Yalnızca bir kişinin ifadesi alınmadığı için 30 yıldır sürüncemede bırakılan Musa Anter cinayeti davasının zamanaşımına uğramasına 3 ay kaldı. Anter’in oğlu, “30 yıllık süre içinde sonuca ulaşamayacak gibi” dedi.

Anter davasında zamanaşımı riski
Musa Anter (Fotoğraf: Arşiv)

Dilan ESEN

Diyarbakır’da 20 Eylül 1992’de öldürülen Kürt yazar ve gazeteci Musa Anter’in katledilmesine dair açılan dava zamanaşımı riskiyle karşı karşıya. JİTEM Ana davası ve 1993 yılında ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirilen Musa Anter davası, bugün Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. 20 Eylül’de zamanaşımına girecek dava, sürüncemede bırakılıyor.

Anter’in davası ilk olarak, 1990’lı yıllarda Kürt illerinde JİTEM tarafından işlenen zorla kaybetme ve hukuk dışı infazlarla ilgili yürüyen ve JİTEM Ana davasıyla birleştirildi. 2019 yılında ise 1993 yılında ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk cinayeti davası ile birleştirildi. İtirazlar reddedildi.

Davanın sürüncemede kalmasının tek sebebi ise yalnızca bir sanığın ifadesinin alınmaması. Adalet Bakanlığı, İsveç’te bulunan sanıklardan JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan’ın 2018 yılında yazılı savunmasının alınması talebiyle mahkemece müzekkere oluşturulmasına karşın kayıtsız kalarak, yanıt vermedi. İsveç’te yaşayan Aygan’ın ifadesi bir türlü alınmadı.

DAVA AYRI GÖRÜLMELİ

Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, davanın 20 Eylül’de zamanaşımına uğrayacağını söyledi ve etkin bir soruşturma yapılmadığına dikkat çekti. “Dava 30 yıllık süre içinde sonuca ulaşamayacak gibi görünüyor” diyen Anter, Abdülkadir Aygan’ın ifadesinin alınmadığını hatırlattı. Anter, şunları söyledi: “O dönemin bürokrasisindeki tanıkların da ifadeleri kesin bilgi olmadığı için bir şeye yaramadı. Dosya birleştirildi ama biz hâlâ söylüyoruz ayrı görülmesi gerekiyor. Zamanaşımı insanlık suçudur bu gibi davalarda. Adli değil, siyasi bir cinayet. Çoğu siyasi cinayet de bir türlü aydınlanamıyor. Aydınlansa bile sürüncemede bırakılıyor, zamanaşımına uğratılmaya çalışılıyor.”

Dicle AnterDicle Anter

İKTİDARIN ÇELİŞKİSİ

Hukukun giderek fakirleştiğini ifade eden Anter, “Bu bakımdan davanın zamanaşımına uğramasını anlayabiliyoruz. Abdulkadir Aygan bu davada tek canlı tanık, onun dahi ifadesi alınmadı. İfadesinin alınmasını bekliyoruz. Finlandiya NATO meselesinde Erdoğan, bir isim vermişti. Orada adı Aziz Turan olarak geçiyor. Senelerdir bu kişinin ifadesinin alınması konusunda ısrarcı olup talepte bulunduk. Ama bir türlü ifadesi alınmadı. Aziz Turan adıyla İsveç hükümetinden istenmesi çelişkili görünüyor. Tanık olmasını istiyorduk ki tanıklığını kabul etmedikleri kişinin iadesini istiyorlar. O zaman isteseydi anlamlı olabilirdi” dedi.

MÜCADELE EDECEĞİZ

90’larda işlenen cinayetlere değinen Anter, şöyle konuştu: “Mehmet Ağar, Tansu Çiller, Veli Küçük gibi pek çok kişi, cinayetlerin en büyük tanıklarıdır. 90’lı yıllar Türkiye’nin en karanlık dönemleri. Bunları yapan aktörler hâlâ piyasada. İfadeleri alınmıyor, mahkemeye dahi getirtilmiyorlar.Şimdiki hükümet iktidara geldikten sonra bazı adımlar attı ama sonradan tekrardan bir el devreye girdi, her şeyi değiştirdi. Muhalefet bile bu davalardan söz etmiyor. ‘Adalet olsun’, diye konuşuyorlar ama kimse ‘90’lardaki faili meçhul cinayetlerin üzerine gideceğiz’ diye bir açıklama yapmıyor. Son güne kadar mücadele edeceğiz. Sonra AYM’ye gideceğiz. Orada iç hukuk tükenecek ama yine de bir umut var. Yeni hükümet geldiğinde olumlu bir sonuç çıkarsa sevineceğiz. Oradan da bir şey çıkmazsa AİHM’e başvuracağız. Duruşmada, hukukun nasıl işlediğini göreceğiz. Zamanaşımına uğramaması için mücadele edeceğiz.”