Başbakan Erdoğan’ın partisinin Ankara İl Teşkilatı’nın iftar yemeğinde “Bizlerle ilgili yalan yanlış haber yapan gazetelere karşı boykot yapın ve evinize sokmayın” şeklindeki konuşmasına…

TGC  konuşmayı gerçek çok partili dönemde ve TBMM açıkken yapılmış, bugüne kadar benzeri olmayan bir basın düşmanlığı olarak değerlendirirken, ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, “Böyle bir Başbakana sahip olduğumuz için utanıyorum” dedi. ÇHD Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Timtik, Başbakan Erdoğan"ın ifade özgürlüğünü içine sindiremediğini  belirtirken SHP, Başbakan"ın "Basın özgürlüğü yalnız bizim yandaşlarımız için söz konusudur" demek istediğini kaydetti.

TGC Yönetim Kurulu üyeleri, Başbakanının ifade özgürlüğünü ve çok sesliliği sağlama görevini üstlenmiş omasına rağmen partililerine yaptığı boykot çağrısını demokrasi ve hukukla bağdaştırmaması gerektiğini belirterek, "Benzer çağrıların geçmişte askeri yönetimler döneminde yapılmış olması, tedirginliğimizi daha da arttırmaktadır. Sayın Başbakan’ın Türkiye adına Avrupa Birliğine ve Avrupa Konseyine verilmiş olan sözleri yerine getireceğine duygusal bir yaklaşımı tercih ediyor olması da yadırgatıcıdır. Sayın Başbakanın izlediği yöntemin demokrasilerde çıkar yol ve bütünleştirici bir yaklaşım olmadığını kamuoyuna bir kez daha duyururuz" açıklaması yaptı.

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Ahmet Abakay sert tepki gösterdi. Abakay, Başbakanın çağrısını çağdışı bulduğunu belirtti ve “Böyle bir Başbakana sahip olduğumuz için utanıyorum” dedi.

Abakay açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Başbakanın kendisini eleştiren medyayı düşman ilan edip kampanya açmasını çağ dışı buluyorum. Ve böyle bir başbakana sahip olduğumuz için utanıyorum. Başka ülkelerde dünyada böylesine çağdışı ilkel bir anlayışı yürüten yöneticiler var mı bilmiyorum. Nijerya da Uganda"da böyle ilkel yöneticiler umarım ki vardır ve böylece biz de yalnız olmadığımızı ve bu ilkelliği paylaşan başka ülkeler de olduğunu düşünerek rahatlayabiliriz. Başbakan kendisini eleştiren ve daha da somutu Deniz Feneri"nde olduğu gibi mahkeme kararlarını yayınlayan gazeteleri, yayın organlarını düşman ilan etmesi sanırım uluslararası camiada şaşkınlık yaratacaktır. Demek ki demokrasiyi ifade özgürlüğünü önce ülke yöneticilerinin içselleştirmesi, inanması gerekiyormuş. Başbakanın bu kampanyasına karşı ben de ÇGD başkanı olarak, halkımızın Başbakan"ın konuştuğu kanalları, demeç verdiği gazeteleri temkinli izlesinler. Başbakan"ın söylediklerinin taraflı olduğunu ve Başbakanın herkesin Başbakanı değil sadece AKP çevresinin Başbakanı olduğunu bilerek söylediklerini temkinli karşılasınlar."

ÇHD Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Timtik, İfade özgürlüğü demokrasi ile yönetilen toplumlarda yaşam hakkından dahi önce gelir. AİHM"de iktidar partisini, başbakanı, milletvekilini eleştirme sınırı geniş tutulmuştur. Ancak başbakanın doğrudan bir hedef göstermese de bu tür bir açıklama yapması ifade özgürlüğünü içine sindiremediğinin bir göstergesidir. Eleştiri konsunda en geniş yetkiye sahip olduğumuz Başbakanın hedef göstermese de hangi medya grubuna yakın olduğu hangilerini beğenmediği zaten ortadadır. Ayrıca savcı ve polis bu konuşmadan kendilerine sonuç dahi çıkartabilirler.

SHP Genel Sekreteri Dr. Uğur Cilasun  Başbakanın açık konuşmadığını belirterek,  "Bilkent Otel’de iftar yapan yurttaşlara demek istediği: “Bizim ne işler karıştırdığımızı bilmeyin, öğrenmeyin”, “Basın özgürlüğü yalnız bizim yandaşlarımız için söz konusudur”. “Bilkent’te yenilen yemeklerin, saray gibi Genel Merkezlerinin, gemilerin, imar spekülasyonlarının, ihale desteklerinin, yoksul vatandaşlara gönderdiğimiz oy amaçlı erzak paketlerinin kaynaklarını sizin bilmenize gerek yok, sakın ola öğrenmeyin”, “Biz biliriz, yararlanmasını da biliriz” demek istemiştir. Açık konuşulursa bunların söylenmesi gerekirdi, Başbakan daha açık konuşsun" dedi.

 

ÇELEBİ’DEN BASINA SANSÜR AÇIKLAMASI

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Başbakan Erdoğan’ın basına sansür niteliği taşıyan sözlerine yönelik yaptığı basın açıklamasında Erdoğan’ın, eleştiriye, farklı seslere, farklı düşüncelere tahammülü olmadığını ve bu konudaki tutumunun gittikçe katılaşmasını da endişeyle izlediklerini söyledi.

Başbakanın partisinin verdiği iftar yemeğinde sansür niteliği taşıyan “Bu gazeteleri evlerinize sokmayın” sözleriyle, muhaliflerine yaşama şansı tanımadığını açıkça beyan ettiğini kaydeden Çelebi açıklamasında "Elbette herkes demokrat olmak durumunda değildir; 2 Ancak, bu ülkenin başbakanı iseniz eğer, en az kendi yandaşlarına olduğu kadar herkese adil ve eşit  davranmak zorundasınız!. Bunu bir yurttaş ve demokratik bir kurum olarak bekleme hakkımız vardır" ifadelerine yer verdi.

Erdoğan"ın 22 Temmuz akşamı seçim sonuçlarından sonra AKP Genel Merkezinde yapmış olduğu teşekkür konuşmasında oy verenleri de vermeyenleri de kucaklayacağını ancak seçimlerin üzerinden 1 yıl geçmesine karşın Sayın Başbakan’ın verdiği sözü unuttuğunu söyleyen Çelebi,  "Sayın Başbakanı  kendisi gibi düşünmeyenlere karşı hoşgörülü olmaya davet ediyoruz" dedi.

 

***

Deniz Feneri protestosunda 13 gözaltı

Halkevlerİ üyeleri,  Deniz Feneri Derneği’nin Almanya’da karıştığı büyük yolsuzluk olayını Meclis önünde protesto ettiler. Eylemcilerden 13’ü gözaltına alındı.

Meclis’in Dikmen Kapısı önüne gelen Halkevleri üyeleri adına açıklamayı Dilşad Aktaş yaptı. Aktaş, “Alman mahkemesinin verdiği kararda, olayın Almanya ile sınırlı olmadığı, esas suçluların Türkiye’de bulunduğu açıkça belirtilmiştir. Söz konusu derneğin Türkiye uzantılarıyla ilgili derhal dava açılmalı, sorumlular tek tek yakalanıp hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır. Dini kullanarak insanları istismar eden  dernekler, tarikatlar ve cemaatlerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz” dedi.

Aktaş, “AKP iktidarının her hangi bir devlet kurumu aracılığı ile yapabileceği yardımları Deniz Feneri ile yapmayı tercih etmesinin altından yatan nedenlerin başında kendi yandaşlarını koruma, kollama olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Söz konusu yardım dağıtma anlayışının ikinci amacı, halkı kendine bağımlı kılıp dilencileştirmektir” diye konuştu.

Dini inançlar kullanarak halktan toplanan yardım paralarına el konulmasını ve bunların tarafsız gözlemciler nezaretinde halka dağıtılmasını isteyen Aktaş, sözlerini "Hırsızları, gericileri, dolandırıcıları haklıyoruz" diyerek tamaladı.Eylemciler bu açıklamanın ardından Meclis Başkanı Köksal Toptan ile konuşmak istediklerini söylediler. Bu talepleri kabul edilmediği gibi eylemcilerden 5’i kadın 13 kişi gözaltına alındı. Polisin bazı eylemcilere çok sert davrandığı gözlendi. Zehra Şahindokuyucu Ankara

 

***

Baykal: Gücün yetiyorsa Almanya’ya nota ver!

CHP Lideri Deniz Baykal Başbakan Erdoğan"ın ""yalan yanlış yazdığını" iddia ettiği gazetelere yönelik ‘boykot edin’ çağrısına sert tepki verdi.

CNN Türk’te yayınlanan Ankara Kulisi programında gazeteci Firket Bila ile Murat Yetkin’in sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Hırslarıyla, kızgınlıklarıyla, tepkileriyle, Başbakanlık yetkileriyle ortalığa nizam vermeye çalışıyor. İşine gelmeyenleri söyleyenlere karşı bir husumet duyuyor. Demokratik siyasi hayatta böyle bir duyguyu taşıma lüksümüz yoktur" dedi.

 

‘SEN Mİ KARAR VERECEKSİN?’

Deniz Feneri yolsuzluğuna ilişkin haberlere atıfta bulunan Baykal, Erdoğan’ın, “Yanlış söylüyorlar" şeklindeki ifadelerine  karşı, “Burada bir hukuk ihlali var mı? Söylenen sözlerde bir suç işleniyor mu? ‘Hayır işlenmiyor ama bunun söylenmemesi lazım’. Sen mi karar vereceksin bu toplumda neyin yazılıp neyin yazılmayacağına. Deniz Feneri ile ilgili yapılan yayınlara kızıyor. Hedefi yanlış seçmiş. Deniz Feneri ile ilgili yayınlara Türkiye’de bu gelişmeleri aktaran basın organlarına kızacağına, doğrudan Alman mahkemesine kızsın. Gücü yetiyorsa Almanya’ya nota versin"" dedi.

 

BAŞBAKAN BÖLÜCÜLÜK YAPIYOR

Açıklamaları bölücülük olarak niteleyen Baykal, “Demokrasilerde geniş bir yelpaze var. Demokraside her düşünce ifade edilir. Başbakan, ‘Yok böyle bir şey’ diyor. ‘Artık o yok’ diyor. ‘Ya yanımdasın, ya karşımdasın’ diyor. Ben senin ya yanında ya karşında olmak zorunda değilim. Sen yanlış yaptığında yanlışını söylerim, doğru yaptığın zaman doğrusunu söylerim. ‘Yok öyle şey’ diyor. ‘Saffını seç’ diyor. ‘Ben yanlış yapsam da yanımda olacaksın, yanlış yapsam da destekleyeceksin’ diyor. Bu totaliter bir anlayış." diye konuştu.

 

***

BTS Genel Başkanı Yunus Akıl: Bir ‘sadaka toplumu’ yaratılıyor

Tüm ülke Almanya’da patlayan Deniz Feneri yolsuzluğunu konuşurken, Ankara Garı’nda Deniz Feneri Derneği’ne bağış toplaması için stant açma izni verildi. Ancak KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) bu uygulamaya tepki gösterip eylem yapacağını açıklayınca stant alelacele kaldırıldı.

BTS Genel Başkanı Yunus Akıl, Ankara Garı’nda Deniz Feneri Derneği standı açarak iyi niyetli yurttaşların istismar edilmesine izin veren TCDD yöneticilerini kınadıklarını bildirdi, bir daha bu tür girişimlerde bulunulmamasını istedi. Çalışanlar sendikal faaliyette bulunmak istediğinde her türlü zorluğu çıkaran TCDD yönetiminin söz konusu Deniz Feneri Derneği olunca her türlü kolaylığı sağlamaktan çekinmediğini kaydeden Akıl, bu anlayışın arkasında Deniz Feneri Derneği’ne yandaş isimler olmasının yattığını vurguladı.

Atıl, “Deniz Feneri’nin aç ve yoksul vatandaşlara yardım yapılacağı vaadiyle insanları nasıl kandırdıkları, onları nasıl suistimal ettikleri Alman mahkemesinin kararıyla kesinlik kazanmıştır” dedi.

AKP hükümetinin yolsuzluk ve usulsüzlüklerinin bir bir ortaya dökülmeye başladığını iddia eden Atıl, hükümet uygulamalarının sosyal devleti her geçen gün biraz daha yaraladığını, bir sadaka toplumu yaratılmaya çalışıldığını söyledi. Zehra Şahindokuyucu Ankara