Ülkücü akademisyen Doç. Dr. Sinan Ateş 30 Aralık 2022 Cuma günü Ankara’da öldürüldü. Cinayetin izini (Uğur Mumcu dikkatiyle) takip eden BirGün yazarı Timur Soykan, olayın ayrıntılarını gazetede yazıyor. Kamuoyu da, “Baba”’nın yazarı Mario Puzo romanları formundaki bu haberlerden okuyup öğreniyor.

Haberlere baktıkça insanın midesi bulanıyor.

Hâlâ mı aynı tezgâh? Bıkmadınız mı bu ülkenin kara talihini daha da karartmaktan?

Sinan Ateş’in katledilmesi kararı yüksek katlarda verilip en alttakiler tarafından da uygulanmış olduğu ilk ifadelerden anında belli oluyor.

Tetikçi/katil Eray Özyağcı cinayetten dört gün önce (27 Aralık 2022 Salı) İstanbul’dan Ankara’ya “polis nezaretinde” sevk ediliyor!

Cinayetin azmettiricisi Doğukan Cep, bu sevkiyat için güzel bir araç kiralıyor. Siyah Trasporter! Araç sahibi Mustafa Uzunlar’a “iki polis arkadaşla Ankara’ya düğüne gideceğiz, arkadaşımıza hediyesini verip döneceğiz” diyor.

27 Aralık Salı günü Doğukan Cep geliyor önce. Sonra iki özel harekât polisi Murat Can Çolak ile Aşkın Mert Gelenbey Ataşehir’deki otoparka geliyorlar. Saat: 16.30-17.00 gibi hareket edeceklerken birden Eray Özyağcı ortaya çıkıyor. Araç sahibi/otoparkçı Mustafa Uzunlar, tetikçiyi çok iyi tanıyor, lakabının “Papi” olduğunu bile biliyor.

Özel Harekâtçı polisler ise ifadelerinde “tanımıyoruz” diyorlar. Polislerin Ankara’ya gitme sebepleri tamamen farklı: “Gezmeye gidecektik!”

Eray Özyağcı “tanımadığı”(!) polislere samimi bir teklifte bulunuyor:

-Ben de sizinle gelebilir miyim? Ankara’da hastam var!

-Olur, gel!!?

İki polis ve bir tetikçi araca binip yola çıkıyorlar.

Düğüne gidecek olan ve bunun için araç kiralayan Doğukan Cep ise otoparkta kalıyor. Bu arada otoparkçı Mustafa Uzunlar, Doğukan’ın lakabının da “Dodo” olduğunu ifadesinde açıklıyor.

Adam öldürme ekibi Ankara’ya gidiyor, polisler Eray Özyağcı’yı bırakıp aynı gün İstanbul’a dönüyorlar. 30 Aralık Cuma günü Sinan Ateş katlediyor!.. Cinayeti işleyen “Papi Eray” kayıplara karışıyor! Ara elemanların bir bölümü Emniyetin ilgili birimlerince yakalanıp tutuklanıyorlar.

Ortada Ateş ailesinin kanayan yaraları ve büyük bir soru işareti duruyor:

-Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş’i öldürme emrini kim veya kimler verdi?

Şimdi burada durup 16 Mart 1978’e gidelim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin üzerine atılan patlayıcılarla Hatice Özen, Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl, Murat Kurt adlı gençler katledildiler.

O gün bombayı atan Zülküf İzot’u Beyazıt meydanına içinde resmi giysili polislerin de bulunduğu bir araç getirdi. Bombayı polis Mustafa Doğan’ın atacağı söylenmişti Zülküf’e… Son anda karar değişti TNT kalıbı Zülküf’ün eline verildi. Katliamı onun üzerine kaldı.

Zülküf olay yerinden koşarak kaçıyordu. Toplum polisleri de peşinden koşmaya başladılar. En önde de polis memuru Yahya Gergin vardı. Biraz daha koşsa yakalayacaktı. Ama arkalarından bir emir geldi:

-Durun! Toplum polisleri durdular Zülküf de kaçtı. Yahya Gergin yıllar sonra Can Dündar’ın “O Gün” belgeselinde emri vereni açıkladı:

-Komiser muavini Reşat Altay!

1978’den 2023’e… Aradan 45 yıl geçti. Uygulamalar değişmedi. Büyük eylemler söz konusu olunca bütün yollar aynı adrese çıkıyor:

- Devletin katliam hizmeti!

Not: 16 Mart 1978 katliamında kullanılan TNT patlayıcıları ABD’den TSK’ya yolluyor. Bir yüzbaşı bunları Ülkü Ocakları Başkanı Abdullah Çatlı’ya, oda katliam birimine veriyor. Bunların tümü resmi olarak mahkeme dosyalarında yer alıyor. Can Dündar’ın “O Gün” belgesel programı YouTube kanalında duruyor.