İlknur Birol: Dershanelerin kapatılarak özel okula dönüştürülmeleri iktidarın hem Cemaat’in yükünden kurtulma hem de kendi inisiyatifinde özel okullaşmayı kontrol etme, sermaye transferini sağlama amaçlarına hizmet eden bir uygulamadır

Berkin, Ceylan, Uğur, Ahmet ders başı yapmadı

Hazırlayan: SERBAY MANSUROĞLU

***

Memleketten eğitim manzaraları

Okullarda ilk ders zili dün çaldı. Kimi anadil hakkı için okulun yolunu tutmadı, kimi nakil beklediği için hangi okula gideceğini bilemediğinden... Urfa’da binlerce çocuk evine gidecek ekmeğe katkı yapmak adına tarlada, okulun zil sesini duyamadan geçirdi günü... Okulları elllerinden alındığı için mahallesi dışında ‘tıpış tıpış’ servislerle kilometrelerce uzaklığa gönderilen çocuklar... Bir de yaşam hakkı elinden alındığı için okula gidemeyen çocuklar vardı; Berkin Elvan, Efe Boz, Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol gibi yüzlerce çocuk... Yeni Türkiye’de eğitim manzarası böyle. Okullarına sahip çıkan velilerin mücadelesini ve kazanımını Eymen Demircan, dershanelerin kapatılmasıyla özel okulların teşvik edilmesini, eğitim hakkını ise İlknur Birol anlattı.

***

Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı ile dershanelerin 1 Eylül 2015’te kapatılması kararlaştırıldı. Karar sonrası 4 bin dershanenin kapatılması, başvuranların ‘temel lise’ adıyla devam etmesi sağlanacak. Bugüne kadar 436 dershane ‘temel lise’ olarak devamı için Milli Eğitim’e başvurdu ve 326’sının dönüşümü onaylandı. Dün 117 dershanede okul zili çaldı. Dershanaeler kapatılırken özel okullara teşvik desteği uygulaması geldi. Bakanlık, okul öncesi öğrenciler için 2 bin 500, ilkokula 3 bin, ortaokul 3 bin 500, temel lise için ise 3 bin lira özel okul desteği verileceğini duyurdu. Peki bu dönüşüm ne anlama geliyor. Eğitim hakkı mücadelesi veren isimlerden kendisi eğitimci olan İlknur Birol sorularımızı yanıtladı:

»Dershanelerin kapatılması, özel okulların teşvik edilmesi ve eğitimin sermaye transferine dönüştürülmesi söz konusu. Bu açıdan sınava dayalı bir eğitim sisteminde dershanelerin kapatılması sorunu çözer mi?
Dershanelerin kapatılma kararı; AKP iktidarı tarafından topluma Cemaat’e yapılan operasyon ile birlikte sunulmuş ve uzun zamandır dershane sistemine dayandırılan sınav ve seçme sisteminin çarpıklığı görünmez kılınmaya çalışılmıştır. Öğrenci başarısını sınav başarısına, sınav başarısını test çözme başarısına, test yöntemini de en fazla soru çözme başarısına bağlayan bu sistem “yarışma” ve rekabeti esas kılmaktadır. Sınav hizmetleri adıyla ayrıca kurumsallaştırılan bir sistem oluşturulmuş ve bu kuruma sürekli “iş” sağlamak da eğitimin her adımını yarışma ve rekabet gerektiren bir ölçme sistemine mahkum ederek gerçekleştirilmiştir. Önceleri üniversiteye yerleşmek için yapılan sınavlar şimdilerde ortaokuldan liseye, liseden üniversiteye hatta parça parça ilkokul dan ortaokula kabullerin sınava dayandırılacağı bir biçime geçmektedir. Dershaneler eğitimin özelleştirilmesi adımının ilk biçimlerinden olmuştur.

Eğitim de özelleştirme karmaşık, kaotik, bir sıralamaya dayanmadan çok yönlü saldırı programı olarak işledi. Devlet okullarına kaynak aktarımının azaltılarak okul ekonomisi velinin sırtına yüklenmeye çalışıldı. Devlet okullarını kaynaksız ve kadrosuz bırakarak eğitim niteliğinde düşüşler gerçekleştirildi, eğitim içerikleri merkezi sınavların soru içerikleriyle farklılaştırılarak öğrenciler dershaneye mecbur bırakıldı, okullar arası fark büyütüldü ve eğitim alanında sermayenin isteklerinin tam olarak gerçekleştirileceği bir düzlem yaratıldı. Dershanelerin kapatılması var olan sorunların çözülmesi için değil eğitim alanının yeniden düzenlenmesinin bir parçası olarak gerçekleşiyor. Amacı eğitimin özelleştirmesinin yeni aşamasına geçişin sağlanmasıdır. Bu sorunu çözmeyecek daha da derinleştirecektir.

»Devlet okullarında bir takım ihtiyaçların karşılanması için velilerden hala para talep edilirken özel okullara teşvik verilmesi ne anlama geliyor?
AKP, eğitimi, sermayeye başlangıçta dolaylı şimdi ise doğrudan kaynak transferi yapacak şekilde yeniden düzenliyor. Özel okullara teşvik sistemi daha önce uygulanmak istenen ancak direnç gösterildiği için uygulaması ertelenen bir saldırıdır. Bugün 4+4+4 sistemine geçişle yaratılan, imam hatipleştirme, meslek lisesi ağırlıklı eğitim düzenlemesinin yarattığı kaos özel okullara yönelimi ve AKP iktidarının bunu fırsat sayarak özel okula teşvik sistemini uygulamasını kolaylaştırdı. Yani velilerin bu durumu sorgulamak yerine özel okulları “güvenli liman” olarak görme eğilimleri kışkırtılarak doğrudan sermaye transferi görünmez kılınmaya çalışılıyor. Dershanelerin kapatılarak özel okula dönüştürülmeleri programı ise iktidarın hem Cemaat’in yükünden kurtulma hem de kendi inisiyatifinde özel okullaşmayı kontrol etme, sermaye transferini sağlama amaçlarına hizmet eden bir uygulamadır. Başlangıç uygulamasıdır geliştirilerek devam ettirilecektir.

Bu uygulama pazar genişlemesi yaratacaktır. Tıpkı sağlıkta olduğu gibi. Özel okullara arsa, karşılıksız kredi, okul binası, öğrenci gibi kalemlerle teşvikler yapılmakta ve özel okul sermayedarlarına “devlet katkı”sı genel bütçenin eğitim payının doğrudan transferi olarak gerçekleşmektedir. Son yıllarda genel bütçede eğitime ayrılan payın arttırıldığı söylenmekle birlikte bu payın yurttaşların eğitim haklarını eşit ve parasız kullanmalarına değil eğitim sermayesinin oluşturulması ve büyütülmesini sağlayacak şekilde bütçeden aktarım yapılarak gerçekleşmektedir.

»AKP dershaneleri sınava dayalı sistemi değiştirmek ya da eğitimdeki eşitsizlikleri gidermek için kapatmıyor. Bu açıdan kamucu bir anlayışla dershanelerin kapatılması meselesine nasıl yaklaşmalıyız?
Dershanelerin kapatılması dershane sistemini yaratan uygulamalardan vazgeçildiği anlamı taşımamaktadır. Bu kadar acımasız saldırıya karşı kamusal, eşit, parasız, bilimsel, laik ve anadilinde eğitim temel ve yaşamsal bir hak olarak yeniden tanımlanmalı ve mücadelesi ertelenmeden büyütülmelidir. Kamusal eğitim talebinin neleri içermesi gerektiği çok açıktır. Eğitimi piyasadan kurtarmak, hak eşitliğini sağlayacak güvence tesis etmek, içeriğini bilimselleştirmek, örgütlenmesini demokratik ve özgürlükçü kılmak, ekonomik kaynaklarının devletçe karşılanmasını sağlamak, eğitim hizmetleri emekçilerinin tümünün güvenceli çalışmasını sağlamak başlangıç olarak “kamusal eğitim” talebi ile ilgili tartışmanın başlıkları olmalıdır.

»Yoksul ailelerin çocuklarının eğitim hakkı kim tarafından savunulacak?
Eğitim bir çöküş yaşamaktadır. Bu çöküşün en önemli mağduru ve çoğunluğu yoksullardır. Eğitim hakkı mücadelesi yaşamsal bir mücadeledir. Yoksul halkın ve emekçilerin sınıfsal taleplerinin başında gelmeli ve eğitim emekçileri ile velilerin ve öğrencilerin birleşik mücadelesiyle yürütülmelidir. Emek örgütlerinin, siyasi partilerin, yerel muhalefet dinamiklerinin katkıları ile okullar sahiplenilmeli eğitime yapılan müdahalelere direnç yükseltilmeli halkın bu karmaşık ve kaotik gidişatın nedenlerini anlayabileceği bilgilendirme çalışmalarına önem verilmelidir. Yoksullar gericiliğin ve piyasanın biçimlendirdiği bu sisteme mahkûm edilmemeli yoksul mahalleler başta olmak üzere çocukların eğitiminin takibi tüm toplumsal muhalefet güçlerinin görevi olmalıdır. Yetersiz olanaklarla da olsa çocuklarımızın bilim ve sanat ile buluşmalarını sağlayacak örgütlenmelere hız verilmeli, dayanışma çalışmaları ortaklaştırılmalıdır.

Çocuklarımız ve geleceğimiz için okul içlerini, okul bahçelerini terk etmediğimiz ve eğitim hakkımızı kullanmak konusunda engel görünen uygulamaları tanımayacağımız bir mücadele büyütülmelidir. Sokaklarda eğitim hakkını tam ve eksiksiz talep eden yurttaşların bu hakkın önündeki tüm engelleri bir bir ortadan kaldıracak gücü de biriktirmeleri mümkündür, örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Yoksulları AKP’nin piyasacı ve gerici ideolojisine terk etmeyeceğimiz bir mücadele olarak eğitim hakkı mücadelesi, nasıl bir toplum, nasıl bir gelecek sorusuna da verilecek cevabımızı olgunlaştıran bir pratik olarak ilerlemelidir.


***

'Yeşilbahar başlangıç mücadeleye devam'

İstanbul Kadıköy Yeşilbahar Ortaokulu’unun imam hatibe dönüştürülmesine karşı veliler üç ay mücadele verdi ve sonunda okullarını kazandı. Göztepe Dayanışması’ndan Eymen Demircan, “Amaç Kadıköy’ü dönüştürmek. Yeşilbahar başlangıç mücadeleye devam” diyerek süreci anlattı.

»Okulunuzun dönüşeceği ve imam hatip olacağını ne zaman öğrendiniz?
Yeşilbahar Ortaokulu’nun imam hatip olacağını okulun öğretmenlerinin, Göztepe Dayanışması olarak yürütücüsü olduğumuz Tarım İl Müdürlüğü’nün özelleştirilmesine karşı yaptığımız toplantıya katılmasıyla öğrendik.

»Neydi yapılmak istenen?
Milli Eğitimin projesi Yeşilbahar, 50. Yıl Feridun Tümer ve İlhami Örnekal Ortaokulu’nu; Fenerbahçe Anadolu Lisesi’nin bahçesine yeni yapılan Çiftehavuzlar Ortaokulu’nda birleştirmekti. Amaç, 50. Yıl Feridun Tümer Ortaokulu çok programlı lise, İlhami Örnekal Ortaokulu ilkokul , Yeşilbahar’da imam hatip yapmaktı. Yeni yapılan okulun bahçesi çok küçüktü ve 3 okulun öğrencisini kaldıracak bir kapasitesi yoktu.

»Bunları duyunca ne yapmaya karar verdiniz? Nasıl harekete geçtiniz?
Velilere, öğretmene ve mahalleliye danışılmadan alınan bu karara herkes çok tepkiliydi . Göztepe Dayanışması olarak okulda ve Özgürlük Parkı forum alanında bu konuyla ilgili veli ve öğretmenlerin katılımıyla toplantılarımıza başladık. İlk eyleme Bağdat Caddesi Forumu da destek verdi. Bağdat Caddesi’nden Yeşilbahar’a bir yürüyüş düzenledik . Sonraki eylemimiz EğitimSen’le Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yürümek oldu. Karar daha okula gelmemişti ve planlarını birinci ağızdan öğrenmek için bir eylem düzenledik. Mahallede çok yoğun bir talep olduğunu söylediler. Biz kararı aldık Yeşilbahar imam hatip olacak gibi kesin söylemler sonucu toplantıya katılan temsilcilerimiz ayrıldı. Umudumuzu kaybetmedik mahallemizde imza toplamaya devam ettik. Bu süreçte velilerimizin çok ama çok büyük katkıları vardı. Sabah akşam imza toplamaya devam ettik . Velilerimizin enerjisi ve mücadele hırsı bize ekstra moral kattı.

»Bir nevi direniş! Bu direniş nasıl büyüyüp yayıldı?
Mücadelemiz birçok yerden duyulmaya başlamıştı. İlk önce Kadıköy Kent Dayanışması, sonrasında da İstanbul Kent Savunması’nın Yeşilbahar’ı gündemine almasıyla yeni baştan bir eylem süreci daha başlattık. Yoğun toplantı trafiğimiz sonucunda Şaşkınbakkal’dan okula bir büyük yürüyüş daha gerçekleştirdik. Kartal Milli Eğitim Vakfı Ortaokulu Velileri ve Veli-Der de bu süreçte bizim yanımızda oldular ve çok güzel bir dayanışma örneği sergilediler. Bunun yanında sosyal medyada ve sokakta çok yoğun bir süreç yürüttük. Göztepe’nin her yerini afiş ve pankartlarımızla donattık. Mahalleler de bu süreçte bize çok yoğun destek verdiler. Neredeyse yok denecek kadar azdı mahallemizde imam hatip isteyenler. Ağustos başında resmi yazı geldi. Fakat süreç boyunca okula neredeyle hiç kayıt olmadı. Kararlı bir şekilde imza masalarımız mahallede kurulmaya devam etti.

»İmam hatipten vazgeçildiği kararı elinize nasıl ulaştı? Ne olmuştu?
Kadıköy Boğa’da bir eylemimiz vardı. Bir forum şeklinde platform kurarak süreci anlatacağımız ve Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da yapacağımız etkinliğin duyurusunu yapacağımız bir eylemdi. Bunun hazırlıklarını yaparken kararın geri alındığını öğrendik. Kararlı bir şekilde eylemimizi yaptık ve resmi yazı gelinceye kadar eylemlerimizin süreceğini ilettik. Sonrasında okulun imam hatip olmayacağının resmi yazısını aldık.

»Bu kazanımı nasıl karşıladınız?
Bir sonraki etkinliğimiz bu kararı kutlamak oldu. Yeşilbahar şu an ortaokul olarak devam ediyor. Fakat okula 5. sınıf kayıtları alınmıyor. Yeni kayıt yaptıranlar Çiftehavuzlar Ortaokuluna sevkediliyor. Söylentiler Yeşibahar’ın seneye üstün zekâlılar okulu olacağı yönünde. İmam hatip olmasının söz konusu bile olmayacağını ilettiler. Bizim talebimiz 5. sınıfla başlayacakların bir kısmının Yeşilbahar’a kayıt ettirilmesi. Yeşilbahar sürecini Göztepe Dayanışması olarak dikkatle takip etmeye devam edeceğiz. Artık mahallemizde bu şekilde antidemokratik ve siyasi kararlar uygulanmasını istemiyoruz. Demokrasinin lafta değil uygulanabilir olmasını istiyoruz. Tarım İl Müdürlüğü’nde, Tarihi İstasyonlarımızda, Tuğlacıbaşı Fidanlığı’nda yapılacak uygulamalarda mahallelinin ve Kadıköylülerin taleplerine göre şekillenmesini istiyoruz. Yeşilbahar bizim için çok önemli bir kazanım. Türkiye demokrasisi adına da önemli bir kazanım. Artık hiç bir kararı insanlara dayatamayacağını yöneticilerin anlaması gerekiyor.

»Sizin gözünüzden nedir bu imam hatip meselesi?
Kadıköy’e seçimle giremeyen AKP imam hatip dayatması üzerinden girmeye, müdahele etmeye başladı. Kadıköy’de imam hatip yaptıkları bir çok yerde de imza kampanyası ve eylemler oldu ama ne yazık ki kararlarından dönmedi. Yapmak istedikleri şey Kadıköy’ü dönüştürmek. Bizim temelde istediğimiz böyle bir dönüşüm olacaksa önce orada yaşayanlara sorulması. Bu asla olmuyor ve kendi siyasi görüşünü halka dayatıyorlar. Bu yaşam tarzına müdahaledir. Bütün demokratik yollarımızı kapatanlara karşı mücadele etmekten başka bir şansımız  yok . Otobüs duraklarını bile halka soracağım diyenler okulları satıyor, imam hatipleştiriyor bunu yaparken de sormayı bırak halka haber bile vermiyor. Son olarak Yeşilbahar başlangıç mücadeleye devam diye bitireyim.


***

Berkin, Ceylan, Uğur, Ahmet ders başı yapmadı

Gündem Çocuk Derneği, 23 Nisan 2014 öncesi kamuoyu ile paylaştığı verilere göre 2013 yılında en az 633 çocuk, yaşam hakkı ihlali nedeniyle canından oldu. 2012 yılında ise bu sayı en az 609 olacak şekilde tespit edildi. 1 Ocak 2013 – 31 Aralık 2013 tarihleri arasında yaşanan ölümle sonuçlanan yaşam hakkı ihlallerine yer verilen raporda yer alan bazı veriler şöyle:

» 6 yaşındaki Efe Boz gibi sağlık, bakım, eğitim gibi kamu hizmeti alırken “en az 21 çocuk”;
»13 yaşındaki Uğur Kaymaz gibi yargısız infaz sebebiyle en az 4 çocuk,
»14 yaşındaki Ceylan Önkol gibi kara mayınları ve askeri mühimmat sebebiyle en az “5 çocuk”,
»15 yaşındaki Berkin Elvan gibi toplumsal olaylar sırasında en az “3 çocuk”,
»9 yaşındaki Mert Aydın gibi şiddet sebebiyle en az “41 çocuk”,
»13 yaşındaki Ahmet Yıldız gibi iş cinayetleri sebebiyle en az “89 çocuk,”
»3,5 yaşındaki Pamir gibi kentsel ve kırsal alanda en az “101 çocuk” yaşamını kaybetti.



-Manşet görseli: bobiler.org/masala