Darbe girişiminin ardından FETÖ operasyonlarıyla, ilgili-ilgisiz binlerce kişiyi hedef tahtasına oturtan AKP, yıllarca ittifak halinde olduğu bu örgütlenmeyi dünyaya anlatamıyor. Başarısızlığın iki nedeni var

Başımıza çıkardılar, şimdi kimseyi inandıramıyorlar

HABER MERKEZİ

AKP iktidarı 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin arkasında Gülen Cemaati’nin olduğuna dünyanın önde gelen devletlerini inandıramıyor. ABD, İngiltere ve Almanya gibi hükümetin ‘müttefik’ olarak gördüğü devletler, darbe girişiminin arkasında FETÖ’nün olduğuna dair iddiaların, yeterli kanıtla desteklenmediğini savunuyor. İktidarın kendisini olumsuz etkilememesi için Gülen Cemaati’nin siyasi ayağını örtbas etmeye çalışması ve yıllarca bu yapıyı deşifre etmeye çalışan Ahmet Şık gibi gazetecileri FETÖ’den tutuklayarak suyu bulandırması, bu tablonun başlıca iki nedeni olarak ortaya çıkıyor.

İlk çıkış Berlin’den
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından yurtiçinde ‘FETÖ’ operasyonlarıyla ilgili-ilgisiz binlerce kişiyi hedef tahtasına oturtan AKP iktidarı, yıllarca ittifak halinde olduğu bu dini örgütlenmeyi dünyaya anlatma konusunda sıkıntı yaşıyor. Bu konudaki ilk net açıklama, 18 Mart günü Berlin’den geldi. Alman İstihbarat Servisi (BND) Şefi Bruno Kahl, darbe girişiminin arkasında Fethullah Gülen’in bulunduğuna dair kanıt olmadığını ileri sürdü. Der Spiegel’e konuşan Kahl, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin, Türkiye’de kamu çalışanlarını ihraç edip muhalifleri hapsettiği ‘temizlik dalgası’ için ‘bir bahane’ olarak kullanıldığını ifade ederek “Darbe başarılı olsaydı da şu anda gördüklerimizi görecektik - belki aynı derinlikte ve radikallikte değil” dedi.

İngiltere ve ABD’nin tavrı
Almanya İstihbarat Başkanı’ndan sonra benzer bir açıklama da İngiltere Parlamentosu’ndan geldi. Parlamento’nun 25 Mart günü açıklanan raporunda, Türkiye’nin 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili bildirdiklerine inanıldığı ancak “FETÖ ile ilgili yeterli bilgiye sahip olunmadığı” belirtildi. Raporun, Gülen Cemaati konusunda temkinli ifadeler içermesi dikkat çekti.

Gülen Cemaati konusunda en fazla muhatap olunan ülke ABD de, ne örgütün lideri Fethullah Gülen’in iadesi ne de darbe girişiminin arkasında FETÖ’nün olduğu konusunda renk vermiyor. ABD, Gülen’in iadesi için AKP hükümetinden tatmin edici kanıtlar beklediğini ve kararın yargıya ait olduğunu ifade ederek, işi bir anlamda yokuşa sürüyor. Önceki gün Ankara’ya gelen yeni Trump yönetiminin Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da konu hakkında yorum yapmaktan kaçındı. Dahası Tillerson, darbe girişiminin iki numaralı ismi olduğu ifade edilen Adil Öksüz’ün 21 Temmuz’da ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu tarafından aranmasını, “Öksüz’e haber verilmesi, herhangi bir vize durumundaki değişiklikte normal bir prosedürdür” şeklinde yorumladı.

Başarısızlığın iki nedeni var
‘Ilımlı İslam’ projesinin işlevsel bir enstrümanı olarak Fethullah Gülen ve tarikatının emperyalist devletler tarafından desteklenmesinin yanında, AKP iktidarının Gülen Cemaati’ni Batı kamuoyuna anlatamama başarısızlığı temelde iki nedene dayanıyor. Birincisi; AKP, FETÖ mensubu olduğu gerekçesiyle ordudan bürokrasiye tüm devlet kurumları içinde “temizlik” yaparken, yıllarca bu örgütlenmenin önünü açan siyasi iradeyi, yani kendisini denkleme dahil etmiyor. Yürütülen soruşturmalar, açılan davalar ve gerçekleştirilen operasyonlar hiçbir şekilde AKP’ye yönelmiyor. Bu da Gülen Cemaati’nin tüm yönleriyle anlaşılmasına engel oluyor.
Gülen Cemaati’nin dışarıya anlatılamamasının ikinci önemli nedeni ise iktidarın hedef aldığı birçok ismin örgüte olan uzaklığı. Yıllarca Gülencilerin devlet içinde nasıl örgütlendiğini anlatan, hatta bu nedenle AKP-Cemaat koalisyonu döneminde hapis yatan gazeteci Ahmet Şık’ın, 15 Temmuz’un ardından FETÖ’cü damgasıyla tutuklanması, konuyu garabete sürükleyen olaylardan biri. Yine aynı şekilde Kadri Gürsel ile Güray Öz gibi Cumhuriyet yazarlarının, BirGün çalışanı Mahir Kanaat’in ve akademiden birçok muhalif ismin FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklanmaları, Gülen Cemaati konusunda akılları muğlaklaştıran diğer gelişmeler arasında.