Türkiye’de basın üzerindeki baskıların giderek artması üzerine bir araya gelen gazeteciler, 'Ben Gazeteciyim' adlı yeni bir inisiyatif başlattı.

Gazetecilerden yeni inisiyatif: Ben Gazeteciyim

Sadece işini yaptığı, gerçekleri yazdığı, halkın haber alma hakkını savunduğu, mesleki dayanışmada yer aldığı için tutuklanan, gözaltına alınan, tehdit edilen, susturulan gazetecilerin sesi olmak ve basın özgürlüğünü korumak için yola çıkan 'Ben Gazeteciyim' adlı inisiyatif, ilk etkinliğini, banner kampanyası ile başlattı.

Türkçe “Biliyor muydunuz? Gazetecilik Suç Değil” ve Kürtçe “Hûn Vê Dizanin? Rojnamegerî Ne Suc e” sloganıyla hazırlanan bu banner, tüm zorluklara rağmen gazetecilik yapmakta ısrar eden bazı gazete, televizyon ve internet sitelerinde beş gün boyunca yayınlanacak.

Kampanyanın ilk destekçileri arasında BirGün, Evrensel, Cumhuriyet, Agos, Azadiya Welat, Halkın Nabzı, Özgür Gündem, Yurt gazeteleri ile T24, P24, Bianet, Haberdar, Diken, Sendika Org, Jiyan, ABC Gazetesi, Journo, Dağ Medya, Solfasol, İlke Haber ve İMC gibi haber portalları yer alacak.

Basın kuruluşlarına ve gazetecilere yönelik baskının Türkiye’de görev yapan yabancı gazetecilere bile ulaştığına, mesleğin kriminalleştirilmeye çalışıldığına dikkat çeken inisiyatif, bu koşullarda dayanışmanın daha da büyümesi gerektiğine dikkat çekti.

İnisiyatif tarafından yayınlanan metinler şöyle:

BEN GAZETECİYİM! GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR!

Türkiye’de basın üzerindeki baskı giderek ağırlaşıyor.

Basın özgürlüğüne sahip çıkan ve işini yapmaya çalışanlar ağır bir “bedel” ödemek zorunda kalıyor.

Çatışma bölgelerinden bildiren gazeteciler, can güvenliği olmadan, her gün tehdit ve tacize maruz kalarak çalışıyor.

Muhabir, editör ve yazarlar soruşturuluyor, haklarında hakaret davaları açılıyor… Yaptıkları veya sosyal medyada paylaştıkları haberler yüzünden pek çoğu tutuklu yargılanıyor ve hapse atılıyor.

Basın çalışanları, ajanlık, terör örgütü propagandası yapmak, hakaret gibi suçlamalarla düşmanlaştırılıyor. Bu kampanyadan, Türkiye hakkında yazan yabancı gazeteciler de nasibini alıyor.

Gazetecilik, Türkiye basın tarihinde belki de ilk kez, yabancı basına dek uzanan şekilde baskı altına alınıyor, kriminalleştiriliyor.

Gazeteciler işini yapamaz hale getiriliyor ve işten atılıyor... Sık sık sansür baskısı altında çalışıyor, yaptığı habere ve çalıştığı kuruma göre damgalanıyorlar.

Gerçekler yayın yasaklarıyla kısıtlanıyor, karartılıyor. “Hoşa gitmeyen” yayınlar suç sayılıyor. Pek çoğu kapatılma tehdidi altında.

Gazetecilerle dayanışma sergileyen farklı kesimler de hedef tahtasına oturtuluyor.

Tüm bu baskılara karşı gazeteciler, cezaevlerinin önünde, adliye bahçelerinde, baskı altındaki yayınların yazıişleri masalarında, İstanbul’dan Diyarbakır’a nöbet tutup dayanışma sergiliyor...

Basın özgürlüğüne sahip çıkmak, halkın haber alma hakkına sahip çıkmak demektir!

Haber alma hakkı kısıtlanan bir toplumda demokrasiden bahsetmek mümkün olamaz.

Biz, mesleği gereği ya da basın özgürlüğüne destek verdikleri için karalanan, hapse atılan, susturulmaya çalışanların sesi olmak için var gücümüzle çalışacağız.

Biz gazeteciyiz ve haykırıyoruz:

Gazetecilik suç değildir!