DEM Parti, Van'da 'Özgürlük Yürüyüşü' düzenledi. 1-15 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirecek olan yürüyüşe ilişkin konuşan Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, Kürt sorunu için çözüm çağrısında bulunarak "Buradan çağrımızı bir kez daha bütün demokrasi güçlerine ve bu konudaki tüm muhataplara yapıyoruz. DEM Parti olarak, bir diyalog ve müzakere partisi olarak diyoruz ki; gelin müzakerelerin kapılarını açalım, gelin barışın ve diyalogun kapılarını açalım" dedi.

Kaynak: Haber Merkezi
DEM Parti'nin 'Özgürlük Yürüyüşü' başladı: "Gelin barış ve diyalog kapılarını hep birlikte açalım"

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) tecridin kırılması ve Kürt sorununda demokratik çözüm için 'Özgürlük Yürüyüşü' başladı.

Kars’ta yapılan basın açıklaması ile başlayan yürüyüşe DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve milletvekilleri katıldı. Hatimoğulları ve diğer katılımcılar Kars'ta yapılan açıklamada birer konuşma yaparken, Şırnak Milletvekilimiz Newroz Uysal Van’daki açıklamada ortak metin okudu.

Yürüyüş öncesi bir otelin toplantı salonunda basın açıklaması yapıldı. Toplantıda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Kürt sorununun çözümünün kimseye bir zararının olmadığını belirterek, "Kürtler ayrı bir halktır, farklı bir dilleri var. Bin yıllardır bu coğrafyada yaşıyor. Cumhuriyetin asli kurucularından birisidir. Cumhuriyet kurulurken canıyla, kanıyla destek vermiştir" dedi.

Bakırhan, tecrit politkalarını anımsatarak "Şimdi dönüp sormak lazım. Kürt sorunun çözümsüzlüğü acaba Türkiye halklarına, emekçilere, yoksullara, Kürtlere, Türkiye'nin bütününe ne kattı, ne kârı oldu, ne yararı oldu. Hep beraber izliyoruz. İçerde ve dışarda itibarını yitirmiş, içerde ciddi bir ekonomik kriz yaşayan, demokrasinin özgürlüklerinin askıya alındığı, gittikçe antidemokratik, kadının olmadığı, Alevinin, Kürdün, emekçinin dikkate alınmadığı bir yönetim anlayışıyla, bir yönetim şekliyle karşı karşıyayız. Kürt sorunu çözülmediği müddetçe de bu böyle büyüyerek devam edecek. Bugün cezaevlerindeki tecrit, açlık grevleri gibi, yoksulluktan dolayı intihar eden, umutsuzluğa kapılan, artık bu ülkenin geleceğinden beklentisi olmayan milyonlarca insanın yaşadığı bir ülkede yaşamaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Tülay Hatimoğulları ise yürüyüşün Kars'tan başlatılmasına ilişkin "Kars farklı halkların ve inançların yaşamlarına beşiklik etmiş kadim bir kentimizdir. Azeriler, Terekemeler, Caferiler, Kürtler, Türkler, Aleviler, Sünniler her halk ve inançtan insanın barış ve huzur içerisinde yaşayabildiği kentlerden biridir. Böyle bir kent, yaşadığımız Kürt sorununu kan ve göz yaşına boğan politik atmosferin tersine nasıl çevrilebileceğinin toplumsal bir örneğidir. O yüzden yürüyüşün Kars’tan başlaması nasıl bir Kürdistan ve Türkiye, nasıl bir Anadolu ve Mezopotamya istediğimizin de göstergesidir. O bakımdan önemlidir. Kürt sorunu bir statü sorunudur" dedi.

Demokrasi güçlerine çözüm çağrısında bulunan Hatimoğlulları, şunları söyledi:

"Bu yürüyüşle toplumda kanayan yaranın radikal çözümünün önünü açmak istiyoruz.Bugün Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözülmemesi, Türkiye’de genel anlamda demokratik bir atmosferin oluşmasını engelleyen en önemli nedendir. Türkiye, Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle ve onurlu bir barışla çözmüş olsaydı, bugün halklar ve inançlar arasında bu saldırılar ve ölümler yaşanmazdı. Santa Maria’da IŞİDliler elini kolunu sallayarak kilisede Alevi bir yurttaşı katledemezdi. Bakın kilisede Alevi yurttaşın katledilmesinin başka bir anlamı var. Demek ki halkların birbiriyle sorunu yok. Bir Alevi rahatlıkla kiliseye de camiye de gidebiliyor. Bir Sünni başka bir inançla dayanışma içinde olabiliyor. Bizim toplum aslında böyle bir yaşamı arzu ediyor. Ancak egemenler, mevcut iktidarlar kendi koltuklarını sağlamlaştırmak için Kürt sorununun devam etmesini, çatışmaların devam etmesini istiyor. Asker cenazelerinin, Kürt gençlerinin cenazelerinin bu ülkeye gelmesini istiyor. Oysa ki Türk anası da Kürt anası da bu çatışmaların ve savaş atmosferinin bir an önce bitmesini canı gönülden istiyor. Ama anaların sesini duyan yok, halkın sesini duyan yok. Bu yürüyüşün bir amacı da toplumda kanayan bu yaranın radikal çözümünün önünü açmaktır. Bizler DEM Parti olarak bu yürüyüşe desteğimizi sunuyoruz.

Gelin barış ve diyalog kapılarını hep birlikte açalım. Buradan çağrımızı Türkiye’de yüreği barıştan, adaletten, eşitlikten yana olan bütün insanlara yapıyoruz. Aydınları, yazarları, sanatçıları, demokratik kitle örgütlerini, emek-meslek örgütlerini, herkesi bu sorunun çözümü için, bu çorbada kendilerinin de tuzu olması için davet ediyoruz. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye’nin, Ortadoğu’daki savaşların çözümüne de katkı sağlayacağına inanıyoruz. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye, kendi toplumsal bütünlüğünü daha güçlü bir şekilde sağlar. Bugün Ortadoğu’nun dört bir yanında yükselen savaş seslerine, toplumsal anlamda güçlü bir birliktelikle hep birlikte bir karşılık verebiliriz, barışla karşılık verebiliriz. Ortadoğu'da savaş ve çatışmaların arttığı, Kızıldeniz’de savaş gemilerinin halka döndüğü bir atmosferde toplumsal bütünlüğümüzü sağlamak ve kendi iç sorunlarımızı çözmek, Kürt sorununu çözmek bizleri toplumsal olarak bu küresel saldırılara karşı da çok daha güçlü kılacaktır. İşte bu yeni gelişmeler yüzünden de Türkiye Kürt sorununu bambaşka bir şekilde ele almak durumundadır. Buradan çağrımızı bir kez daha bütün demokrasi güçlerine ve bu konudaki tüm muhataplara yapıyoruz. DEM Parti olarak, bir diyalog ve müzakere partisi olarak diyoruz ki; gelin müzakerelerin kapılarını açalım, gelin barışın ve diyalogun kapılarını açalım. Aynı sorumlulukla uluslararası insan hakları kuruluşlarına ve CPT’ye de sesleniyorum: İmralı tecridi için daha çok adım atılmalı, Kürt sorunun çözülmesi için daha çok rol ve misyon üstlenilmelidir. Burada hepimize büyük görevler düşüyor. Bu coğrafya kana, gözyaşına ve acıya fazlasıyla doydu. Artık bizler hep birlikte barış istiyoruz. Büyük Özgürlük Yürüyüşünün barışın kapısını aralayacağına olan inancımla hepinizi selamlıyorum. Yolumuz açık olsun."

GÖZALTI GERGİNLİĞİ 

Toplantının ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı ve beraberindekiler, Beşyol Meydanı’ndan Cumhuriyet Caddesi’ne, oradan da Milli Egemenlik Caddesi'ndeki Musa Anter Parkı’na kadar geniş güvenlik önlemleri altında yürüdü.

Yürüyüş sırasında polis TOMA aracından sık sık, slogan atmamaları yönünde uyarılarda bulundu. DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan ve beraberindeki milletvekilleri, buradan araçlarına binerek Hakkari'ye gitmek için yola çıktı.

Burada kalan gruptan bazıları ise dağılırken ‘Cezaevindeki siyasilere özgürlük’ diye slogan atan 2 kişi gözaltına aldı. Bu sırada partililerle polis arasında gerginlik yaşandı. Grup daha sonra dağıldı.