurmak ve onun düşlerini gerçekleştirmek istedik. Bu vakfın kuruluşuna, yaşarken Ali İsmail öncülük yapmıştı zaten.

» Notlar alırdı dediniz, neler vardı o notlarda?
Liseye başladıktan sonra hep notlar aldı. Okul kitaplarını atmama izin vermezdi “bir gün lazım olur” diye. O kitapların arasındaki bazı notlarını koruyamadım ne yazık ki. Günlükleri vardı onları da ağabeyi aldı. Okursam canım daha çok yanacağı için bana vermedi.

» Vakıf çalışmalarına beklediğiniz desteği sağlayabildiniz mi?
Çok ciddi bir destek söz konusu. Attığımız her adımda destekliyorlar. Onlara çok teşekkür ediyoruz. Bizim bireysel olarak bu çalışmaları yapmamız, başarmamız imkansızdı . Desteklerle Aliş'imin adını yaşatıyor ve yapmak istediklerini yapabiliyoruz.

» Son olarak Afrika’da kuraklık yaşayan bir köye su kuyusu açılmasına öncülük ettiniz. O kuyudan su çekildiğinde neler hissettiniz?
Orada gördüklerimi, su aktığını gören çocukların, kadınların yüzlerindeki sevinci anlatmaya sözcükler yetmez. Ali İsmail’in ardından çocukluğundan itibaren var olan duyarlılıklarını, hassasiyetlerini düşündükçe “ Yavrum erken gideceğini hissetmiş miydi?” diye düşünmeden edemiyorum. Ben evde bulaşık yıkarken musluğu uzun süre açık bıraksam gelip kapatırdı “Anne dünyada bir damla suyu bulamayan kaç insan var biliyor musun?” derdi. Aynen bu cümleleri kurardı. Ali'min kaybından sonra kurduğumuz vakıfla o bir damla suya ihtiyacı olan insanlara su sağlamak o nedenle çok önemliydi benim için. Kuyu projesi oğlumun düşüncelerinden esinlenerek gündeme geldi. 'Sen de Gel' derneğinin desteğiyle bu projeyi gerçekleştirdik. Su tabii ki çok temel bir ihtiyaç. Oradaki çocukların gözlerindeki mutlululuk anlatılır gibi değil. Öyle duygulandım ki.

Yaşarken gösterdiği duyarlılıkla bu projeye öncülük ettiği için bir kez daha gurur duydum Aliş'imle.

» “Kütüphanesiz Okul, Kitabı OImayan Çocuk Kalmasın” projesinin dışında önümüzdeki süreçte farklı projeleriniz var mı?
Düş Elçileri ekibimizi oluşturan gençler, Aliş'imin düşlerini yaşama geçirmek için çok güzel projeler hazırlıyorlar. Biz şu anda 110 çocuğumuza burs veriyoruz. O çocukların hepsiyle tek tek görüştüm. Hepsi pırıl pırıl, çok başarılı gençler. Onlara destek olmak çok mutlu ediyor beni. 18 Mart Aliş'imin doğum günü. Hatay’da bir yarı maraton düzenlemeyi planlıyoruz. Gerekli izinler alındı. Biz aslında ismini Ali İsmail Korkmaz Barış Koşusu olarak planlıyorduk. Ancak çok olumlu cevap alamayınca sadece Barış Koşusu olarak isimlendirdik. Bizim amacımız barış. İnsanların katledilmediği, birbirlerine kin ve düşmanlık beslemediği bir dünya istiyoruz. Annelerin ağlamadığı, çocuklarını kaybetmediği bir dünya istiyoruz. Oğlumun doğum gününde bunun için koşacağız, barış için koşacağız.

ali-ismail-korkmaz-in-annesi-emel-korkmaz-pes-etmemek-lazim-411411-1.

» Yaşadığınız büyük acının ardından yılmadan bu çalışmaları sürdürürken zorlandığınız oluyor mu?
Biz 38 gün Ali’min hayata dönmesi için hastanede beklerken öyle büyük bir destek ve dayanışma gördük ki. O destek ve dayanışma sayesinde bu büyük acının altından kalkabildik. Ben oğlumun ardından evimde oturup acısını yaşayamadım. Ali’yi kaybettiğimin 15’inci günü Adana’da düzenlenen bir etkinliğe katıldım. Keşke böyle bir acıyı hiç yaşamasaydık ama sonrasında gösterilen destek ve dayanışma o kadar değerliydi ki dayanma gücümüzü, direncimizi artırdı. Gezi’de çocuklarını yitiren diğer annelerle de birbirimize destek verdik, vermeye devam ediyoruz. Evet iyi değiliz, acımız büyük ama çocuklarımız için bir şeyler yapmak, ayakta kalmak, onların düşlerine sahip çıkmak zorundayız.

» Oğlunuzu kaybettikten sonra yargılama sürecinde de çok zor günler yaşadınız…
Çocuklarımızın ölümü çok acıydı tabii ama sonrasındaki yargılama süreçleri de çok canımızı, yüreğimizi yaktı. Kilometrelerce yol gidip katıldığım her duruşmada bir kez daha aynı acıyı yaşadım. Oturdum, dinledim. Katillere ömür boyu ceza verseler, idam etseler de oğlum geri gelmeyecek bunun bilincindeyim. Ama başka canların yitirilmemesi, başka evlatların katledilmemesi için verilecek ceza önemli. Benim oğlum avukat. O bir hukukçu olarak isyan etti bu süreçte yaşananlara.

» Bugün ülkenin içinde bulunduğu koşullarla ilgili neler söylemek istersiniz?
Gezi’de insanlar çok büyük bir umutla sokağa çıktı, özgürce yaşam isteğini dile getirmek için. Bugün ülkenin içinde bulunduğu koşullara bakıyoruz, tablo çok ağır. Gazeteciler, siyasetçiler cezaevinde, akademisyenler ihraç edildi. Kimse özgürce düşüncesini ifade edemiyor. Ama karamsar olmamak lazım. Ben umut ediyorum. Özgür günlere kavuşacağımızı umut ediyorum. Hiç kimse kabuğuna çekilmesin, mücadele etsin. Adalet savaşı önemli, pes etmemek lazım. Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz, güzel günlerin geleceğine dair umudumuzu yitirmeyelim”

***

O KHK doğru değil
Geçtiğimiz günlerde çıkan bir KHK çok tartışıldı. Sivillere yargı karşısında dokunulmazlık getiren kararname tartışılırken Ali İsmail’in katilinin savunması da gündeme geldi...

O KHK’deki düzenleme hiç doğru değil. Bu ülkede katiller korunmasaydı bu kadar acımasızca saldırılar yapamazlardı. Oğlumun katili de kendisini ‘darbe girişiminde bulunuyorlardı engel olmak için yaptım’ diye savunmaya çalıştı. Şimdi siviller için böyle bir düzenleme yapılması çok yanlış.