“Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle Galatasaray Meydanı'nda adalet taleplerini tam 28 yıl önce başlatan Cumartesi Anneleri, gözaltılara, baskılara ve yasaklamalar karşı baş eğmedi. Haklarında açılan davalarla 28'inci yıla giren Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı'nın kendilerine yasaklanmasına rağmen mücadeleye devam ediyor. Kayıp yakınları "Biz vazgeçersek sevdiklerimiz asıl o zaman kaybolacak" diyor.

Asıl biz vazgeçersek kaybolacaklar
Galatasaray Meydanı annelere 2018 yılından beri kapalı. (Fotoğraf: DHA)

Kayhan AYHAN

Cumartesi Anneleri, 27 Mayıs 1995’ten bu yana, 28 yıldır, kaybedilen, katledilen, cansız bedeni ücra bir köşedeki kimsesizler mezarlığında bulunan ya da hiç bulunamayan evlatları için direniyor. Bir mezar yeri veya kemiği bile olmayan; yas tutma, hesap sorma hakkı elinden alınan Cumartesi Anneleri, 28 yıldır mücadele ediyor. Darbediliyor, gözaltına alınıyor, dava açılıyor ama direnmekten vazgeçmiyorlar. “Çocuğum nerede?” sorusu bugün hâlâ memleketin sokaklarında duyuluyor, en çok da ellerinden alınsa da annelerin kayıplarıyla buluşma mekânı olan Galatasaray Meydanı’nda.

Cumartesi Anneleri, Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç’un zorla kaybedilip öldürülmesinin ardından ilk kez 27 Mayıs 1995’te İstanbul Beyoğlu’ndaki Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek kayıplarını sordu. Dünyanın en uzun soluklu eylemlerinden olan Cumartesi Anneleri’ne, kayıplarla buluşma mekânı olan Galatasaray Meydanı yasaklandı. Anayasa Mahkemesi, Cumartesi Anneleri'ne Galatasaray Meydanı'nın kapatılmasıyla ilgili iki kez 'toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali" kararı verdi. Ancak meydan annelere açılmadı. Anneler her hafta gittikleri meydanda gözaltına alınmaya devam ediyor. Dün ise haklarında açılan davada hakim karşısına çıktılar.

Yaşamını yitiren annelerden Anik Can

VAZGEÇMEYECEĞİZ

21 Mart 1995’te gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak, "Geride kalan sadece zaman. Gözaltında kaybedilen insanlarımız; onları bulmamızı ve onların unutturulmaması için bir araya geldiğimiz Galatasaray Meydanı’nda bizi bekliyor. Yılları geride bıraktık ama sevdiklerimizi geride bırakmamızı kimse beklemesin bizden. 28 yıldır süren inkar ve cezasızlık karşısında inadına hakikati ve adaleti savunduk. Savunmaya devam edeceğiz" dedi.

Maside Ocak

19 Ekim 1995’te İstanbul Avcılar’daki evinden gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, ise "Bizler, devletin güvenlik güçlerince gözaltına alınarak kaybedilenlerin aileleri ve insan hakları savunucuları olarak,  28 yıl önce bugün 27 Mayıs 1995 tarihinde 'Kayıplarımızı İstiyoruz!' diyerek Galatasaray’a çıktık. Galatasaray’a çıkma nedenimiz; Türkiye’de yüzlerce kişi güvenlik güçlerince gözaltına alınarak kaybedilirken, gözaltında kaybedilenlerin varlığı inkar edildi. Bu suçun fail ve sorumluları cezasızlıkla korundu. 699. hafta boyunca gerçekleşen barışçıl buluşmamız 700. haftada ağır polis şiddetiyle engellendi. Ve 25 Ağustos 2018 tarihinden beri Galatasaray meydanı sadece bize değil bütün topluma kapatılmış durumda. Yasakla ilgili  AYM ye yaptığımız  başvuruda çıkan ihlal kararından sonra  8 Nisan 2023 tarihinde 'kayıplarımızdan ve kayıplarımızla buluşma mekanımızdan vazgeçmiyoruz' diyerek yeniden Galatasaray’a çıktık. Ve haftalardır Galatasaray da polis şiddetiyle gözaltına alınıyoruz. Tüm baskılara, polis şiddetine, gözaltılara  rağmen kaybedilen yakınlarımızdan ve Galatasaray’dan vazgeçmiyoruz. Gözaltında kaybetme gerçeğini gündemde tutmaya devam edeceğiz. Galatasaray’a çıkışımızın 28. yılında bir kez daha söylüyoruz; hakikat ve adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Biliyoruz ki, biz vazgeçersek sevdiklerimiz asıl o zaman kaybolacak" ifadelerini kullandı.

Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun

ACILAR İÇİNDEYİM

Özgür Gündem gazetesi Bitlis Muhabiri Ferhat Tepe, 28 Temmuz 1993’te evinden çıkarken sivil giyimli ve telsizli kişiler tarafından kaçırıldı. Henüz 18 yaşındaki Ferhat Tepe, 8 Ağustos 1993’te Elazığ’da, Hazar Gölü’nün Sivrice kıyısında bir balıkçı tarafından ölü olarak bulundu. 30 yıldır oğlunun katillerini arayan, yargılanmasını ve cezalandırılmasını isteyen 74 yaşındaki anne Zübeyde Tepe, “Evlat acısı sadece benim değil, bütün Cumartesi Anneleri, hepimizin yürekleri aynı. Oğlumun acısını içime gömüyorum. Galatasaray Meydanı’nı neden yasakladılar? Çocuklarımızın katillerini yargılasınlar. Çocuklarımızın suçları yalnızca kalemleriydi. Elimizden mücadeleden başka bir şey gelmiyor” dedi.

SÖZLEŞME İMZALANSIN

Cumartesi Anneleri, kayıpların devlet arşivlerinde kayıtlı akıbetlerinin açıklanması, faillerin yargılanması, Türk Ceza Kanunu’nda zorla kaybetme suçunun insanlığa karşı suç kapsamında zamanaşımına uğramayacak şekilde düzenlenmesi ve Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Gözaltında Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalamasını talep ediyor.

ANNELERE BERAAT

Öte yandan Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü dolayısıyla 30 Ağustos 2022 tarihinde Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda gerçekleştirmek istedikleri basın açıklamasında gözaltına alınan Cumartesi Anneleri dün görülen duraşmada beraat etti.

YİTİRİLEN ANNELER…

BERFO KIRBAYIR: 33 yıl boyunca oğlu Cemil Kırbayır’ı aradı. Berfo Ana, "Benim çocuğum ölmüşse cenazesini bana versinler” demişti.

ELMAS EREN: 12 Eylül darbesi sonrası gözaltına alınıp kaybedilen oğlu Hayrettin Eren’i 39 yıl aradı.

ASİYE KARAKOÇ: Gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç’un annesi Asiye Karakoç’un ölümüne kadar ağzından sadece “Rıdvan” kelimesi çıkıyordu.

FATMA MORSÜMBÜL: Hüseyin Morsümbül’ün annesi. Morsümbül, “Oğlumun kemiklerini bulsam omzumda taşıyacağım” demişti.

ZEYCAN YEDİGÖL: İstanbul’da 10 Nisan 1981’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen oğlu Nurettin Yedigöl’ü 39 yıl boyunca aradı.

FİNCAN BİLGİN: 12 Eylül 1994’te gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan oğlu Kenan Bilgin’i 10 yıl bekledi.

ANİK CAN: Elazığ’da 21 Şubat 1993 günü kaçırıldıktan sonra cansız bedeni bulunan oğlu Metin Can için adalet arayan Anik Can, katillerin cezalandırıldığını göremedi.

Şahsenem Cihan (Süleyman Cihan'ın annesi), Zeynep Güney (Veysel Güney'in annesi), Cevriye Altunbaş (Zeki Altunbaş'ın annesi), Asiye Doğan, Hediye Coşkun (Abdurrahman Coşkun'un annesi), Fatime Taşkaya (Hüseyin Taşkaya'nın annesi), Ziyneti Türkoğlu (Talat Türkoğlu'nun annesi), Kesriye Demir (Abdurrahim Demir'in annesi), Asiye Karakoç (Rıdvan Karakoç'un annesi), Kiraz Şahin (İsmail Şahin'in eşi), Koçeri Kurt (Üzeyir Kurt'un annesi) Fatma Örhan (M.Selim, Hasan annesi ve Cezayir Örhan’ın babaannesi), Meryem Baskın (Mecit Baskın’ın annesi)