AKP-Cemaat arasında çok ciddi bir iktidar savaşı olduğunu söyleyen Gazeteci Ruşen Çakır, "Hem hükümetle Cemaat arasında hem de AKP içinde bir köşe kapmaca var. Yeni dönemde yeni iktidar alanları oluşacak" diyor

BirGün'e konuşan Ruşen Çakır: Köşe kapmacaları sürüyor

EMRAH TEMİZKAN

Ruşen Çakır, İslami siyasi ve sosyal hareketlerin kimyasını en iyi bilen gazetecilerden birisi. Bu konuda birçok araştırma yaptı, kitaplar yazdı. Son olarak, Semih Sakallı ile birlikte geçen Haziran ayında Metis Yayınları'ndan “100 Soruda Erdoğan Gülen Savaşı” adlı bir kitap çıkarttı. 22 Temmuz operasyonundan sonra tekrar alevlenen Erdoğan-Gülen savaşını ve bu savaşın nereye evrileceğini Gazeteci Ruşen Çakır'la konuştuk.


>>Bu kavganın temelde çıkış noktası nedir?

Buradaki sorun şu; birisi siyasal, birisi sosyal bir hareket. Ama siyasalın gözü sosyalde, sosyalin gözü siyasalda. Herkes birbirinin alanına göz dikmiş. Hükümet Cemaat’in sosyal olarak çok güçlü olduğunu görüp onu kırmak istiyor. Cemaat de hükümetin siyasal olarak çok güçlü olduğunu ve bunun kendi işine yaramadığını düşünüp siyasal alanı hâkimiyet almak istiyor.

»Seçim öncesi operasyon bekliyor muydunuz?
Beklemiyordum. Operasyon her türlü gerginlik yaratır. Bu gerginlik normalde iktidarları rahatsız eder. Ama Tayyip Erdoğan 30 Mart'ta da Cemaat ile savaşı öne alıp başarılı çıktığı için Cemaat ile kavgayı seçim malzemesi olarak kullanıyor. Bu operasyonla seçime güçlü lider imajıyla giriyor. Cemaate karşı kullandığı şeytanlaştırıcı dil çok büyük infiale yol açmadı. Bunun en önemli nedeni cemaatin geçmişinin kirli olması. Cemaat etli sütlüye karışmayan bir dini grup olsaydı; hükümet tarafından böyle bir şey yapıldığında insanlar da dayanışma refleksi gösterirdi. Cemaat son yıllarda yürüttüğü operasyonlarla kendisine çok sayıda düşman edindi. Ya da insanlar Cemaat’ten korktu.


ERDOĞAN ÜÇ NOKTADA ZORLANACAK

»Paralel yapı söylemi tabanda başarılı olmuş gözüküyor...
Şu andaki paralel söylemi bir zamanki anti-komünizm söylemiyle yarışır hale geldi. Çok inandırıcı değil ama karşılık bulmasının en önemli nedeni Cemaat’in kendisi.

»Olası bir Erdoğan cumhurbaşkanlığında bu operasyon nereye kadar gidecek?
Birinci derecede hükümeti ve parlemento grubunu kontrol eden bir cumhurbaşkanı olursa herhalde sonuna kadar gider. Sonu nedir bilmiyorum. Uygun gördüğü yere kadar gider.

»Emniyetle sınırlı kalmayacak herhalde...
Bu tasfiyeler o kadar kolay değil. 70'li yıllardan itibaren hayata geçmiş ve çoğu gizli olan sızmalar bunlar. Bunların hepsini kapsaması ve onların yerine bu kadar becerikli ve güçlü insan koyması da mümkün değil. Sadece emniyeti kast etmiyorum. Üç noktada çok zorlanacak. Tespit etmede, tasfiye etmede ve yerlerini doldurmada.


CEMAAT ALTERNATİF YARATAMADI

»AKP'nin tek adam rejimine dönmesi parti içinde nasıl bir kırılma yarattı?

Yolsuzluk iddialarının AKP içinde etki yaratmaması imkânsız. Erdoğan'ın gitmesi durumunda yerine neyin geleceğinin belli olmaması nedeniyle bu iddiaların etkisi bir yerde geldi ve durdu. Cemaat’in 30 Mart'ta ortaya koyduğu “AKP'ye vermeyin kime verirseniz verin” düşüncesi bir siyaset üretme biçimi değil. Yolsuzluk iddialarıyla hükümeti köşeye sıkıştırdılar ama bunun yanına bir siyasi tasavvur koyamadılar. Abdullah Gül'ün kopup siyasi parti kurmasını çok istediler, öyle bir şey olsaydı ya da partiyi ciddi şekilde bölebilselerdi durum değişebilirdi. Şimdi de “Erdoğan olmasın da kim olursa olsun” diyorlar. Bunun da etkili olamayacağı çok açık.

»Cemaat 30 Mart'tan sonra nasıl bir pozisyon aldı?
Bekleyişe geçti. Operasyonu bekledi. Operasyon gecikti. Olmayacak sandılar herhalde. Yine de belirli ölçüde tedbirini almışlardır. Onun dışında Cemaat’in saldırıda bulunmasını gerektirecek bir zemin yok. 30 Mart öncesi saldıran Cemaat, savunan hükümetti. Şimdi Cemaat daha çok savunmada. Roller değişti. Daha büyük parçalar var. Onlar önemli. Erdoğan umduğu gibi ilk turda cumhurbaşkanı olursa kaldığı yerden çok daha sert şekilde devam edecektir. Cemaat de olabildiği kadar var kalmaya çalışacaktır. Unutmamak lazım çok hassas bir bölgede yaşıyoruz. Her şey çok hızlı değişiyor. Böyle bir bölgesel istikrarsızlık bölgede sirayet ederse yaşanacak kriz ortamında hükümetin eli o kadar kuvvetli olmayabilir. Cemaat bir krizi gözetip hükümetle olan meselesini o kriz anına erteleyebilir. Konjoktürle çok alakalı. Cemaat’in TIR meselesini bu kadar kurcalaması o krizi yaratmaya yönelikti. O kriz yaratılamadı ama daha sonra yaratılabilir. Mesela rehineler var. Kürtlerle IŞİD'in savaşı var. Kimse on gün sonrasını görecek durumda değil. Hele de çok güçlü bir 10 Ağustos sonucu elde ederse Tayyip Erdoğan Cemaat’i en net tabirle yakar.

CEMAAT OKULLA GÜVEN İLİŞKİSİ KURDU

»Hükümetin büyükelçiler üzerinden cemaatin yurt dışındaki faaliyetlerini engellemeye çalıştığını biliyoruz. Hükümet bu hususta ne kadar ileri gidebilir?

Ne kadar başarılı olur, emin değilim. Zaten Cemaat’ten hoşlanmayan birtakım rejimler Cemaat’in oradaki faaliyetlerini durdurabilirler. Ama zaten yapmak isteyen yapardı. Şimdi insanların kulağına kar suyu kaçtı. Unutmayalım, bunlar çok eski kurumlar. Epey mezun verdi. Bir kısmı bulundukları ülkede önemli yerlere geldi. Dolayısıyla bu okullar o ülkelerle içiçe geçmiş durumda. Bir de şu var, hiç kimse fazlasıyla siyasetin içine girmiş bir yapnın kendi ülkesinde çocuklarını eğitmesine sıcak bakmaz. Cemaat’i bir suç örgütü olarak tarif ediyorlar. Bunu becermek istiyorlar ama okullarla çok eski ve ciddi bir güven ilişkisi var bulundukları yerde. O güven ilişkisini kırmak bazı ülkelerde kolay olabilir ancak önemli bir bölümünde kolay olabileceğini sanmıyorum.

»Şu anda, çözüm sürecindeki tıkanma nedeniyle Kürt hareketiyle Erdoğan'ın arası açılmış gözüküyor. Bu durumda Cemaat, Kürt hareketine yakınlaşabilir mi?
Cemaat’in en büyük hatalarından biri Kürt hareketini kabullenmek istememesi. İyi ki olmadı ama 17 Aralık sürecinde PKK iki karakol bassaydı ya da bombalı bir eylem gerçekleştirseydi, Türkiye'nin ve Erdoğan'ın kaderi değişirdi. Kürtleri hükümetten koparmak için Paris suikastı, Uludere ile ilgili birtakım şeyler de sızdırdılar ama Kürtler hükümetten kopmadı. O zaman kime yöneliyorsun? CHP ve MHP'ye. Onlarla da bir yere varamadılar. Türkiye'de üç tane güç odağı var: AKP ve Erdoğan, Cemaat ve Gülen, PKK ve Öcalan. Birsiyle dalaşıp öbürüyle ilişki kurmazsan açıkta kalıyorsun. Fethullah Gülen gibi pragmatist birisinin normal şartlarda bunu aşmış olması lazım. Ancak yıllardır Kürt hareketi karşıtlığından kurduğu bir siyaset var. Oradan geri dönmek kolay olmayabilir. Şu anda Kürt hareketi kimden yana tavrını koyarsa o kazanıyor. Şöyle de bir soru var: “Irak'ta bir Kürt devleti çıkacak olursa orada okulları olan Cemaat’in halen Kürtlere mesafeli durması ne derece mümkün olur?”


ERDOĞAN CEMAATLERİ GÜÇLENDİRİYOR

»Gülen Cemaati dışındaki cemaatler savaşın neresinde?

Büyük çoğunluğu hükümetin yanında duruyor. Gülen Cemaati’nin yanında birebir tavır alan herhangi bir cemaat olmadı. Sadece Risale-i Nur'ların bandrol meselesi çıktığı için Yeni Asya grubu sesini yükseltiyor. Gülen Cemaati de onlara destek veriyor.

»Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek vereceklerini açıkladılar...
Evet evet. Tayyip Erdoğan, Gülen'in gücünü kırmak için cemaatleri güçlendiriyor ya da kendisi vakıf üzerinden kendisi Cemaat’in faaliyetlerini yapmak istiyor.

SUÇLARLARKEN DOĞRU SÖYLÜYORLAR

»AKP ya da Cemaat'e yakın olmayan biri nasıl pozisyon almalı sizce?

Her iki tarafın karşı taraf hakkında söylediği argümanlara sahip çıkmalı. Cemaatin yolsuzluk, hükümetin de devlet içinde devlet. Bunlar önemli iddialar. Bunlardan hiçbirisinin yanında tavır almamak lazım. İnsanlar birbirlerini suçlarken haklılar, kendilerini savunurken yanlışlar. Bunun ikisinin de yanlış olduğunu gösterip, alternatif bir siyaset yaratmak gerek.

»Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi halinde nasıl bir Türkiye canlanıyor zihninizde?
Çok daha kendini güçlü hissedecek ama yalnızlaşacak. Tek insan olma aynı zamanda yalnızlaşmayı getirir. Etrafındaki insanların kalitesi gittikçe düşüyor. Partiyi ilk kurdukları dönemdeki kalitenin çok uzağında duruyorlar. Sandıktan güçlü çıkıyor ancak bu oldukça yanıltıcı. İçeride gerek Gezi'de gerek 17 Aralık'ta çok büyük yaralar aldı. Bunlar sandıkla telafi edilecek gibi değil.