Emekçi yine yok sayıldı

SERPİL AKPINAR
BES Genel Başkanı

Koronavirüsün Türkiye’de görüldüğü ilk gün sendikamız büro iş kolunda faaliyet gösteren başta Adalet Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı TÜİK, iŞKUR gibi kurumlara alınması gereken tedbirler konusunda yazılar yazmış, önerilerde bulunulmuş, şube yönetim kurullarımız iş yerlerinde konuya dair faaliyetler yürütmüştür. Fiziki hijyenden, çalışmanın sınırlandırılması, gerekirse üretimin durdurulması dahi önerilerimiz arasındaydı.

Bu dönemde tüm kesimlerin dayanışmayı, karşılıklı özveriyi, anlayışı öncelemesi gerekir. Bu bağlamda sürecin ortak örgütlenmesine dair girişimlerde bulunduk. Büro iş kolundaki kurumlara yazılı öneriler sunduk, yüz yüze görüşmeler yaparak tedbirler konusunda ısrarcı olduk. Özellikle kamu kurumlarında süreye bağlı iş ve işlemlerin ertelenmesi, bu bilgiyi tüm kamuoyuna ulaştıracak kamu spotlarının hazırlanması, diğer işlemlerin interaktif sistemle yapılmasını ve kamu kurumlarında nöbetleşe çalışma usulünün bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladık. Çünkü Sağlık Bakanlığı’nın, Bilim Kurulu’nun ve TTB’nin üstünde durduğu en önemli önlem el hijyeninin yanında fiziksel ve sosyal mesafeyi sağlamaktı.

Yaptığımız görüşmelerde gerek GİB Başkanı gerek SGK Başkanı, Cumhurbaşkanlığı genelgesinde belirtilen tedbirlerin alındığını, uyarılarımızın haklı olduğunu ancak diğer tedbirler konusunu değerlendireceklerini tekrarlayıp durdular.

Ve çarşamba geldi çattı. Neredeyse herkes ekranların başına geçip ihtiyaçlarının karşılanmasını bekledi. AKP’li Cumhurbaşkanı yanına kamu işçilerinin satış sözleşmesini imzalayan TÜRK-İŞ, AKP’nin besleyip büyüttüğü HAK-İŞ ve siyasi iktidarın çıkarlarını sürekli koruduğu TÜSİAD’ı alarak kameraların karşısına geçti. Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada kamu emekçileri, işçiler, yoksullar, kadınlar, gençler, çocuklar ve doğa yoktu. Söylediği “Ey sermaye sahipleri, patronlar endişeye mahal yok. Ülke hangi şartlarda olursa olsun ne halk, ne emekçiler ne doğa ne... Hiçbiri önemli değil, her şey sizin için…”

TALEPLERİMİZ KARŞILANMALI

Sendikalar talepleri karşılanmadığında basın açıklamaları, iş yavaşlatma, iş bırakma gibi araçları kullanır. Tüm kamu emekçilerine, halkımıza, doğaya karşı sorumluluk bilincimizle hareket etmek, böylesi dönemlerde toplumsal dayanışmayı yükseltmek birinci görevimizdir. Ancak bu dayanışma, özveri ve anlayışlılık ilkelerinin, ülkenin tüm kurumları ile karşılıklı bir şekilde öncelenmesi gerekir.

Bu süreç içerisinde Sendikamız sorumluluk alarak büro emekçileri konusunda birçok girişimde bulunmuştur. Ancak geldiğimiz noktada kamu idarecilerinin önerdiğimiz tedbirleri tam anlamıyla hayata geçirmediklerini her gün illerden bize ulaşan tespitlerle, sorun aktarımlarıyla görüyoruz.

En son İstanbul’da yaşanan iki vaka bunun göstergesidir. Çağlayan Adliyesi ve Anadolu Adliyesi’nde iki mahkeme mühürlendi ve çalışanlar karantinaya alındı. Öncelikle adliye çalışanı arkadaşlarımıza geçmiş olsun ve acil şifa dileklerimizi iletiyoruz. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki bu sonucun doğmasında Bakanlığın da sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere tüm kurumların uyarılarımızı dikkate alması kamu emekçilerinin sağlığı ve yaşamı için çok önemlidir. Sendikamız her zaman olduğu gibi büro emekçilerinin sağlıklı yaşam ve çalışma koşullarının yaratılma mücadelesinde sorumluluk üstlenmeye ve tüm emekçilerle dayanışmayı yükseltmeye devam edecektir. Ayrıca büro işkolunda örgütlü diğer sendikalara görevlerinin Cumhurbaşkanı’nın arkasına dizilerek sermayeyi dört köşe yapmak olmadığını hatırlatmak isteriz.