ABD ile varılan ‘güvenli bölge’ uzlaşısı büyük bir başarı olarak sunulmak istense de belirsizlikler çok. Güvenli bölgenin takviminden çapına, süresinden işleyişine kadar pek çok konu net değil. Prof. Dr. Uzgel, “Uzlaşı başka pazarlıklara, yeni belirsizliklere gebe” dedi.

Anlaşma kısmi belirsizlik büyük

EKİN AKYAZ

Ankara-Washington arasında günlerdir devam eden ‘güvenli bölge’ pazarlıklarında kısmi uzlaşmaya varıldı. Ankara’da üç gün süren yoğun müzakereler sonrasında varılan anlaşma başarı olarak sunulsa da ortada çok sayıda belirsizlik var. Hem Milli Savunma Bakanlığı hem de ABD elçiliği tarafından ayrı ayrı duyurulan anlaşmaya göre ‘barış koridoru’ olarak tanımlanacak ‘güvenli bölge’nin tesisi ABD ile birlikte yapılacak, iki taraf arasında Ortak Operasyon Merkezi kurulacak, Türkiye’nin güvenlik kaygıları bir an önce giderilecek ve Suriyeli sığınmacılar oluşturulacak bölgeye gönderilecek. Bu maddelerin ne zaman nasıl uygulanacağı dahil pek çok yanıt bekleyen soru var.

MÜTTEFİKLER ARASINDA DENGE

Ankara’nın bastırmasıyla varılan uzlaşı sonrasında açıklanan mutabakat ABD’nin NATO müttefiki Türkiye ile bölgedeki yeni müttefiki Kürtler arasında bir denge tutturduğunu gösteriyor. Anlaşmada üç madde üzerinde anlaşılsa da birçok konuda hala derin bir belirsizlik var. Operasyonun takvimi, güvenli bölgenin derinliği ve işleyişinin nasıl olacağına dair uzlaşı yok.

5 MADDEDE NE UMDULAR NE BULDULAR

Takvim belirsiz: Güvenli bölgenin ne zaman kurulacağına dair belirsizlik giderilmiş değil. Sürecin takvimine ilişkin her hangi bir bilgiye yer verilmemesi dikkat çekici. Ankara operasyonun bir an önce gerçekleştirilmesinden yana. Washington süreci geniş zamana yaymış durumda. Benzer bir pazarlığın takvim için de yapılması söz konusu.

Derinlik yok: Ankara kuzey Suriye’de Fırat’ın doğusundan başlayarak Irak sınırına uzanacak hatta 40 kilometre derinliğinde bir bölge kurulmasını istiyor. ABD ise 5-10 kilometrelik bir derinlikten yana. Bu konuda uzlaşmaya varılabilmiş değil. ABD, Türkiye’yi Irak sınırına yaklaştırma niyetinde değil, Cerablus-Kobani hattında küçük ceplikler oluşturma niyetinde.

İşleyiş muğlak: Güvenli bölge tesisinin yanı sıra ABD ile koordine ve yönetiminin nasıl olacağı da belirsizliğini koruyor. Güvenli bölgenin ne zaman kurulacağı kadar, oluşturulması düşünülen bölgenin kadar süreyle faaliyette kalacağı da belirsiz. Bölgedeki varlığını kalıcılaştırmak isteyen ABD için zaman sınırı bulunmasa da, Ankara’nın planlarında da bu bölgenin ne kadarlık süreyle da belli bir takvimi yok. Ortak harekat merkezi kurulsa da işleyişinin nasıl sürdürüleceği de belirsiz.

Kimler yer alacak?: Güvenli bölgede hangi unsurların ne güçte yer alacağı da netleşmiş değil. Türkiye, daha önceki iki güvenli bölgede olduğu üzere, üçüncü güvenli bölgede de ÖSO unsurlarıyla birlikte yer almayı planlıyor. ABD’nin bölgede ne kadar unsurla yer alacağı, nasıl katkı sunacağı bilinmiyor. Ortak devriyenin nasıl yapılacağı da açıklanmış değil. ABD askerlerinin bölge içinde mi, TSK ile YPG/SDG arasında bir tampon oluşturmak için “güvenli bölge” dışında mı yer alacağı bilinmiyor.

Bölgeye ne kadar sığınmacı, nasıl yerleştirilecek?: Anlaşmanın maddelerinden biri olan sığınmacılar konusunda da net yanıtlar verilmiş değil. Suriyeli sığınmacıların ne kadarının oluşturulacak bölgeye gönderileceği muamma.

'EGEMENLİĞİMİZE KÜSTAHÇA SALDIRI

Anlaşmaya Suriye hükümetinden sert tepki geldi. Suriye hükümeti, mutabakatı "Şam’ın bağımsızlığına ve bölgesel bütünlüğüne küstahça bir saldırı ve gerilimin tehlikeli bir biçimde tırmandırılması" olarak nitelendirdi. Şam, mutabakatın "Türkiye'nin yayılmacı ihtiraslarına hizmet ettiğini" belirtti. Açıklamada, "Suriye, sözde güvenli bölgeyi kurmaya yönelik Türk ve Amerikan işgalciler arasında varılan bu anlaşmayı kategorik olarak ve açıkça reddetmektedir" denildi. Ayrıca "Saldırgan Türk-ABD projesine maşa olmayı kabul eden Suriye Kürtlerinin tarihi bir sorumluluk taşıdığı" belirtilerek, Kürtlere Şam saflarına dönme çağrısı yapıldı.

RUSYA VE İRAN ŞİMDİLİK SESSİZ

Rusya ve İran’ın Suriye ve Irak’ta Türkiye’nin birçok talebine sessiz kalmasının belirleyici faktörü ABD-Türkiye ilişkilerinin bozulmasıydı. Fakat şimdi bazı konularda uzlaşmaya varılması Rusya ve İran’ı rahatsız edecek. Son Astana görüşmelerinde, Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü bozmaya yönelik ayrılıkçı planlara karşı çıkma ve Türkiye’nin garantör olduğu radikal İslamcıları bir an evvel İdlib’den çıkarılmasına yardımcı olması ve ateşkes için 24 saat süre tanınması ile de birleştirilince “Yeniden Asya açılımı” olarak Çavuşoğlu tarafından duyurulan sürecin gerçekliği yok.

SURİYE'NİN TOPRAKLARINDA ABD İLE PAZARLIKLAR

ABD ve Türkiye’nin Suriye toprakları üzerinde pazarlıklar yapmasının sakıncalarına dikkat çeken Uluslar İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel, anlaşma ile Türkiye’nin istediğini aldığı gibi görünse de bölgedeki Kürt oluşumunun da kabullenmiş olduğunu söyledi. Uzgel şöyle konuştu: “Suriye’deki kriz sorunun gerçek taraflarıyla halledilmeli. Anlaşma ile resmen kabul edilen “Kürt oluşumunun” iç siyasete de yansımaları olacak” dedi. Türkiye’nin uzun vadede Türkiye’nin Suriye denklemindeki yerine ilişkin şu ifadelere yer verdi: “Reel politika açısından, Türkiye’nin Suriye toprağı üzerinde pazarlıklar yaptığını ilk önce vurgulamak gerekiyor. Pazarlıklarda Suriye devleti yok. Bölgedeki yerel unsurlar yok. İlk olarak bunu söylemek çok önemli çünkü Suriye’deki kriz sorunun gerçek tarafları ile halledilmeliydi. Bu önemli etik boyutu bir tarafa aslında Türkiye’nin istediğini aldığı bir süreç gibi okunabilecekse de her şeyden önce bölgedeki Kürt oluşumunu da kabullenmiş oluyor. Ben bunun daha büyük bir pazarlığın parçası olduğunu düşünüyorum ve yakın zamanda da Türkiye’deki Kürt meselesini etkileyebileceğini söyleyebilirim. Şimdilik Rusya ve İran’ın sessizliği ise muhtemelen İdlib üzerinden bir karşı hamle olarak cezaya dönüşebilir.”