Hayvanları için Hatay’ın köylerinden ayrılamayan yurttaşlar, yem ve elektrik sorunu yaşamaya devam ediyor. Yem desteğinin 2 günde bittiğini söyleyen köylüler, “Bunları satarsak bizim hayatımız bitti demektir” diyor.

BirGün deprem bölgesinden bildiriyor: Hayvanın yemini bile kısıyoruz

Havva GÜMÜŞKAYA

Depremin üzerinden neredeyse 3 hafta geçti ama bölgede hayat normale dönmedi. Depremin kırsalda yarattığı hasar çok büyük. İlk günlerden beri birçok köye ulaşılamıyor.

Temel geçim kaynağı olan hayvanlar da enkaz altında kaldı. Ahırların birçoğu da çöktü. Hayvancılık ise durma noktasına geldi. Köydeki üreticiler çadır olmadığı için ekili seralarını söküp, yaşam alanına dönüştürmüş durumda. Tarım ve hayvancılıkla geçinmeye çalışan insanlar iki kere zor zamanlardan geçiyor. Köyde yaşayanlar çadır ve ısınma başta olmak üzere ihtiyaçlarını sıralıyor. Yem ihtiyacı olduğunu belirten üreticiler, hayvanları ucuza alan fırsatçıları şikâyet ediyor.

Hatay’ın Defne ilçesine bağlı Çanakoluk Köyü’nde yaşayanların da temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılık. Destek beklediklerini söyleyen Atilla Yıldız isimli bir yurttaş, normal hayata dönemediklerini söylüyor. Yıldız, hayvanları olduğu için köyü terk edemeyeceklerini belirterek yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Elektrik ilk depremden bir hafta sonra gelmişti ama ikinci depremden sonra yine kesildi. Hayvanları sağmak için jeneratör çalıştırmak zorundayız. Onun için de benzin almamız gerekiyor. Burada yok, onu da zar zor çevreden buluyoruz.”

Köydeki çok sayıda ahır, ya yıkılmış ya da ağır hasarlı. Ahırları çöken köylüler ise hayvanlarını geçici olarak komşuların ahırına koymuş durumda. 3 komşusunun büyükbaş hayvanını getirdiğini söyleyen Yıldız, “Başka komşular da getirmek istiyor ama daha yerim kalmadı. Bu hayvanlara nasıl bakacağız bilmiyorum” diyerek isyan ediyor.

DESTEK ÜÇ GÜN ZOR YETTİ

Depreminden ardından yapılan yem desteğinin azlığına değinen Yıldız, şu ifadeleri kullanıyor: “Yem desteği ancak üç gün yetti. Çok kişi bakamadığı için hayvanını satmak istiyor. Bana da ‘sen al’ diyerek geldiler ama ben de alamam artık yemim yok. Samanımı biraz depolamıştım ama nereye kadar yetecek bilmiyorum. Saman desteği hiç yapılmadı.”

Köyün yüzde 90’ının hayvancılıkla geçindiğini söyleyen Yıldız, “Şimdi de durumumuz bu, ne olacak halimiz bilmiyorum” diyerek sitem ediyor.

Yaz döneminde tarım, kış döneminde ise hayvancılık ile geçimini sağladığını söyleyen Erol Yıldız, ahırının yıkılmak üzere olduğunu belirtiyor. 13 baş hayvanının olduğunu belirten Yıldız, “Sabah ve akşam iki öğün yem veriyoruz. İlk başta yem desteği aldık ama bir çeşitti. Birkaç günde de bitti. 6-7 gün oldu yem desteği alalı o zamandan bu yana bekliyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor: “Eğer hayvanlarımızı satmamızı istemiyorlarsa, sahip çıkmamızı istiyorlarsa destek verilmesi gerekiyor.”

birgun-deprem-bolgesinden-bildiriyor-hayvanin-yemini-bile-kisiyoruz-1130769-1.

Küçükbaş hayvanlarını hasarlı ahırda tutmaya devam eden Deniz Yıldız, hayvanları nereye götüreceğini bilmediğini söylüyor. Yaklaşık 400 baş küçükbaş hayvanının olduğunu söyleyen Yıldız, “Biz şu ana kadar çocuklarımıza destek istemedik, kendimize destek istemedik. Dışarda kalıyoruz ama bu hayvanlar yemek yemek zorunda. Bu hayvanlar tek yeme, değişirse strese girerler” diyor.

Bölgedeki yem depolarının yıkıldığını söyleyen Yıldız, “Kendi paramızla da alamıyoruz. Her yer kapalı. Sonuçta bu da canlı, hiçbir öğününü geçiremezsin. Yemleri iki gün önce bitti. Şimdi ölmeyecekleri kadar, azar azar yem veriyoruz. Bunları satarsak bizim burada hayatımız bitti demektir” diyerek tepki gösteriyor.

HAYVANLARI SATIYORUZ

Defne’de hayvancılıkla uğraşan Ayhan Parlakgün ise elektrik ve su sorununa dikkat çekiyor. “Bize jeneratör gelmedi. Suyumuzu kovayla alıyoruz” diyen Parlakgün, “Malımı satmak zorunda kaldım. Bu güne kadar bana daha bir çuval yem verilmedi. Muhtar, ‘Ya malını memleket dışına çıkar ya da sat, kurtul’ dedi. Malı da yarı fiyatına satıyoruz. Araba kirasını ya çıkardık ya çıkaramadık” ifadelerini kullanıyor. Sağılan sütlerin satılamadığını söyleyen Parlakgün, “Günde 50-60 kilo sütü döküyoruz, çevredekilere dağıtıyoruz. Kilosunu kurtarmayanı satmaktan vazgeçiyorum. Para etmeyenleri indiriyorum arabadan” diye konuşuyor. Çadır almak için çok uğraştığını söyleyen Parlakgün, “Bir çadır almak için 5 gün uğraştık. Hayvanların yanında kalıyoruz” diyor.

Parlakgün, “Ne saman kaldı ne bir şey” diyor ve ekliyor: “Yıkıntıların arasından toplayıp küflenmiş saman veriyorum hayvanlara. Parasıyla yem bulamadık. İlk depremde yıkıldı ahırım. Yemler altında kaldı. 2-3 tane büyükbaş, 7-8 koyun göçük altında kaldı.”

TARIM MÜDÜRÜ DE DESTEK İSTİYOR

Bölgedeki yem depoları da depremden büyük hasar aldı. Defne’de 10 mahallenin yem ihtiyacını karşıladığını söyleyen Köylü Cemalettin Parlakyüz, deposunun yerle bir olduğunu söylüyor. Kalan yemlerinin yağmalandığını söyleyen Parlakyüz, “Yaklaşık 3 milyon liralık mal vardı burada. Çok azını kurtardım. Bir bölümü enkaz altında kaldı. Bir bölümü de yağmalandı. Devletten beklentimiz; hayvancılığın bu bölgede devam edebilmesi için destek olması” diyor. Bölgede depo kalmadığını belirten Parlakyüz, “Yem sevkiyatının devam etmesi için gerekli depo yok. Yer gösterilmesi lazım. Yoksa bu şekilde yem getirmemiz mümkün değil” diye konuşuyor.

İlçe tarım müdürünün destek istediğini söyleyen Parlakyüz, şöyle anlatıyor: “İlçe Tarım Müdürü depremden sonra yanımıza gelerek yem konsunda destek olmamızı istedi. Biz de 'Yer gösterin, yem depolayalım' dedik. 'Ben size nereden depo bulayım' cevabını aldım. Yem olmazsa hayvancılık da mümkün değil. Süt pazarının kaybolması nedeniyle süt hayvanları yarı fiyatına kesime gönderildi. Elimizdeki imkânlar çok kısıtlı. Destek olunursa yeniden işimize devam etmek istiyoruz. Yerel yöneticiler de yardımcı olmadı. Görevlerini bırakmaları gerekiyor.”