ZEYNEP KURAY

İstanbul Başakşehir Şahintepe Mahallesi'nde 2010’un son günlerinde bir grup Karacaören Köyü Velibaba Cemevi’ne, Şah-Der’e ve Van Kültür Derneği’ne taş ve sopalarla saldırmıştı. Sivil toplum örgütü temsilcileri, saldırının amacının Kürt-Alevi çatışması çıkarmak olduğu görüşünde birleşmişti. Şahintepe mahallesi sakinleri ve görgü tanıkları da aynı görüşte. Olayların öncesinde yaşananlara ve olaylara tanıklık eden bir Kürt genci ve bir Alevi genci ise saldırının sivil polis provokasyonu olduğu iddiasında.
‘POLİS İZLİYORDU’
Olay günü Şah-Der ‘ın gece nöbetçisinin işi çıktığı için dernekte kendisinin kaldığını anlatan Şahintepe gençlerinden Özcan Can, “Önce telefon geldi. Polis arıyordu. Tek bir kişinin olduğunu anlayınca yarım saat sonra derneğin önüne bir sivil araç geldi. Birçok sivil polis derneğin önünde beklerken Başakşehir Güvercintepe karakolu komiseri içeri girdi. Burada korsan bir eylem olacağını söyledi. Ben de öyle bir eylemden haberimiz olmadığını, bunu kendilerinden öğrendiğimi belirttim. ‘Tamam’ deyip gittiler. Bir baktım ki akşam oldu ve gerçekten böyle bir şey meydana geldi. Ben de dışarı çıkarak yüzleri maskeli olan grubun 300-400 metre arkalarından takip ettim” dedi. Biraz yürüdükten sonra birkaç saat önce derneğe gelen komiserle karşılaştığını belirten Can, sözlerini şöyle sürdürdü, “Önünden geçen grubu öylece elleri cebinde izliyordu. Grup bir anda marketi taşlamaya başladı. Ben koşarak önlerine geçerek engel oldum. Bizim mahalledeki gençler değildi, olsaydı beni hemen tanırdılar. Bu grup bana tepki gösterdi. Yine de engellemeyi başardım.” Komiserin tekrar kendisini yanına çağırdığını ve Emniyet müdürünün kendisiyle tanışmak istediğini aktardığını anlatan Can, “Emniyet müdürünün oraya gittik. Olayları sakinleştirmeye çalıştığım için bana teşekkür etti. Oraya polisler geldi ve Şah-Der’e saldırıda bulunacağını söylediler. Ben de haberleri varsa bunu engellemelerini söyledim, ancak kimse herhangi bir güvenlik almadı. Ve şuna da tanıklık ettim: yaklaşık 500 kişi ellerinde döner bıçakları, satırlar, kazma kürekle Şah-Der’e doğru yürüyorlardı; telsizli, sivil giyimli bir polis grubun önüne geçti ve ‘ Sakin olun ne yaparsanız yapın biz arkanızdayız. Sizi destekliyoruz’ dedi. Buna kesinlikle eminim, kulaklarımla duydum, gözlerimle gördüm’’dedi.
‘KIŞKIRTMA VAR’
Muş Malazgirt’ten 1997 yıllarında korucu şiddetinden kaçıp, İstanbul’a geldiğini anlatan Esnaf Refik Yıldız ’’Ben elektrikçiyim, yüzlerce müşterim var. Alevi komşularım var ve onları kimseye değişmem. Bir Kürt halkı olarak cemevine her zaman kendi ibadethanemiz gibi sahip çıkmışımızdır. Şimdi bazı odaklar bu olayı Kürtlerin üzerine atmak istiyor. Bu yalana burada kimse inanmaz’’ dedi. Şah-Der Sözcüsü Mehmet Şirin Demir, “Kürt halkının özerklik ve iki dil talebinin gündemde olduğu bugünlerde bu olay, özellikle gündem değiştirmek için seçilmiştir. Burada sivil polislerin Alevi gençlerine ‘Yürüyün biz arkanızdayız’ kışkırtmasıyla bizim Şah-Der derneğine ve Van Kültür Derneğine saldırıldı’’ dedi.
‘AMAÇ BİZİ SÜRMEK’
Mahalle sakinlerinden Mahmut Kolaç, “Şimdi de provokasyon açılımı yapıyorlar. Senelerdir ahenk, dayanışma içinde yaşayan iki halkı birbirlerine düşürmek istiyorlar. Tek amaç bu’’ dedi.
TOKİ’nin mahallede yeni bir büro açtığına da dikkat çeken Kolaç, “Polis zoruyla bizi buradan göç ettirmeye güçlerini yetiremeyen zihniyet şimdi de bizi birbirimize düşürerek buraları boşaltmak istiyor. Ben Diyarbakır’lıyım ve bizim köy askerlerce defalarca tarandığı için buralara zorunlu göç ettik. Şimdi de amaç bizi buradan da sürmek’’dedi.  Van Kültür Derneği Başkanı Ramazan Baykara,’’Ne zaman ki Kürtler ve Aleviler bir araya geldikleri zaman hemen bize, ’Sakın hareket etmeyin sizi yakarız’ diyorlar. Ne zaman ki bu demokrasi, barış projesi çıktı, etekleri tutuştu ve yine bir provokasyon zeminine gidilirken geri dönüldü. Bizim bir araya gelmemizi artık kimse engelleyemez’’ dedi.

‘Bayrak asılı değildi’

Canların Alevi Yolu Derneği’den İbrahim Uçar, “İlk önce cemevinde Türk Bayrağı asılı değildi saldırıdan sonra asıldı. Cemevinin karşı binasında oturan CHP Başakşehir Meclis Üyesi Ali Bakır’ın cemevine gelmesiyle asıldı. Bazı medya grupları bu provokasyonu o yöne çektiler’’ dedi. Saldırıdan sonra Ülkü Ocakları da dahil olmak üzere MHP, AKP, CHP gibi partilerin temsilcilerinin cemevine akın ettiğini belirten Uçar, havanın birden ırkçı ,milliyetçi bir havaya büründüğüne ve olayın esas ateşlemesinin bundan sonra yaşandığına dikkat çekti.  Uçar, olanları şöyle anlattı: “Cemevinin önünde bulunan az sayıdaki kitle birden yüzleri buldu. Çok sayıda sivil polis vardı ve aralarında bir tanesi kitleyi  ‘İşte bunlar terörist, bunlar komünist’ diye saldırıya resmen teşvik ediyordu. Müdahale ettiğimde sen kimsin diyerek beni susturmaya çalıştı.Ancak iş işten geçmişti önce Van Kültür derneğinin cam ve çerçeveleri indi, daha sonra Şah –Der’de de aynı şekilde camlar çerçeveler kırıldı. Bu açık bir provokasyondu. Bunu yıllardır gördük Şemdinli’de gördük, Uğur Kaymaz ve babasının katledilmesinde gördük, Gazi mahallesinde gördük, Sivas’ta gördük. Demek ki benzer bir provokasyon ahenk içinde yaşayan Şahintepe’ye de yapılacakmış.’’

‘Polis öncülük etti’

Şah-Der eski Başkanı Şeref Kılıç, “Biz 20 gün önce meşaleli bir yürüyüş yaptık.Böyle bir şey olmadı. Olayları Kürt gençlerin üzerine atmak kolay, ne de olsa yıllardır hedef tahtası haline getirilmişler.Ama biz bunu kabul etmiyoruz. Eğer burada bizim gençler tarafından böyle bir yürüyüş yapılmak istense ilk önce bizim haberimiz olurdu. Üstelik burada yasal ve izinli olan yürüyüşlere yığınla gelen polis nedense cemevi taşlama provokasyonu sırasında yoktu ortada. Cemevini ve Kürt derneklerini taşlayanlar aynı kişiler. Üstelik Kürt derneklerinin taşlanmasına bizzat polis öncülük etti.’’ dedi.