“Dünyaya demokrasi götürme” bahanesiyle ülkeleri işgal eden ABD, kendi ülkesinde demokrasi için oturma eylemi yapanlara saldırdı: Yüzlerce gözaltı var.

"Demokrasi Baharı"  ABD’nin maskesini düşürdü

ONUR EREM
onurerem@birgun.net
@onurerem

ABD sokakları, Occupy Wall Street ve Baltimore eylemlerinin ardından yeni bir hareketle çalkalanıyor: Demokrasi Baharı. Adı Arap Baharı’nı çağrıştırsa da, aralarında Noam Chomsky’nin de bulunduğu yüzlerce ismin ve milyonlarca kişiyi temsil eden 124 demokratik kitle örgütünün desteklediği bu hareketin bir talebi var: ABD’deki seçimlerin sermayenin kontrolünden çıkarılıp demokratik bir şeçim sistemine dönüştürülmesi.

Eylemciler sermayenin siyaseti yozlaştırdığını ve hangi partiden olursa olsun başkan adaylarını kontrol altına aldığını söylüyorlar. Bu eleştirileri, haklı temellere dayanıyor: ABD Yüce Mahkemesi’nin 2010’da 5 oya karşı 4 oyla aldığı tartışmalı bir karar, şirketlerin başkan adaylarını desteklemesini kısıtlayan bir yasayı ifade özgürlüğüne aykırı bularak iptal etti. Bu, şirketlerin seçimlere çok daha fazla para aktarmasının önünü açtı. Başkanlık kampanyaları için yapılan harcamalar 2002’de 3 milyar dolarken 2012’de 7 milyar doları aştı. Bu harcamayı Fransa’daki cumhurbaşkanlığı kampanyalarıyla karşılaştırmak, büyüklüğünü anlamaya yardımcı oluyor: Fransa’da ilk turdaki adaylar için harcama limiti 22 milyon dolar - ikinci tura kalanlara 8’er milyon daha harcama hakkı veriliyor. Böylece bir seçim dönemi boyunca tüm adayların toplam harcaması genellikle 100 milyon doların altında kalıyor. ABD ekonomisinin büyüklüğü Fransa’nın 8 katıyken seçim kampanyası harcamaları 70 katını aşıyor.

ABD’deki başkanlık yarışının sermayeye bağımlı kılınmasına karşı çıkan Demokrasi Baharı eylemcileri, bunun yoksulları ve azınlıkları siyasetin dışına ittiğini, bu nedenle kampanyaların sadece yurttaşlardan alınan bağışlarla yürütülmesini talep ediyorlar. İşte bu daha adil bir seçim talebi için binlerce kişi, 10 gün boyunca Philedephia’dan başkent Washington DC’ye yürüyüş gerçekleştirdi ve Pazartesi günü Kongre’nin önünde bir oturma eylemi başlattı.

Basit bir talep için yapılan bu barışçıl eyleme polisin tepkisi ise sert oldu. 1999’da Seattle’daki Dünya Ticaret Örgütü protestolarından beri dünyadaki polis teşkilatlarına kitlesel eylemlere saldırı ve eylem kontrolü hakkında “know-how” ihraç eden ABD polisi, Demokrasi Baharı oturma eyleminin ilk gününde 400 kişiyi gözaltına aldı.

Eyleme katılanlardan biri de, ABD’nin popüler TV şovlarından Young Turks’ün (Jön Türkler) sunucusu Cenk Uygur’du. Eylem sırasında gazetecilere “Halk bu sistemden bıkmış durumda. Artık daha fazla yolsuzluk istemiyorlar. İstedikleri şey özgür ve adil seçimler - bu bizim temel hakkımızdır” diye konuşan Uygur da gözaltına alınan 400 kişiden biri oldu. Gözaltına alınan eylemciler 5-6 saat sonra serbest bırakılsa da polisin saldırıları sonraki günlerde de devam etti. Pazar gününe kadar sürecek oturma eylemlerinde pazartesiden beri her gün 100’er kişi gözaltına alındı.

Eylemlerin bir diğer dikkat çeken özelliği de, ‘sosyalist demokrat’ başkan aday adayı Bernie Sanders’ın destekçilerinin varlığı. Demokrasi Baharı kendini herhangi bir aday veya partiyi desteklemeyecek şekilde konumlandırsa da Sanders için Hukuk Öğrencileri, Sanders için Halk ve Sanders için Kadınlar örgütleri kampanyanın çağırıcısı olan 124 örgüt arasında yer alıyor. Bu durum, Sanders’ın seçim kampanyasıyla da paralellik gösteriyor. Diğer adayların neredeyse tamamı, kampanyalarını büyük şirketlerin ve zenginlerin devasa bağışlarıyla finanse etse de Sanders’ın bağışlarının yüzde 88’i, 200 dolar altı bağışlardan oluşuyor. Sanders’a yapılan bağışların ortalaması, bağış başına 27 dolarla başkanlık yarışı tarihinin en düşük seviyesinde. Bu da Sanders’ın kampanyasını yoksulların, işçilerin ve küçük bağışçıların finanse ettğini gösteriyor.

Anti-kapitalist Occupy eylemlerinin veya ırkçlık karşıtı Baltimore eylemlerinin aksine, Demokrasi Baharı’nın radikal talepleri yok. Tek istedikleri daha adil bir seçim sistemi - ve bu basit talep bile ABD rejimine fazla geldi.