Yönetmen Tayfur Aydın’ın ikinci uzun metrajlı sinema filmi ‘Siyah Karga’ gösterime girdi. Yönetmen Aydın, bu kez bizi İranlı bir aktirist olan Sara’nın Fransa’dan Hakkari’ye oradan İran’a uzanan yolculuğuna ortak ediyor

Geçmişle yüzleşmek için küçük bir eylem benimkisi

CANAN AYDIN canan1aydin@gmail.com @kuzeydogu

Kaçımız geçmişin izlerini silebiliriz ki? Madem yaşananları değiştiremiyoruz o zaman yüzleşmeli tıpkı Sara gibi.
Yönetmen Tayfur Aydın’ın ikinci uzun metrajlı filmi Siyah Karga bu hafta sinemalarda seyirciyle buluştu. İlk filmi İz-Rêç’te bir kuşağı anlatmak için kamera arkasına geçen yönetmen Aydın, bu kez İranlı bir aktirist olan Sara’nın Fransa’dan Hakkari’ye oradan da İran’a uzanan yolculuğuna bizi ortak ediyor. Sara’nın eve dönüş hikayesi için katıldığınız bu yolculukta, sınırlara, yoksulluğa, kaçakçılığa, çetin geçen kış koşullarındaki yaşama tanık oluyorsunuz.

» İlk filmin İz-Rêç de ‘Siyah Karga’ da birer yol hikâyesi aslında. Neden meselelerini yol hem de zor kış koşullarında yapılan yolculuk üzerinden anlatmayı tercih ediyorsun?
Çocukluğum köyde geçti. Telefon yok tabi o zamanlar; akşamları köye gelen arabaların yolunu gözlerdik. Gelmezlerdi bazen ve biz hep o uzun ince yola bakardık. Arabayla giderken yolları izlerdim ve yolculuğum sırasında gördüğüm köyleri, oradaki yaşamları merak eder bunların hayalini kurardım. Aslında zor koşullarda sisli dağları aşan yolları sevmemle başladı her şey diyebilirim.

» Filme ismini verdiğin Siyah Karga kötü haber figürü olarak tanımlanır. Senin filmin için siyah karganın nasıl bir anlamı var?
Karganın kötü haber temsili olduğu söyleyen bir toplum var. Dünyadaki en akıllı, en sadık kuşlardan biridir bence. Uzun yaşayan, sürülerinden ayrıldıktan ya da sürülerinden dışlandıktan sonra, ne olursa olsun tekrar doğdukları yere dönerler. Bu yüzden dağlarda, ovalarda tek başına uçan kargaları çok görürüz. Çünkü sürüden ayrılmış ve doğdukları yere dönmüşlerdir. Bizim filmimizdeki hikayede bu şekilde geliştiği için böyle bir bağlantı kurmak istedim.

»Arkası yarın tadında bir masalla başlıyor film; Karga masalı. Son dönemde filmlerde sıklıkla gördüğümüz bir tarz.
Dünyanın neresinde olursan ol herkesin ninesinden, dedesinden duyduğu, masallar var ve o masallar zamanla insanı şekillendirir.
Filmde Sara karakteri için de bu böyle. Babası ona masallar anlatıyor… Dinlediği masal yıllar sonra onu cesaretlendiriyor ve kabuğunu kırmaya yönelik bir eyleme dönüştürüyor. “Sara sen yine uydun mu?” repliği hatırlayalım.

gecmisle-yuzlesmek-icin-kucuk-bir-eylem-benimkisi-226829-1.


» Sara, sınırları aşıp Fransa’dan Türkiye’ye oradan İran’a ülkeler arasında yolculuk yapıyor. Sara’ya çevirmenlik yapan Yılmaz kendi ülkesinde ama doğduğu topraklardan uzak metropole sıkışmış bir karakter. Yılmaz ile Sara’yı birleştiren asıl şey ne?
Yılmaz, Beyoğlu’nda eski bir evde, metropolde sıkışmış bir karakter. Onun da bir dönüşüme ihtiyacı var tıpkı Sara gibi. Yılmaz Sara’ya çevirmenlik yapıyor ama Sara da Yılmaz’ın yolunu bulmasına yardımcı oluyor aslında.

»Film aslında Sara’nın geçmişiyle yüzleşmesi ve bir kadının içsel yolculuğu. Neden bir kadının hikâyesini anlatmayı tercih ettin?
Çünkü annem, eşim, kardeşim bir kadın. Biz daha çok onları acı çekerken görüyoruz. Özellikle Ortadoğu’daki kadınların acısı biraz daha fazla ve biraz da bunu anlatmak istedim. Sara, sınırları aşan, kabuğunu kıran bir kadın. Etrafını erkekler kuşatmış. Bir kadının bu kadar erkeklerle kuşatılmış bir dünyada hedeflerine doğru yol alması... Geçmişle yüzleşmek için bireylerin hedeflerine doğru gitmesi adına küçük bir eylem benimkisi aslında.

» Film sınırda geçen hikâyesiyle; katırlarla yapılan yolculuk, kaçakçılık, silah sesleri… Tüm bunlar bana Roboski’yi hatırlatıyor. Filmin bu yaşadığımız felaketle örtüşen hikâyesi için neler söylemek istersin?
Bizim filmimiz izlediğiniz gibi roboskiyi anlatan bir film değil. Sadece sınırda yaşayan ve kendi hayatlarını bu şekilde idame eden insanları yaşam koşulları. Ama katırların olması, kaçakçı olmaları nedeniyle böyle bir bağlantı kurmuş olabilirsiniz. Birçok sınır ülkede kaçakçılık yaşanıyor bu evrensel bir mesele bence.

gecmisle-yuzlesmek-icin-kucuk-bir-eylem-benimkisi-226830-1.

»Filmlerinde neden mutsuz sonları seçiyorsun?
Mutsuz ama umutsuz sonlarım yok bence. Mesela ‘İz’in en son sahnesinde, tam tepede bir güneşin doğuşunu görüyoruz. Siyah Karga’da ise bir kadın var ve biz onun uçurum kenarında kuş gibi özgür hissettiğini görüyoruz. Önemli olan da bu bence.

»Bir yönetmen olarak sizce ‘Siyah Karga’ sinema seyircisine ne vaat ediyor?
İz’in gösterimi için dünyanın birçok ülkesine gittim. Film için “bizim hikâyemiz” diyenler oldu. Birileri filmi izledikten sonra, geçmişlerini sorgulayıp, annesinin, ninesinin kim olduğunu araştırmaya ve farklı şeylerle karşılaştıklarına dair halen mailler alıyorum. Siyah Karga ise; yapmak istediklerini, geride bırakacağı ya da bıraktığı insanları düşünerek keşkelerini azaltabilirler. Bunun için hayallerinin peşinden gidenler olabileceğini düşünüyorum.

»Film az kopyayla gösterime giriyor. Dağıtım krizi nasıl aşılacak?
Türkiye sinemasının en büyük sıkıntılardan biri bu. Festival filmleri dedikleri bu tarzdaki filmlerin yer bulması çok sıkıntılı. Yapımcılar, yönetmenler tarafından her ne kadar “bu film çok izlenebilir” dense de bir bakanlık süreci var.

»Çok sıkıntılı insanların modlarının düştüğü süreçlerden geçiyoruz. Sinemanın şuan toplumda hayatta nasıl bir karşılığı var?
İnsanların yoğun gündem içinde sıkışıp kalması tercihlerini çok etkiliyor. Biraz gülelim, eğlenelim, biraz gündemden uzak kalalım durumu söz konusu. Böyle olunca insanlar doğru filmlerle buluşamıyor.