Ankara’ya kırmızı yürüyüş
Fotoğraf: BirGün / Dilan ESEN

Dilan ESEN

İstanbul’da Söğütlüçeşme metrobüs durağı kalabalığıyla bilinir. Sağanak yağışın görüş mesafesini etkilediği 13 Kasım'da yine kalabalığın hâkim olduğu Söğütlüçeşme’de bu kez gri tonların aksine parlak kırmızı bir hâkimiyet vardı. DİSK yöneticileri ve üyeleri, iki yıldır her toplantıda, eylemde dillendirdiği, miting kürsülerinden seslendirdiği  ‘Gelirde adalet, vergide adalet’ talebini Ankara'ya duyurmak için Söğütlüçeşme’den sağanak ve soğuk havaya rağmen yürümeye başladı.

Önce kalabalık bir toplulukla birlikte basın açıklaması ve ardından uzun bir yürüyüş… Otoyolda yürürken yavaşlayan arabalardan gelen “Adalet” sesleri ve sonra kornalar eşliğinde yürüyen kırmızılı DİSK’liler. 

Önce megakentin asfaltını bitirdiler, sonra işçi kenti Gebze’ye ve Kocaeli’ne ulaştılar. Bu kentte yoğun bir işçi kitlesi var, DİSK’in. Özellikle Kocaeli kent merkezine varmadan işçiler yürüyüşçüleri karşılamaya başladı bile. Sloganlar, havaya kaldırılmış yumruklar eşliğinde kente girildiğinde 1 Mayıs mitingleriyle yarışacak kadar büyük bir kalabalık karşıladı DİSK kortejini...

Neredeyse tüm kentlerde yürüyüşçüler büyük bir heyecanla karşılandı emekçiler tarafından. Yürüyüş sırasında hepsi yanlarında yürümek istiyordu ancak otoyolda yaşanacak olası bir kazayı önlemek için tek sıra yürüme zorunluluğu eşlik etmeyi zorlaştırıyordu. Sürekli sohbet etmek istiyor, derdini paylaşmaya çalışıyorlardı. Yürüyüşçüler de aynı heyecan ve istekle dinliyor, sohbet ediyordu. Elbette DİSK’in tek talebi "Gelir ve vergide adalet" değildi. Yüksek enflasyon ve düşük alım gücü, yetersiz maaşlar, yaratılan asgari ücretli geniş toplum kesimleri,  işsizlik, geleceksizlik, yoksulluk ve açlık... Aslında tüm bunlar siyasal iktidarın bilinçli ekonomi politikalarının bir sonucu bir sonucu. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da her durakta yaptığı konuşmasında bunlara değindi. Ayrıca meydanlarda da en çok şikâyet bu konuda…

Örneğin Kocaeli’nin Yarımca ilçesinde yürüyüşçüleri balkondan gören insanlar evlerinden koşup geldi. Bir kadın emekli maaşının yetersizliğini anlattı. Yıllarca çalıştıktan sonra emekli maaşının asgari ücrete yaklaşamadığından yakındı. 

Kocaeli’ndeki İnsan Hakları Parkı’nda yapılan basın açıklamasında konuştuğumuz işçilerden birisi ise ailesini geçindirmekte ne kadar zorlandığını anlattı, asgari ücretin düşüklüğünden yakındı.

İşçi kentindeki kalabalık anlaşılabilir belki ancak Yalova ve Bilecik’teki destek de çok dikkat çekiciydi. Nüfusu düşük bu kentlerde de durum farklı değildi, yolda beraber yürümek isteyenler, çay, çorba ikram etmek isteyenler birbiriyle yarıştı.

İşçilerin yoğunlukta olduğu Bursa’daki ilgiyse çok memnun etmedi, beklenen kalabalık oluşmadı.

Eskişehir’in ayazına rağmen çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu coşkulu bir kalabalık tarafından karşılanan kortej, dillerdeki "Adalet" sloganları ile uzun bir yürüyüş yaptı. Ankara’nın merkezine varıldığında kalabalık yavaş yavaş büyüdü, yoldan katılanlar oldu.

Emekçiler artık bu kötü ekonomi politikalarına katlanamıyor. Bu beş günlük yürüyüşe yansıyan tablodan ortaya çıkan net sonuç bu, isyanın sebebi de bu. Ulus Meydanı’nda binlerce emekçinin, işçinin, kadının, gencin, emeklinin oluşturduğu kalabalık da bunun bir göstergesi.