MHP Lideri Bahçeli’nin Maliye Bakanı Şimşek’e yönelik sert tepkisinin arka planında ittifak içine verilmiş bir mesaj var. Bahçeli, artan ‘reform ve yumuşama’ beklentisine karşı AKP’ye bir çeşit balans ayarı çekiyor.

Bahçeli AKP’ye balans ayarı çekti
Fotoğraf: Depo Photos

Mehmet Emin KURNAZ

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ABD’de katıldığı IMF Bahar Toplantıları panelinde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını "yerel halk" olarak anması siyasette yeni bir fay hattı açığa çıkardı. Bakanlık, “Kasıtlı ve bilinçli bu ithamları şiddetle kınıyoruz” derken MHP Lideri Devlet Bahçeli’den günler sonra çok sert tepki geldi. Şimşek’i hedef alan Bahçeli, "Türk milletini ‘yerel halk’ ifadesiyle değersizleştirmeye hizmet eden müfsit zihniyetin son günlerde maruz kaldığımız skandalların asal sorumlusu olduğunu hiç kimse inkar edemeyecektir" ifadelerini kullandı.

Bahçeli’nin gündem olan çıkışı siyasette tartışma yaratırken MHP Lideri’nin Şimşek’e neden bu kadar sert tepki gösterdiği ise soru işaretlerine neden oldu. Bahçeli’nin sözlerinin yalnızca Şimşek’in ifadelerine yönelik olmadığı, arka planda Şimşek’i de aşan bir mesaj verildiğini söylemek mümkün. 31 Mart sonrası ‘rejim yumuşar mı yoksa daha mı sertleşir?’ soruları üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alacağı pozisyon çokça tartışıldı. AKP içinde önemli bir kesim son dönem “reform” ve yeni açılımlar eşliğinde batıyla uyumlu bir çizgi izlenmesi gerektiği görüşünü yüksek sesle dillendirmeye başladı.

SELVİ ÜZERİNDEN NABIZ YOKLANDI

İktidara yakın gazeteci Abdulkadir Selvi'nin geçen hafta Hürriyet'te yayımlanan yazısında "Osman Kavala’nın hapiste tutulmasının, Gezicilerin yıllarca hapis yatacak olmasının Türkiye’ye ne yararı var? AK Parti’ye ne fayda sağlıyor? Artık iklimin değişmesi ve baharın gelmesi gerekiyor" ifadeleri dikkat çekti. Selvi’ye en sert eleştiri ise beklendiği üzere MHP kanadından geldi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Danışmanı Yıldıray Çiçek, “Yapacağınız tek şey Figüran Selvi’yi takip etmek olmalı. Gelecek baharın müjdesi, coşacak ekonominin reçetesi hep onda… Kıblesi sadece Pensilvanya sanıyorduk oysa Kandil’de şubesi varmış. Çok cepheli Figüran Selvi, sen neymişsin be abi?​” ifadelerini kullandı.

31 Mart’ın hemen ardından Van’a kayyum atanmasıyla ortaya çıkan kriz de rejimin önümüzdeki dönem yol haritasına ilişkin gerilimin bir başka yansımasıydı. YSK’nin halkın oylarıyla seçilen DEM Partili Abdullah Zeydan’a mazbatasını vermesi Eski Bakan Hüseyin Çelik, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Eski AKP Milletvekili Abdulmuttalip Özbek gibi AKP kadrolarını sevindirirken Bahçeli siyasetinin Saray’daki komiseri haline gelen Erdoğan’ın başdanışmanı Mehmet Uçum’u kızdırdı. Uçum’un iktidar içindeki neoliberallerden söz ederek “Van olayındaki tutumlarını kaydettiklerini” söylemesinin ardından Hayati Yazıcı, YSK’yi kutladığı sosyal medya paylaşımını silmek zorunda kalmıştı.

Öte yandan Bahçeli’nin dünkü çıkışında bir diğer hedef de DEM Partili belediyeler oldu. DEM Parti’nin kapatılması gerektiğini savunan Bahçeli, “Türk bayrağını kabullenemeyen şerefsizlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından derhal çıkarılması, mallarına-mülklerine el konulması, bunun yanında DEM Parti hakkında kapatma davasının açılarak bölücü milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, müfettiş görevlendirilmesiyle oyalanmaktan ve zamana oynamaktan vazgeçilmesi tarihe, ecdada, vatana ve millete namus borcudur” ifadelerini kullandı.

İKİ ARADA BİR DEREDE KALDI

Son üç haftada yaşananlara bakıldığında, Bahçeli’nin Şimşek’e sert tepkisini ‘yumuşama ve reform’ beklentilerine karşı AKP’ye yönelik bir çeşit balans ayarı olarak değerlendirmek mümkün. Şimşek-Bahçeli gerilimi ittifakta derin bir kırılma yaratır mı sorusunun yanıtı içinse henüz erken. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ittifak ortağı Bahçeli’den vazgeçebilecek durumda olmadığı ortada. Derinleşen ekonomik krizi Şimşek programıyla açmaya çalışan Erdoğan ise bir yandan reform ve yumuşama beklentisine karşı ön almaya çalışan ortağını diğer yandan sıcak para arayışına girdiği Batı’yı dengelemek zorunda kalacak.

İMAMOĞLU VE YAVAŞ İDDİASI

Gazete Pencere’nin MHP kaynaklarına dayandırdığı haberde olayın bir iletişim kazası olduğunu iddia edildi. Bahçeli’nin açıklamasının yazımında katkısı olan MHP’li yöneticiler, “Yerel halk” tabiri üzerinden yapılan eleştirinin Şimşek’e değil CHP’nin Ankara ve İstanbul belediye başkanları, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’na olduğu savunuldu.

∗∗∗

‘REFORM’ BEKLENTİSİNE KARŞI HAMLE

Siyaset Bilimci Doç. Dr. Fatih Yaşlı, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e yönelik sert çıkışını BirGün’e şöyle değerlendirdi: “31 Mart yerel seçimlerinde ortaya çıkan tabloyu daha önceki seçimlerden farklı kılan temel olgulardan biri, Cumhur İttifakı seçmeninin AKP’ye yönelik tepkisini MHP’ye oy vererek göstermemesiydi. Tam tersine, seçmen başta ekonomi olmak üzere iktidarın izlediği politikaların faturasını AKP ile birlikte MHP’ye de kesmiş ve böylece iki partinin oylarında da ciddi bir gerileme tablosu ortaya çıkmıştı.

Doç. Dr. Fatih Yaşlı

Erdoğan, seçim yenilgisinin ana nedeninin yaşanan derin yoksulluk olduğunu görse de enflasyonun bu senenin sonlarına doğru düşmeye başlayacağına yönelik bir beklentiyle Şimşek programına bir süre daha destek vereceğini açıkladı. Merkez Bankası’nın attığı adımlar, asgari ücrete bu sene zam yapılmayacağı yönündeki açıklamalar, emekli maaşlarında ciddi bir artışa gidilmeyeceği yönündeki sinyaller, bunların hepsi Şimşek programının devam edeceğini gösteriyor. Erdoğan, piyasacıların çok sevdiği bir ifadeyi kullanarak söyleyelim, bu riski satın almış durumda. Programın ekonomik ayağının hayata geçmesi ise elbette ki ABD ve Batı’yla kurulacak iyi ilişkilere bağlı, çünkü Türkiye’ye beklenen ölçüde döviz girişi olmazsa Şimşek programının işleme şansı yok.

Elbette ki kendisi Soğuk Savaş ürünü olan bir partinin, yani MHP’nin bir gecede anti-Amerikan ya da anti-emperyalist olması gibi bir durum söz konusu değil. Ancak Bahçeli Şimşek’e yönelik sert açıklamasıyla bir yandan Şimşek programına kefil olmadıklarını söylerken diğer yandan da eğer ABD ve Batı’yla yakınlaşma beraberinde içeride kısmen ılımlı bir siyasi iklim getirecekse, daha şimdiden bunun önünü kesmeye çalışıyor olabilir.

Bunun rejim açısından bir kriz başlığına dönüşüp dönüşmeyeceğini söylemek için ise henüz erken. Ben Erdoğan’ın eğer çok olağanüstü bir gelişme olmazsa yakın zamanda Şimşek’i görevden alma ihtimalini son derece düşük görüyorum. Aynı şekilde kısa vadede sırf Şimşek programı nedeniyle Bahçeli’nin ipleri koparacağı kanaatinde de değilim. Ancak yılın ikinci yarısından itibaren Şimşek programının sonucu olarak istihdamda bir daralma başlar ve derin yoksulluğun yanına eklenirse, işte o zaman rejimin 31 Mart seçimleriyle giderek aleni hale gelen krizi derinleşecek ve ittifaklar yeniden gözden geçirilecektir.”