Düşünce Özgürlüğü Derneği tarafından İstanbul Bilgi Üniversitesi'nd

Düşünce Özgürlüğü Derneği tarafından İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenen “Düşünce Özgürlüğü İçin 4. İstanbul Buluşması” toplantısına konuşmacı olarak katılanlar düşünce özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Toplantıya katılan ve gazetecilerin soruları nı yanıtlayan yazar Orhan Pamuk “Türkiye'de sadece benim durumumda olanlar için değil, pek çok kişinin düşünce ve ifade özgürlüğünden dolayı başının dertte olması acı. Türkiye için çok kötü” dedi. Pamuk, yazarların cezalandırıldığı, hapse atıldığı ülkelerin dünyanın en kötü, en yoksul ülkeleri ve dünya milletleri tarafından en dışlanmış ülkeler olduğunu kaydetti. Orhan Pamuk, “Bunlar olmasın istiyoruz. Dünya gazetelerinde hapse atılan yazarların haber olmasından utanıyoruz” dedi.

CHOMSKY’NİN MESAJI
Toplantıda mesajı yayınlanan ABD’li siyaset bilimci Noam Chomsky ise, Türkiye'deki insanları n insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğ ü konusunda bir mücadele ruhuna sahip olduklarını belirterek, Avrupa'nın ifade özgürlüğü konusunda Türkiye'den öğreneceğ i çok şey bulunduğunu söyledi.

ALATAŞ: KIRILMA NOKTASI
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Yusuf Alataş, 11 Eylül'ün insan hakları ve özgürlükleri konusunda bir kırılma noktası olduğunu, 11 Eylül'le birlikte korku ve korkutma politikalarının devlet politikası haline geldiğini öne sürdü. 11 Eylül sonrasında yıldırma politikalarının odağını terörün oluşturduğunu ifade eden Alataş, terör tehdidine karşı tek çözüm olarak da baskı, şiddet ve özgürlüklerin kısıtlanmasının öngörüldüğüne işaret etti.

'BAĞIMSIZ GAZETECİLİK'
Hindistanlı hukukçu Niloufer Bhagwat da 11 Eylül'den sonra dünyada bilinçli bir propaganda yürütüldüğünü ifade ederek, Müslümanlar'ı n ve Araplar'ın terörist gibi gösterilmeye çalışıldığını ifade etti. Global gelişmelerin dünyadaki bağımsız gazeteciliği de yok ettiğini savunan Bhagwat, liberal demokrasilerin vaatlerinde bile gerileme olduğunu söyledi. Bhagwat, AB ülkelerinin geçmişte ABD'den daha özgürlükçü olduğunu, ancak günümüzde bu ülkelerde de insan hakları konusunda gerilemeler olduğunu belirtti.

AİHM’İN TÜRBAN KARARI
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Levent Korkut da, 12 Eylül müdahalesinden sonra Türkiye'de gözaltı süresinin 90 güne çıkarıldığını hatırlatarak, İngiltere'de bugün gözaltı süresinin 90 güne çıkarı lmasının tartışıldığını, bunun da düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda gelinen noktayı gösterdiğini kaydetti.

Demokrasinin var olabilmesi için ifade özgürlüğünün maksimum düzeye getirilmesi gerektiğini vurgulayan Korkut, şöyle devam etti: “Bugün Avrupa'da gelişen İslama fobi ve Müslüman düşmanlığının en önemli nedenlerinden biri de, devletlerin tutumu ve yasalarıyla buna açıktan olmasa da dolaylı olarak destekleyen faaliyetleridir. Örneğin, AİHM'in son başörtüsü kararına bakacak olursak, mahkemenin argümansız ve delilsiz birtakım kavramları birleştirip tehlikeli sonuçlar doğuracak kararlar verdiğini görüyoruz. Buradaki argümanlardan biri, başörtüsü takmanın köktendincilik anlamı na geldiği şeklindedir. Bu birleştirme Avrupa'da ırkçılığa bir argüman, bir malzeme üretmektedir.”

Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Raportörü Jonathan Sugden de, 11 Eylül'den sonra Avrupa'da Müslüman olmanı n daha zor bir durum haline geldiğini belirtti. Sugden, Londra'daki bombalı saldırılardan sonra ırkçı güdülerle yapılan saldırıların arttığına dikkat çekerek, bu ülkedeki etnik kökenli yabancıların yanlış bir şekilde yurtdışına gönderilmeye başlandığını kaydetti. 11 Eylül'ün gölgesinin Avrupa'daki başörtüsü konusundaki kısıtlamaların üzerine düştüğünü ifade eden Sugden, AİHM'in Leyla Şahin kararının da bu etkiyle alındığını savundu. İnsanları en iyi savunacak şeyin evrensel insan hakları olduğunu belirten Sugden, AİHM'in başörtüsü konusundaki argümanlarının kötü olduğunu ve kararı da başarısız gördüğünü söyledi.

Sugden Türkiye'deki gelişmeler konusunda da şunları söyledi: “Bence Türkiye'de insan hakları konusunda ilerleme oldu. Kürtçe yayınlar başladı. Bunlar yeterli demiyorum. Özel televizyonlarda da yayın yapılması sözü verildi, ancak henüz gerçekleşmedi. Ama Türkiye'de bir tabu kırıldı.

İnsan haklarının ilerlemesi konusunda bazı insanların memnuniyetsizliğini de örnek gösterebiliriz. Bu kişiler sahip oldukları ayrıcalıkları kaybettikleri için bazı gelişmelere karşı çıkıyorlar. Örneğin azınlıklar raporu yırtılıyor. Şemdinli'de olaylar çıkıyor. Daha önce de bunları yaşadık. Süleyman Demirel, 1991 yılında ‘Kürt gerçeğini tanıyoruz’ açıklaması yapmıştı. Ancak Lice'de olaylar çıktı. Tekrar şiddete dönülsün diye... Şemdinli'deki saldırıların amacının da bu olduğunu düşünüyorum.

Susurluk'un aksine tüm detayları ortaya çıkarıp suçluları adaletin önüne çıkarır ve cezalandırırsanız bu toplumun ve hükümetin lehine olacaktır.”

Yazarların yargılanmasının Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olduğunu belirterek, AB süreci ve tüm gelişmelere karşı bu konuda yeterince adım atılamadığını söyleyen yazar Mehmed Uzun ise, “Yazarları n yargılanması ayıp, çirkin. Türkiye'ye yakı şan şeyler değil. Bunları protesto ediyorum” dedi. Uzun, kendisinin 5 defa yargılandığını hatırlattı. Türkiye'de yasalarda düşünceyi sınırlandıran fazlasıyla yasaklar bulunduğ unu ileri süren Uzun, bunların kaldırılması gerektiğini kaydetti.

Uzun, Şemdinli olayları konusundaki değerlendirmesinin sorulması üzerine de, “Olayları protesto ediyorum. Suçüstü yakalanmı ş kişilerin böyle pervasızca işler yapması na şaşırıyorum. Bunların mutlaka cezalandı rılması gerekir. Devletin bu tür suç örgütlerinden kurtarılması gerekir. Devletin demokratikleştirilmesi son derece önemli'' şeklinde konuştu.

Mehmed Uzun, Başbakan Erdoğan'ın Hakkari'ye yaptığı ziyareti nasıl değerlendirdiğ inin sorulması üzerine de şunları söyledi: “Başbakan'ın Hakkari'ye gidişini destekliyorum. Modern bir devlet adamına yakı şır bir tutum olarak görüyorum. O'nun Diyarbakı r'a gidip Kürt sorununu telaffuz etmesini çok önemli buluyorum. Halkın içinde olmasını da modern ve tam bir devlet adamına yakışır bir tutum olarak görüyorum. Bunu anlamlı buluyorum.”

Orhan Pamuk ve Hrant Dink masada
Reform İzleme Grubu bugün Ankara’da toplanıyor. Hükümet, toplantıda Orhan Pamuk hakkı ndaki dava ile Agos Dergisi Editörü ve Birgün gazetesi yazarı Hrant Dink hakkındaki kararı masaya yatıracak.

Reform İzleme Grubu toplantısı Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün başkanlığında, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nı n katılımıyla toplanacak.

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan da toplantıya ilk kez katılacak. Bugünkü toplantının gündeminde, Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda geniş yer bulan ifade özgürlüğü alanındaki eleştiriler var. Bu çerçevede, yazar Orhan Pamuk hakkındaki dava ile Agos Dergisi Editörü ve Birgün gazetesi yazarı Hrant Dink hakkındaki karar da masaya yatırılacak.

Reform İzleme Grubu toplantısında hükümet, ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı yasal düzenlemelere ilişkin ne gibi değişikliklerin yapılabileceğ ine ilişkin bürokratlardan bilgi alacak.