Cumhuriyet davasında yine tahliye yok

Cumhuriyet gazetesinde yer alan haber ve köşe yazılarının delil olduğu dava kapsamında gazetenin yazar ve yöneticileri, bugün İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 5. kez hâkim karşısına çıkıyor.

CANLI BLOG:

17.45 - Kararın açıklanmasının ardından Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Burada konuşan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu "Ahmet Şık'ın savunma hakkı çok açık bir şekilde engellendi. Bir süre sonra da duruşma salonundan çıkarıldı. Sanıksız bir duruşma ve kısıtlı avukatlarla götürülen bir tablo var. Burada hepimize çok özel görev düşüyor. Hukukçuların adalete sahip çıkması gerekiyor. Bizler avukatlar olarak bu ülkenin hafızasıyız. Birçok siyasetçiyi geride bıraktık, onlar gittiler" dedi.

"TEK BİR GAZETECİ TUTUKLU KALMAYANA KADAR MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ"

Ardından söz alan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ise "Görülen o ki Mart ayına atılan bu Cumhuriyet duruşması sanıksız olarak görülecek. Çünkü büyük ihtimal tek tip kıyafet uygulamalarını getirecekler. Ziyaretçi yasakları verecekler. Tek bir gazeteci tutuklu kalmayana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Yenilmeyeceğiz buna eminiz" diye konuştu.

17.30 - Mahkeme heyeti tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına ve bir sonraki duruşmanın 9 Mart 2018 saat 10:00 Silivri'de yapılmasına karar verdi. Mahkeme kararında, her bir hakimin ret sebepleri ile ilgili görüşünü sunmasına ve 28. Ağır Ceza'ya gönderilmesine, güvenlik nedeniyle duruşmanın Silivri'de yapılmasına ve 3 avukat sınırlaması getirilmesini hükmetti.

16:21 - Duruşmaya ara karar için yarım saat ara verildi.

16:20 - Akın Atalay da savunma yapmaktan vazgeçti: "Ben de gelişen yargı sürecine ve tanıklık beyanına ilişkin görüşlerimi erteliyorum. Bir an önce aşağıda yalnız bekleyen arkadaşımın yanına gitmek istiyorum. Ama siz tutukluluk konusunda karar vereceksiniz bir şey söylemek istiyorum. Heyetiniz 5 gün üst üste Reina katliamının yargılamasını yaptınız. Reina failinin asıl hedefinin Cumhuriyet gazetesi olduğunu, eyleme saatler kala bundan vazgeçtiğini siz iddianameden okudunuz. bunu duyan bir avukat arkadaşım bana şunu demişti: 'Desene sizi ziyarete cezaevine değil mezarlığa gelebilirmişiz. neredeyse tutukluluğuna sevineceğiz.' Bizi hedef alan katil zanlılarıyla bir koridorda yatmamıza sebep veren kararlar veriyorsunuz.

16:04 - Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu: Dün [tutuklulukta] 15. aya girdim. Bir savunma hazırlamıştım, okumak istiyordum ama Ahmet Şık savunmasını yapamadığı için doğal olarak ben de yapmayacağım.

15:55 - Av. Duygun Yarsuvat: Bir gerçek var ki bu gerçeği değiştiremeyiz. Bu siyasi bir davadır ve bu siyasi dava devam edecektir. Hukuk tarihi içindeki yerini siyasi davalar arasında alacaktır. Bakalım 5 sene sonra neler söylenecek. Eğer adil yargılanma yapmak istiyorsak ki yapacağız, bu yargılamayı da kuralına göre yapalım. Tutuklu olmalarına br sebep yok. Tutuksuz yargılanmalarına karar verilmesi uygun olur. Eğer siz vermezseniz AİHM böyle bir karar verecek, en azından o karardan önce siz verin Hiç değilse yüzümüzün akıyla buradan ayrılalım.

15:50 - Mahkeme Heyeti, reddi hakim talebinin usule uygun olduğunu ve acil işler dışında işlem yapmayacağını beyan etti. "Reddi hakim" kararırının daha sonra değerlendirileceğini söyledi.

15:45 - Mahkeme savcısı, mütalaasında tutuklu gazetecilerinin tutukluluğunun devamını istedi: "Firari sanıklar Can Dündar ve İlhan Tanır'ın yakalamasının infazının beklenmesi, adli kontrol talebi olanların adli kontrollerin devamı ile tutuklu sanıkların bir önceki ara karardaki koşullar ortadan kalkmadığı için tutukluluk haline devam edilmesi..."

CHP'li Barış Yarkadaş, Mahkeme Başkanı'nın Ahmet Şık'ın duruşmaya alınmamasını değerlendirdi:

15:30 - Mahkeme Heyeti Başkanı Orkun Dağ: "Anlaşılıyor ki Kayahan'ın şarkısı gibi bizimki kırık dökük bir aşk hikâyesi"

15:11 - Av Bahri Belen: İlkiz'in talebinin reddine ilişkin gerekçenizle ilgili değerlendirme yapmak istiyorum. Şık burada, duruşmadan çıkarılma öncesinde bağırmadı, çağırmadı, münasebetsizlik ve terbiyesizlik yapmadı, hakaret etmedi, ama buna karşın devletin Yargıtay başkanının, mahkemelerin durumuyla ilgili ve medyayla ilgili konuştu. Açılan dava gazetecilerin ve özellikle ülkenin en eski ve köklü gazetesi Cumhuriyet'in, bugüne kadar laikliği, demokrasiyi, özgürlüğü ve cumhuriyeti savunmuş yazar habercileri ve yöneticileriyle ilgili açılmış bir dava. Bu davada Ahmet Şık'ın yandaş medya diye tabir ettiği medya etkili oldu. Yayınları dayanak olarak iddianameye kondu. İddianamenin dayanağı yine bu taraflı medya ise o medyayla ilgili bugün Ahmet Şık, yarın diğer sanıklar, diğer gün biz müdafiiler buna bir şey diyemeyecek miyiz? Adil yargıyı etkileyen medyayla ilgili hiçbir şey diyemeyecek miyiz?

15:10- Av. İlkiz: CMK'ya göre savunma hakkı engellememek üzere dışarı çıkarılır. Daha ağırını savunma olarak ayrı ayrı söylediğimizi biliyoruz. Bu ne ki. Ahmet Şık sanıktır. Ahmet Şık'ın yeniden çağrılmasını, 6 dakikaya sıkıştırılmış herhangi bir savunma yerine o savunmayı yapmasını, sonra dilerseniz savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz.

Başkan Dağ: Bu talebiniz hukuki temele uygun.

Av İlkiz: Tanıkların dinlenmesi açısından hazır bulunması gerekir.

Duruşma Savcısı: Şık'ın savunmasında, savunma ve iddiaya ilişkin bir ifade olmadığı, savunma hakkını kötüye kullandığından sanık vekilinin bu yöndeki talebinin reddedilmesi mütalaa olunur

Başkan Dağ: Ahmet Şık'ın savunma içinde yer almayan, siyasal zemin oluşturan açıklamaların yargılamanın disiplinini bozacağı anlaşılmıştı. Bu salonun SEGBİS kayıtlarına yansıyan görüntülerde de net bir şekilde ortadadır. Ahmet Şık bugün salonda olmayacaktır.

15:00 - Ahmet Şık'ın müdafii Av Fikret İlkiz: Şık 12.01'de başladı, 12.07'de sona erdi. 'AKP ve siyasal iktidarı' dediği sırada ve bu davanın siyasi dava olduğunu söyledikten sonra susturuldu. Önceden sizle konuştuk. Pazarlık yaptık. "Savunma sınırlarını aşmayın" dediniz, biz de "Savunma yapılsın, suç teşkil eden varsa savcılığa iletin" dedik. Tıpkı daha önce de olduğu gibi. Bu davanın siyasi dava olduğunu tüm duruşmalarda, oturumlarda söyledik. Bu bizim görüşümüz. İddianameye bağlı olarak söylediğimiz sözlerdir. Savunma olarak UYAP dışında da duruşmaya 1-2 gün kalmadan bazı kararları öğrenmemiz gerekiyorsa öğreniriz. Ne zaman yargıyla, medyayla ilgili bir görüşü söylese, AKP ve siyasal iktidar deyince durdurdunuz. Zaman kazanmak açısından beyanda mutabıktık; ama şimdi CMK 203-204 diyorsunuz. Davranışları itibariyla. Ama davranışlarda, sözünü kesmenizde, duruşmadaki tavrında yargılamayı engelleyecek bir durum yoktur.

14:53 - Başkan Dağ, daha sonra kendisini düzeltti: "Ahmet Şık bu celsede olmayacak dedim"

14:51 -Başkan Dağ: Ahmet Şık'ın protest bir adam olduğunu herkes biliyor, biz de biliyor. Burayı forumcu arkadaşlarıyla slogan atılan bir yer haline getirilmesi doğru değildir. Doğruları mümkün olduğu kadar yakalayıp bu yargılamayı sonuçlandırmayı tecelli ediyoruz.

14:50 - Mahkeme Başkanı Dağ: Ahmet Şık bundan sonra bu yargılama salonunda olmayacak. CMK 203-204 uyarınca bariz bir şekilde yargılamanın düzenini bozdu. Buna devam edeceğine şüphemiz yok.

14:47 - Duruşma başladı. Mahkeme Başkanı: “Üç avukat sınırlamasına uymadık. Ahmet Şık’ın burayı slogan atacak yere getirmesi doğru bir yaklaşım değildir”

12:15 - Duruşmaya 14.00'e kadar ara verildi.

12:14 - Şık, "Davanın kendisi siyasi" diyerek savunmasında eleştirilerine kaldığı yerden devam edince, başkan duruşmaya ara verdi. Şık da, "Umarım siz de bu şekilde yargılanırsınız" diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi. İzleyicilerin de tepki göstermesi üzerine mahkeme salonu boşaltıldı.

12:14 - Mahkeme Başkanı'na “Ahmet’e sen değil siz diyeceksin. Ahmet babanızın oğlu değil” diye bağıran bir kişi dışarı çıkarıldı. Ahmet Şık dışarı alındı, salonda alkışlar ve yuhalamalar var: "Ahmet çıkacak, yine yazacak"

12:11 - Ahmet Şık: Bu siyasi bir dava
Mahkeme Başkanı: Sanığı dışarı alın!

cumhuriyet-davasinda-ahmet-sik-in-savunmasi-siyasi-diye-engellendi-405184-1.

Çizim: Tarık Tolunay

12:10 - Ahmet Şık: Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'in açıkladığı verilere göre ülke nüfusunun yüzde 8’i şüpheli durumda. Bu çok yüksek bir oran. Ama Yargıtay Başkanı Cirit’in yaptığı basit hesap hatasını düzeltmek gerekiyor. Ülkenin yüzde 15’ini şüpheli, terörist olarak gören bir iktidar, terörist iddiasını akıl almaz suçlamalara dönüştüren bir yargı var. 0-15 yaş grubunda yer alanlarla akıl hastaları vb. isnat yeteneği bulunmayan insanların oranı yaklaşık yüzde 25. Bir yüzde 10 da bedensel engelli ya da yatalak ve fiziken suç işleyemeyecek durumdaki insanlar var. Eğer, Yargıtay Başkanı’nın ifade ettiği gibi yaklaşık 7 milyon şüpheli varsa bu oransal olarak ülke nüfusunun yüzde 15’inin devlet nezdinde şüpheli görüldüğü anlamına gelir. Başka bir deyişle sokaktaki her 7 kişiden biri şüpheli.

Karşımıza çıkan tablo şöyle: Çoğulculuğa değil çoğunlukçuluğa sırtını dayayarak memleketin kendinden olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir iktidar var. Hakikati örtbas eden, gizlenen her gerçekle ortak geleceğimizin karartılmasına suç ortaklığı yapan bir medya var. Her şey gözlerinin önünde cereyan ederken korkuyla ya da konforunun bozulacağı endişesiyle suskunluk sarmalına hapsolmuş bir sessiz çoğunluk var. Hal bu iken, tamamen zalimliğe adanmış ve kötülüğünü şiddetle besleyen bir dikta rejiminde doğal olarak, özgürlüğünün sınırlarını genişleten de sadece kötülük oluyor.

Mahkeme Başkanı: Böyle devam edersen keserim. Bu savunma değil. AKP iktidarını gidin milletvekili olup eleştirin.

12:00 - Savcı: Gazete yönetiminde, vakfın yönetiminde biri yayınlanmadan önce ya da sonra serzenişte bulunması gazeteciyi etkiler mi?
Doğan Satmış: Ertesi gün gazeteler çıkınca yüzbinlerce kişi okuyor. Yayından sonra olanlar gazete içinde de konuşulur. Etkisi olmaz.

11:58 -Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ (MİT TIR'ları haberi toplantısıyla ilgili): Bununla ilgili beyanlarınızı da reddediyor musunuz?
Doğan Satmış: Hayır.
Avukat Bahri Belen: Toplantıda Akın Bey de vardı dediniz. "Tutuklanırsınız" lafını Akın Bey mi söyledi?
Doğan Satmış: Evet.
Avukat Bahri Belen: Buna rağmen gazeteciler bile bile mi yayın yaptı?
Doğan Satmış: Bu zaten toplantının konusudur. Biz gazetecinin tutuklanacağını bile bile yayın yapması tartışılan bir konu.

11:57 - Avukat Tora Pekin: Kim hangi haberin girilmesini istemedi
Doğan Satmış: Can Dündar tutukluyken olayın gündemde kalması için haber yapıyorduk. Bu haberlerin çok olduğuna yönelik eleştiriler geldi ama biz buna uymadık.

11:55 - Duruşmaya saat 13:00'e kadar ara verildi. Ahmet Şık "Savcı mütalaasını beklemek istemiyorum, beyanım var, şimdi konuşabilirsem memnun olurum” deyince başkan ara verme kararından vazgeçti.

11:51 - Avukat Tora Pekin: Ne gerekçeyle sözleşmeniz feshedildi? Doğan Satmış: Yazılı gerekçe yoktu. Akın bey bir iki yazımdan şikayet etti. Bir de yurt dışı Türk Milli Takımı maçına şirket davetiyle katılmıştım, ondan dedi. Halbuki o geziye gazeteden 4-5 kişi daha gitmişti. İsimlerini hatırlamıyorum.

11:50 - Avukat Tora Pekin: Akın Atalay'ın isteklerine ilişkin somut bir görgünüz var mı?
Doğan Satmış: Benim yok, istifalar bu şekilde yorumlanmıştı.

11:48 - Avukat Tora Pekin: "Bu ekibin kendi istediği şekilde yayın yapmayacağını biliyordu" demişsiniz. Atalay'ın istediği yayın neydi?
Doğan Satmış: Onu bilemem. Benden sonra 10 arkadaş istifa etti. Akın Bey yönetimin değişmesini, Aydın Engin'in daha etkili olmasını istiyordu.

11:47 - Avukat Tora Pekin: Gazete içi eleştiri ötesinde talimat söz konusu mu?
Doğan Satmış: Hayır
Avukat Tora Pekin: "O dönemde (Haziran 2016) sizin dışınızda başka birinin işine son verildi mi?
Doğan Satmış: Hayır

11:46 - Avukat Tora Pekin: Siz Atalay'ın darbe girişimini bildiği imasında bulunuyorsunuz.
Doğan Satmış: Öyle mi? Öyle bir şey demedim. Biz Atalay ile yayın konusunda bir iki olay yaşadık ama bunlar hep gazetecilik faaliyetiyle ilgili şeyler.

11:46 - Avukat Tora Pekin: 'Akın Atalay 15 Temmuz'dan bir hafta önce bizim ekibi tasfiye etti' demişsiniz. Sizin ekibiniz kimdir?
Doğan Satmış: Can Dündar geldiğinde gazeteye geldim. 10-11 kişiydik. Sözü edilen dönemde gazeteden ayrıldım. Kastım odur.

11:45 - Doğan Satmış: Mustafa Balbay'ın ayrılması bizim bulunduğumuz döneme rastladı. Vakıf seçimlerini medyaya yansıdığı kadar biliyorum. Balbay benim de içinde bulunduğum yazı işlerini suçladı. Yazıdaki 'ele geçirme' sözünü vakfın yönetimindeki denge değişikliğini anlatmak için söyledim.

11:44 - Avukat Tora Pekin: Hem bazı gazetelerin sözlerini çarpıttıını söylediniz, hem Twitter'da yaptığınız bir açıklama var. 'Söyleşi algı yaratmak için dönüştürülüp kullanıldı’ dediniz. Size mal edilen açıklamalar sizin mi?
Doğan Satmış: Konuştuğum kişi 30 yıllık arkadaşımdı. Sohbet olarak gerçekleşti. Anlamını aşan sözler olabilir ama benim sözlerimdi.

11:43 - Doğan Satmış: Anonim yazılanlar genelde bir kişinin üstüne kalır, bir süre ben devam ettim. Köşede ismim yazmıyordu. Bir haftalık müddet için yazdı sonra yeniden çıkardık.

11:41 - Avukat Tora Pekin: 16 ay görev yaptığınızı söylediniz. Başlangıcını ve sonunu söyler misiniz?
Doğan Satmış: 2015 Şubat - Haziran 2016'da bıraktım. Köşemin adı 'son dakika' idi sanırım. Tek bir köşe yazdım, haftada bir yazdım. Duvar Yazıları'nı bir müddet anonim yazdık...

11:40 - Mahkeme savcısı: Röportajınızda MİT TIR'ları haberi var. "Bunu yayınlarsanız tutuklarlar" demiş bazı hukukçular. Kim onlar? Doğan Satmış: Akın Bey, Bülent Bey vardı.
Savcı: Akın Bey de mi toplantıdaydı?
Doğan Satmış: Evet

11:37 - Mahkeme Başkanı: Röportajdaki sözlerin size ait olmadığını söylediniz, cezai girişimde bulundunuz mu?
Doğan Satmış: O yayının yapıldığı gün Twitter'den o sözlerin bana ait olmadığını yazdım. Ama tekzip yoluna gitmedim, çünkü gazeteci olarak 1 gazeteyi tekzip etmek bana uygun olmazdı.

11:35 - Mahkeme Başkanı: İcra Kurulu başkan ve üyelerinin yayımlanan haber ve başlıklara etkisi var mıdır?
Doğan Satmış: Hayır, böyle bir durum olmamıştır

11:30 - Doğan Satmış: Ben 1,5 yıl birlikte çalıştığım arkadaşlarımın FETÖ ile bağlantıları olduğuna inanmıyorum. Gazetelere yansıyan sözler benim sözlerim değildir. Sözlerim çarpıtıldı. Gazetecilerin tutuklu yargılanması doğru değil.
Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Siz tanıksınız, eleştirmen değil.

11:26 - Avukat Bahri Belen (Doğan Satmış hakkında): "Tanıklıktaki kişi de 'savunmamı yapacağım' dedi, sanık psikolojisiyle geldi, hakkında da bir soruşturma var. Sanık psikolojisiyle yapacağı tanıklığın ne kadar geçerli olacağını da soruyoruz"

11:24 - Doğan Satmış yazılı beyan vermek istediğini söyledi. Salonda yuhalayanlar oldu. Satmış, "Cumhuriyet gazetesinde 16 ay boyunca köşe yazarlığı ve GYY danışmanlığı yaptım. Yazılı bir savunma hazırladım. Savunma değil de tabii tanıklık. Hazırladığım beyanı okumak istiyorum" dedi.

11:25 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Katip arkadaşlarımız, sadece bu dosya için değil başkaları için de, tanıkları defaatle telefonla arıyoruz. Arandığında Mehmet Faraç bugün itibariyle geleceğini, dersinden ötürü belli 1 saatte hazır olacağını ama zorla getirme kararının zorluk yaratacağını söylemiş.

11:21 - Avukat Fikret İlkiz: Burada anladığımız, demek ki tanık Mehmet Faraç size gelerek hakkında verilmiş olan zorla getirilme iptalini beyan etmiş. Çünkü tezkerenizin dışında zorla getirilme kararının neden kaldırıldığı konusunda UYAP'ta herhangi bir dilekçe, belge, başvuru göremedim.

11:19 - Avukat Ayhan Erdoğan: Aleyhte beyanda bulunan birinin (Doğan Satmış hakkında) burada tarafsız beyanda bulunamayacağını, bu durumun da adil olmadığını kayıtlara geçirmek istiyoruz.

11:18 - Avukat Ayhan Erdoğan: Sürecin hukuka uygun yürütülmediğini defalarca dile getirdik. Tüm ara kararlarda da rücu talebinde bulunduk çünkü mahkemenin ceza mahkemesi olamayacağını belirttik. Bugünkü tanık çağrılma usulünün de adil yargılamaya aykırı olduğu zabıtlara geçirsin isteriz.

11:18 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ:Memnuniyetle kabul ederiz.

11:17 - Avukat Bahri Belen: Boya’nın usuli bakımdan eksikliği bir bakıma CUMOK’la ilgili bağlantısı nedeniyle dinlenilmesnin olayın açıklanmasına katkıda bulunacağı açısından böyle bir karar verdiğimiz anlaşılıyor. O halde biz de CUMOK’tan olan çok eski Cumhuriyet okurlarından da tanık dinletebiliriz diye düşünüyoruz.

11:16 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Bizim başka delil oluşturacak talebimiz olmayacak.

11:15 - Avukat Bahri Belen: Delillerin taraflarca tartışılmasından sonra 216 tartışmasını yapacağız. İddia makamı da esasa ilişkin görüşünü 216 tartışması sonrası verecek. Bir kişinin daha, Namık Kemal Boya’nın da tanıklığına karar vermişsiniz. Ama iddia makamının görüşü alınmadı. Eğer böyle tanıklar olacaksa iddianameye dayanak olan Mustafa Balbay’ın çağrılmasına karar verilmemiş ama Balbay’ın avukatı Boya’nın dinlenmesi istenmiş. Anlamadık. Dinlenmesin demiyoruz. Başka yargılamalarda da “yargılamayı uzatma” gerekçesiyle taleplerin kabul edilmediğini bildiğimiz için taleplerde bulunmadık. Ama daha sonra taleplerimizi dile getireceğiz.

11:10 - Gazetenin eski yazarlarından Doğan Satmış, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve MİT TIR'ları haberine ilişkin verdiği söyleşi nedeniyle "tanık" sıfatıyla ifade verecek.

11:05 - Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Eksiklerimiz var. Bilirkişi raporları istemiştim emlak raporu geldi. Talep ettiğimiz tanıkların hepsi hazır olacak. Dijital materyaller konusunda 3 ayrı müzekkere yazdık ama inceleme yapılmadı. Dijital materyallerin bazılarının şifreleri bozuk, bazılarının yok denildi. Kemal Aydoğdu için yazılan müzekkereye cevap yok. Mahkememizin geldiği aşamada delil durumu budur. Ayrıca bir talep yoksa hazır olan tanık Doğan Satmış'ın beyanıyla devam etmek istiyoruz

10:55 - Tutuklu Cumhuriyet'çiler salona getirildi. Duruşma başlamak üzere

10:40 - Saat 10:00'da başlaması gereken duruşma hâlâ başlamadı.

10:18 - Duruşma salonuna girişler, "Boş yer yok" denerek durduruldu.

cumhuriyet-davasinin-5-inci-durusmasi-bugun-goruluyor-405042-1.

DURUŞMA ÖNCESİ BASIN AÇIKLAMALARI

Cumhuriyet Gazetesi'nin yazar, muhabir ve yöneticilerinin yargılandığı dava öncesi, İstanbul ve Ankara Barosu Başkanları adliye önünde basın açıklaması yaptı.

Cumhuriyet Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, muhabiri Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper ile 'Jeansbiri' hesabının sahibi olduğu iddia edilen Ahmet Kemal Aydoğdu'nun tutuklu olduğu 19 sanığın yargılandığı davanın 5. duruşmasına, bugün İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilecek. Duruşma öncesi, yargılanan Cumhuriyet çalışanlarına destek vermek için yapılan basın açıklamasına; CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, HDP Milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ve Garo Paylan ile gazeteciler, avukatlar ve meslek örgütü temsilcileri katıldı.

KİMLER TAKİP EDİYOR?

Cumhuriyet davası için IFJ, EFJ, IPI, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, PEN gibi çok sayıda uluslararası gazeteci ve yazar örgütlerinin temsilcileri Türkiye’ye geldi. Yargılanan Cumhuriyet’çiler, yakınları ve avukatları dışında duruşmayı izlemeye gelen bazı isimler şöyle:

Hasan Cemal, Gürhan Ertur, Tayfun Atay, Erdem Gül, Mine Söğüt, Efkan Bolaç, Tuğrul Eryılmaz, Sezgin Tanrıkulu, Doğan Akın, Barış Yarkadaş, İnan Ketenciler, Ali Sirmen, Hasip Kaplan, Sırrı Özbek, Arif Kızılyalın, Metin Yener, İrem Afşin, Hakan Canduran, Faruk Eren, Ayşe Cemal, Muratcan Sabuncu, Filiz Kerestecioğlu, Ercan Karakaş, Garo Paylan, Tuğçe Tatari, Bülen Mumay, Burcu Karakaş, Aylin Kotil, Sibel Güneş, Pınar Türenç, Mehmet Durakoğlu, Erol Önderoğlu.

"BU SÜREÇ, EN ÇOK DA FETÖ SANIKLARINA YARAYACAKTIR"

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, "KHK ile getirilen en vahim düzenleme 'resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına ve resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın' darbe teşebbüsü ve terör eylemlerinin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler için getirilen cezasızlıktır. Peşinen ifade edelim ki, bu hüküm yok hükmündedir. Suç teşkil eden bir eyleme rağmen herhangi bir kişinin hukuken sorumlu tutulamayacağına ilişkin cezasızlık düzenlemesi hukuken genel mantığa ve felsefesine aykırıdır. Biz demokrasi özlemimizi hukuku temel kılarak ararken, dün 695. ve 696 sayılı KHK'lar ile getirilen bu yeni düzenlemeler, işimizi daha da güçleştirdi. Kısaca dünden bu yana yükümüz daha da ağır… Çünkü bu KHK'lar kanun hükmünde olsa bile hukuk hükmünde değildir. Savunma hakkı, böylesine yok sayılıp görmezden gelinince, adına yargılama dediğiniz o oturumların daha hızlı ve dilediğiniz şekilde yürüyeceğini sanıyorsanız bunların hepsi AİHM'den dönecektir. Bu süreç, en çok da FETÖ sanıklarına yarayacaktır. Hukuktan vazgeçerek adalet sağlanması olanağ�� yoktur. Avukatlar olarak mücadelemizi yılmadan sürdüreceğiz" dedi.

"SON İKİ KHK, HUKUK DEVLETİNİN TABUTUNA ÇAKILAN SON ÇİVİDİR"

Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran da, dün çıkarılan KHK'ları eleştirerek, "Ne yazık ki paramiliter güçler oluşturulmak için ön açıldı ve bilinçli yapıldı. Vatandaş vatandaşa kırdırılacak hale geldi. Bu ülkede kolluk güçleri yok mu da, vatandaşa böylesine bir yetki verilme çabasına girildi. Bunun bir iç savaşa götüreceğini tahmin etmiyorlar mı? Tam tersi tahmin ediyorlar. Bunlardan çıkan sonuç şudur; artık TBMM bitmiştir. OHAL artık uygulanan rejim haline gelmiştir. Anayasa Mahkemesi sadece adı olan bir mahkemedir. Üzülerek söylüyorum. Bu son iki KHK, hukuk devletinin tabutuna çakılan son çividir" ifadesinde bulundu.

"GİZLİ SAKLI BİRŞEY DE KALMADI ARTIK... ÖZGÜR BIRAKILSINLAR..."

DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren de, Akın Atalay ile Murat Sabuncu'nun 421 gündür, Ahmet Şık'ın 360 gün, Emre İper'in ise 263 gündür tutuklu olduklarına dikkat çekerek, "Herkes biliyor ki Cumhuriyet Gazetesi'ne başlatılan operasyon, tutuklamalar ve sonrasındaki yargılama süreci daha ilk günden itibaren kocaman bir yalandı. Gizli saklı bir şey de kalmadı artık. O yüzden tavsiyemiz; ülkenin daha fazla ne kadar rezil olabileceği hesabını yapmayı bırakıp arkadaşlarımıza özgürlüklerini iade etmenizdir" diye konuştu.

Topluluk konuşmaların ardından Cumhuriyet Gazetesi davasının görüldüğü mahkeme salonuna çıktı.