“Kibritle oynayan bir çocuğun muzipliğini hissettim genellikle şiir yazarken ve genellikle de yangın çıktı. Birileri hep yanan yeri bırakıp kaçmamı söyledi; ama ben o yanan yeri hep grapon kağıtları ile süsledim. Benim için şiir tehlikeyi güzelleştirme sanatıdır.” 8. ölüm yıldönümünde andığımız Didem Madak’ın feminist çantasından çıkarttığı kibritlerle ateşe verdiği yerlerde dolaşıyoruz. Uzakta değil, aslında yan […]

Feministin çantasında Didem Madak’ın dizeleri…

“Kibritle oynayan bir çocuğun muzipliğini hissettim genellikle şiir yazarken ve genellikle de yangın çıktı. Birileri hep yanan yeri bırakıp kaçmamı söyledi; ama ben o yanan yeri hep grapon kağıtları ile süsledim. Benim için şiir tehlikeyi güzelleştirme sanatıdır.”

8. ölüm yıldönümünde andığımız Didem Madak’ın feminist çantasından çıkarttığı kibritlerle ateşe verdiği yerlerde dolaşıyoruz. Uzakta değil, aslında yan odada çıkıyor bazen yangın, karşı koltukta, mutfakta, arka sokakta…

Tam da günlük hayatın içinde bir eyleme davet eden yangınlar bunlar ama tam da yangının ortasında yanan yere grapon kağıtları koyan, yani yıkarken kuran bir eyleme davet eden. Mor bir köşe yastığının divanın ucundaki isyankâr duruşunu selamlatan, bahçedeki limon ağacından küçük sarı güneşler toplayan, yıldızların takımından başka takım tutmayan bir cadı olarak, yürüyen caddeyle birlikte hepimizin cadılığımızı fark etmemizi sağlayan Didem Madak ölümünden 1 yıl, 2010’daki anayasa referandumundan ise 4 ay önce Istanbul Şiir Festivali’nin broşüründeki özgeçmişinde yazan “şu sıralar cadılık, büyü çeşitleri gibi konularla ilgileniyor ve bir efsun kitabı düşlüyor” cümlesinin sansürlenmesinin ardından şöyle demişti:

“Cadı avcıları her çağda olmuştur. Bugün de vardır. Bazılarının söylediği gibi hakikaten ‘ülkemiz normalleşiyor’ ve başta şairleri normalleştirmek en mantıklısı, şairlerin özgeçmişlerinden caiz olmayan, örf adet ve din diyanete mugayir bölümlerin çıkarılması ve açılışta resmi kıyafet talepleri hep bu normalleşmenin belirtileri. Öyle ki yakında bir cadı avı da başlayabilir, önce kendini cadı ilan edenler avlanır ve sonra bazıları cadı ilan edilerek avlanır.”

Tam da belirttiği gibi 2010’un ‘normalleşiyoruz’ dalgasına karşı bizim de büyülerimiz ve kedilerimiz var inadıyla Hayır derken de şiirindeki eylemin ve ortasında durduğu(muz) ve ne yazık ki kibritlerini bizim atmadığımız yangının izlerinin bugüne nasıl ulaştığını bir kez daha görüyoruz.