Sultanlar Ligi’nde 2 çok önemli derbiyi geride bıraktığımız haftanın en önemli olayı, 2017’den itibaren Türkiye’nin başında olan Giovanni Guidetti’nin görevinden ayrılmasıydı.

Bir dönemin bitişi
Giovanni Guidetti. (Fotoğraf: AA)

Geçen hafta çarşamba günü, İtalya merkezli bir voleybol haber sitesi, Giovanni Guidetti’nin ulusal takımdaki görevinin sona erdiğini ve kararın birkaç saat içerisinde açıklanacağını ileri süren bir haber yaptı. Üzerinden 24 saat geçmeden, dört koldan bu haberin doğruluk ihtimalini giderek artıran paylaşımlar yapılmaya başlandı ve sonunda perşembe günü akşam saatlerinde dedikodular doğrulandı, İtalyan hocanın 5 yıldır sürdürdüğü antrenörlük görevi sona erdi. Açıkçası bu kararla ilgili ortada birçok spekülasyon varken ayrıntılı bir yorum yapmanın sağlıklı olacağını düşünmüyorum. Öncelikle bu kararın tek taraflı mı yoksa karşılıklı anlaşılarak mı alındığı, eğer tek taraflı ise kimin tarafından alındığını ve gerekçesini dahi bilmiyoruz. TVF’den bu noktada 2 beklentimiz var. Birincisi bir basın toplantısı ile bu kararın hangi şartlarda ve hangi sebeplerle alındığını kamuoyuyla paylaşmak, zira bu onların gelecekteki planları ile ilgili de bir fikir verecek. İkincisi de, yine karar hangi gerekçe ile verilmiş olursa olsun İtalyan hocaya güzel bir veda yapılması. Federasyonun vedalar konusunda son dönemdeki karnesi pek iyi değil ve umarım aynı hataya Guidetti ile düşmezler. Bu, bir basın toplantısı ile, resmi biçimde yapılmalı, Türkiye’nin bundan sonraki ilk maçı, VNL’deki mücadele başlamadan önce, takımın başında yeni bir antrenör varken kıyıda köşede sönük biçimde değil. Biz de, bu karar hakkındaki yorumları, özellikle ilk beklentimiz gerçekleştiğinde daha sağlıklı yapabiliriz. Örnek vermek gerekirse, bu karar federasyon tarafından tek taraflı alındıysa, bunun gerekçeleri ve yeni hoca için düşünceleri bambaşka bir yorum gerektirirken, kararın Guidetti tarafından alınmış olması başka bir yorumlamayı gerektirecek. Yukarıdaki satırlar 21 Kasım pazartesi günü yazılmıştır.

BAZI HİKÂYELERİN BİTMESİ GEREKİR

Giovanni Guidetti, Vakıfbank antrenörlüğü ile beraber yürüttüğü görevde bireysel anlamda ve takım bazında Türkiye’ye çok önemli katkılar yaptı. Vakıfbanklı bazı oyuncuların, altyapıdan itibaren yanında olan İtalyan hoca, onlara, kendi deyimleriyle, sahada nerede duracaklarını dahi öğretecek kadar ayrıntıcıydı ve birçok oyuncunun potansiyeline ulaşması konusunda büyük pay sahibi oldu. Bugün Zehra Güneş dünyanın en iyi orta oyuncularından birisi olarak sayılıyorsa, Cansu Özbay 2022’de yaşadığı sakatlık performansına kadar bize izlettiği ve onu A sınıfı bir pasör seviyesine çıkaran performansı sergiliyorsa, bunda elbette onun payı büyük. Zaten kendisi, bundan önce yönettiği takımlarda da oyuncuları, o oyuncuların bile tahmin etmediği seviyelere getirmesi ile ünlüydü. Bu açıdan, bu satırlarda defalarca kararlarını sorguladığımız ve eleştirdiğimiz Guidetti’nin elbette hakkını vermeliyiz. Zaten kendisinin sporun teknik-taktik kısmına olan yaklaşımı eleştirilerimizin konusu değildi, pek de olamazdı. Guidetti hakkında bugün sahip olunan genel kanının oluşmasında, forma adaleti, oyuncularla yaşadığı ve kaynağı bilinmeyen bazı kişisel problemler sebebiyle ulusal takımdan uzaklaşmalar, son yıllardaki kritik turnuvalarda rakipleri yücelten ve kendi takımını hafiften küçümseyen açıklamaları ve dışarıya yansıyan motivasyonsuzluk sinyalleri de önemli rol oynadı. Özellikle son 1-2 yılda, verilen demeçlere bakıldığında, Mehmet Akif Üstündağ ve Guidetti’nin turnuva hedefleri arasında önemli bir fark var gibiydi. Her şeye rağmen yapılan eleştiriler sabit kalmakla birlikte, kendisinin katkılarına da övgüyü gönderip, geleceği planlamak gerekiyor. Voleybol, ulusal takım fikstürünün çok yoğun olduğu bir spor ve hızlı aksiyon almak elzem durumda. Üstelik bunu hızlı yaparken doğru olanı yapmalısınız. Son olarak şunu belirtelim, Guidetti, yeni macerasında bugüne kadar Türkiye ile hiç yakalamadığı bir başarı yakalayabilir, Avrupa, Dünya hatta Olimpiyat Şampiyonu dahi olabilir. Bu, geriye dönerek, büyük bir fırsatı kaçırdığımız ve onun görevden ayrılması ile ulaşma potansiyelimiz olan yerlere ulaşma fırsatını kendi elimizle teptiğimiz görüşlerini ortaya çıkarmamalı. Bazı hikayelerin bitmesi gerekir ve yeni hikayeler, yeni koşullarda, eskisiyle asla gerçekleşemeyecek sonuçlar yaratırlar. Spor tarihi bu tür hikayelerle dolu. Örneğin, Guidetti, 2 yıl sonra İtalya ile olimpiyat altın madalyası kazanırsa, bu onun görevinde kalsaydı aynı madalyayı Türkiye kazanabileceği anlamına gelmeyecek. Kendisine hizmetleri için teşekkür ediyoruz, zaten yıllardır yaşadığı ülkeden ayrılmayı düşündüğünü de sanmıyorum, Vakıfbank onun için çok güvenli bir liman. Umarız, eşi Bahar Toksoy Guidetti ile beraber Anadolu’da, voleybol sporuna gönül vermiş genç kızları kazanmak için yaptıkları çalışmalar da devam edecektir.

bir-donemin-bitisi-1091194-1.

DERBİNİN GALİBİ FENERBAHÇE

Sultanlar Ligi’nde geride bıraktığımız hafta sonunun maçı, elbette sadece voleybolda değil sporun her dalında aralarında ezeli rekabet olan 2 takım Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaydı. Fenerbahçe’nin net bir üstünlükle götürdüğü maçta Galatasaray’ın set içerisinde öne geçtiği anlar bile oldukça enderdi. Fenerbahçe oldukça kötü bir servis karşılama yüzdesi ile oynadığı karşılaşmayı (yüzde 17 mükemmel, toplamda yüzde 33 servis karşılama), rakibine net bir üstünlük kurduğu yüksek hücum yüzdesiyle 3-0 kazanmayı başardı, nitekim maç sonu istatistiklerinde, sarı lacivertliler, kötü manşet aldıkları hücumlarda dahi, rakibine yüzde 62’ye yüzde 41’lik bir üstünlük sağlamıştı. Tabii bunda 14 hücum yapan İlkin Aydın’ın sadece yüzde 14’lük bir yüzde ile oynaması ve maçı 2 sayıyla kapatmasının etkisi de büyük. Geçtiğimiz hafta lige 5’te 5 ile başlayan Galatasaray’ın, Fenerbahçe maçındaki performansının, eksikliği çekilen pasör ve pasör çaprazı pozisyonları için bir mesaj vereceğini söylemiştik, fakat bu kadar net olmasını biz de beklemiyorduk. Bir pasör çaprazının 4 sayıyla oynaması smaçörünüzün Anthi Vasilantonaki gibi baskın bir oyuncu olduğu takımlarda bile pek alışılmış değil.

KAPLANLAR TAM YOL

Geçen hafta içi, El Clásico’da Vakıfbank’ı çok iyi bir oyunla, set vermeden mağlup eden Eczacıbaşı (bunu 4 Şubat 2018 tarihinden beri ilk kez başardılar), rotasyonla çıktıkları maçta PTT deplasmanından da 3-0’lık galibiyetle döndü ve ligde 6’da 6 yapan tek takım unvanını ele geçirdi. Büyük maçın mimarlarının tümü kenarda beklerken, Ferhat Akbaş’ın takımı, bambaşka bir 6 ile çıktığı maçı, rakibine 20’li sayıları göstermeden kazandı. Bu, onun geçtiğimiz sezonun başından beri hayalini kurduğu planın bir başka parçası, birbirini çok iyi yedekleyen, alternatiflerden kurulu bir takım. Takımda kalması tartışılan isimlerden Laura Heyrman’ın dahi 4’ü blok 11 sayı ile oynaması, bu planın işlediğinin göstergesi. Son olarak ekleyelim, Ferhat hocanın geleceği ile ilgili bazı söylentiler, gündemi meşgul ediyor ve bu yazı yazıldığında henüz bu söylentilerin doğru olup olmadığı belli değildi.