Noam Chomsky'nin de söylediği gibi Amerika'nın öteki sesi tüm gezegenin geleceği için önemli. Vietnam savaşına g

Tan MORGÜL

Noam Chomsky'nin de söylediği gibi Amerika'nın öteki sesi tüm gezegenin geleceği için önemli. Vietnam savaşına gösterilen muazzam tepkiler, savaşı bitiren en önemli gerekçelerdendi. Ve şimdi yine Seattle'da tekrar vücuda gelen ruh, Bush yönetiminin saldırgan politikalarının yol açtığı savaşlarla birleşince, Amerika sokakları yıllar sonra yeniden yüzbinlerle tanıştı. Her savaş karşıtı hareketin en nadide sesleri de her daim savaştan dönmüş askerler, ve oğulları savaşta olan asker anneleri olmuştur. 2002'de iki aile ile başlayıp bugün 2000 aileye ulaşan 'Military Families Speak Out' (Asker aileleri konuşuyor) örgütü de öteki Amerikanın en güçlü seslerinden. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu'nun 19 Şubat'ta İstanbul'da düzenlediği "Savaşsız Bir Dünya için Uluslararası Buluşma" sempozyumunda konuşan Dr.Anne Roesler'a asker oğlunu, barış'ı, Amerika'yı ve dünyanın geleceğini sorduk.

Çocuğunuz orduya ne zaman ve niye katıldı? Siz bir anne olarak, Irak'taki görüntüleri izleyince neler hissediyorsunuz?
Liseden sonra yapacağını bilmiyordu. Kendisini üniversiteye gitmek için hazır hissetmiyordu. Ordu'nun ona sunacağı imkanalardan etkilendi. Eğitim alacaktı, para kazanacaktı, okula devam edip, ev sahibi olacaktı. Ve 11 Eylül oldu, sonrası malum. Savaşın o korkunç görünütülerini biz ABD'de görmüyoruz. Sessizliğin koca kefeni içinde yaşıyoruz. Bu da Bush yönetiminini istediği bir şey elbet. Amerikalılar orada, bir savaş olduğunu biliyorlar. Ama kendilerinden uzak olduğu için hissetmiyorlar.

Military familises speak out (Asker aileleri konuşuyor) örgütünden bahsedebilir misiniz biraz?
MFSO 2002 yılında, çocukları askerde olan 2 aile tarafından kuruldu. Tam da Bush yönetiminin Irak işgal planlarını harekete geçirdiği dönemlerdi. Çocuklarını korumak ve diğer asker ailelerine ulaşmak için bir web sitesi kurdular. Daha başlarda, inanılmaz bir ilgiyle karşılandı. Organizasyon'un şu anda 2000'den fazla üyesi var. MFSO kendisini net olarak şu pozisyonda tanımlar. 1- Amerikan askerlerinin derhal Irak'ı terk edip, eve dönmeleri 2- Eve dönen askerlere duygusal ve psikolojik destek.
Amerikan askerleri daha baştan savaşacakları 'düşman'ı yenmek için dehümanize ediliyorlar. En temel eğitimleri ise, nihayetinde 'birisini öldürmek'. Irak'a başta işgalci olarak giriyorsunuz. Yani karşınızdaki herkes düşman, sonra bir anda size deniyor ki Irak'ta barışın koruyucusu ve mimarı olacaksınız ve tüm Iraklılar sizin kardeşlerinizdir. Ve zar zor liseyi bitirmiş bu genç insanlar için böylesi durumlara uyum göstermek hiç kolay olmuyor. Uzun zaman oradalar ve yaşadıkları umutsuzluğu ve çaresizliği dışsallaştırıp büyük bir kızgınlığa ve kinci eyleme dönüştürüyorlar. Geçen sene Amerika'da Irak'tan dönen askerlerin neden olduğu şiddet ve olaylar oldukça fazla.

Savaş karşıtı hareketle ilişkileriniz nasıl? Ve faaliyetleriniz nedeniyle hiç Irak'ta bulundunuz mu?
Özellikle ulusal hareketle önemli ilişkilerimiz var. Daha çok asker emeklisi ve gazileri gruplarıyla. Savaş karşıtı Vietnam Gazileriyle ve yakın zamanda kurulan Irak Savaşı Gazileri gubuyla. Irak'a gitmeyi düşündüm, sonra iki nedenden dolayı vazgeçtim. Birincisi, ülkemdeki mücadelemin o safhada daha önemli olduğumu hissediyordum. İkincisi, oğlumla konuştuğumda o da gitmemi istemedi. Güvenliğimden endişe ettiği için değil. "Benim gördüklerimi senin görmeni istemiyorum" dedi.

Amerikan toplumunun şu andaki psikolojisi nasıl sizce?
Seçim sonuçları bizim için de şok oldu. Ama anlaşılması gereken bir durum var ki, o da Bush, Amerikan tarihinden oy kullanma hakkına sahip insanlar marjına bakıldığında en az destekle yönetime gelen başkandır. Öte yandan, geçen sefer ki seçimde de son seçimde de manipülasyon yapıldığına dair oldukça kuvvetli bir inanış var.

Amerikan toplumunun ayağa kalkıp, "savaşa hayır" demesi çok önemli. Vietnam Savaşı karşıtı benzeri bir hareket tekrar doldurabilecek mi ülkenin caddelerini?
Buna inanıyorum, neden olmasın. Şu anda da var zaten, daha küçük olsa da. Ama gitgide büyüyor. Zaman alacak biliyoruz, herşey bir gecede olmaz. İnsanların olan bitene daha çok ilgi göstermesi ve ne yapabilirim diye sormaları lazım. Unutmayın; Vietnam hareketi de 10 yılda o noktaya geldi. Biz ise daha iki senelik hareketiz. İki sene de az işler başarmadık. İnanılmaz bir borç yükünün altına giriliyor. İnsan hayatını umursamak birincil öncelikleri olmasa da kendi destekçileri bile soracak: "Bir dakika, savaşın maliyeti çok yüksekmiş".

Amerikan yönetiminden son dönemlerde Türkiye'ye yönelik uyarılar var. Ülkede güçlü olan anti-Amerikanizm'e yönelik. Aslında bu bölgede hakim olan bir inanç. Öte yandan Batı ile Doğu arasında 'dini göndermeli' bir ayrılık yaratılmaya çalışılıyor. Sanki Batı'da yükselen ırkçılıkla, bu kanaate destek veriliyor.
Doğru. Ama bu 11 Eylül'den de önce başladı. Her şey o kadar planlıymış gibi gözüküyor ki. Bush yönetiminin iktidara gelemsiyle, yeni bir söylem geliştiriliyor. Sonra teröristler kalkıp, New York'taki ikiz kulelere,olağanüstü bir saldırı düzenliyorlar ve böylece Bush yönetimi Ortadoğu'yu ele geçirme planı için ihtiyacı olan en önemli gerkeçeyi elde ediyor. Kendini savunma ve dünyayı bu zalimlerden kurtarma. Bence Irak'ın işgali bu planın ilk adımı. Diğer yandan Ortadoğu'nun da kurtuluşunu bölgeyi "Batı değerleri" ile terbiye ederek olacağını söylüyorlar. En tehlikelisi de bu söylemin için oldukça yoğun Hıristiyan vecizelerle dolduruyor olmaları.

Peki dünyayı tüm bu melanetlerden kurtarabilecek miyiz? İnsanlık barış ve adalete kavuşabilecek mi ?
Buna inanmasam, burada olmazdım. Değişimin olabileceğini hayal etmemiz bile oldukça önemli. Ve değişim hükümetlerden gelmez, insanlardan ve toplumsal hareketlerden gelecektir. Başta askerler olmak üzere, insnalar artık bıkmaya başladı. Bush çıkıp, "iyilik koalisyonu" nun daha yapacağı çok iş var diyor. Suriye'yi, İran'ı tehdit ediyor. Ortada koalisyon falan kalmadı ki. Tek başlarına insanlığa meydan okuyorlar. Ülkeleri işgal ediyor ve işgal etmeye zorluyorlar, ondan sonra da kendilerine direnen insanları "asi" ilan ediyorlar. Orada özgürlüğü ve ülkesi için direnen insanlar var. En temel haklarını isteyen, ve bunu istedikleri için öldürülen insanlar.

Dr. ANNE ROESLER
Toplum Sağlığı eğitmeni, akademisyen, San Jose Devlet Üniversitesi'nde okutman ve Military Families Speak Out (Asker Aileleri Konuşuyor) üyesi. 25 yıldan daha uzun bir zamandır sosyal adalet için mücadele ediyor. Babası 2. Dünya Savaşı gazilerinden. Roesler, Irak'taki savaşa açık bir şekilde karşı çıkıyor. Bu konuda konuşmalar yapması için San Fransisco ve Washington'da düzenlenen çok sayıda akademik konferansa, savaş karşıtı yürüyüşe ve çeşitli etkinliklere davet edildi. Ayrıca bugüne kadar ulusal, uluslararası, yerel birçok belgesel yapımcısı, televizyon ve radyo kanalı ve gazete, kendisiyle röportajlar yaptılar. Amerikan Ordusu 82. Hava İndirme Tümeni'nde çavuş olan 26 yaşındaki oğlu, Dr. Roesler gibi bu savaşın haksız ve ahlak dışı bir savaş olduğuna inanıyor. Roesler'in oğlu, 2003 Mart'ından 2004 Şubat'ına kadar Irak'ta bulundu. 2004 yılının Kasım ayında yeniden askere alındı ve şu anda Musul'da bulunuyor.