'Güçlü gibi görünen değil haklı olan kazanacaktır'

ZEYNEP KURAY

Cumhuriyet gazetesinin 4'ü tutuklu 18 yazar, yönetici, çizer ve çalışanının yargılandığı İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde iddialar teker teker çökmesine rağmen tahliye çıkmadı. Gazete muhasebecisi Emre İper’in ByLock kullanıcısı olduğu iddiasının bizzat bilirkişi uzmanı tarafından çökertildiği duruşmaya, gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın sözleri damga vurdu. Davanın hukuki değil siyasi olduğunu vurgulayan Atalay, “Bugün güçlü gibi görünenler değil, haklı olanlar kazanacaktır” dedi.

1 yıl önce bugün yapılan operasyonla gözaltına alınarak tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davanın 4’üncü duruşmasında üretilen sahte deliller teker teker çürütülmesine rağmen tahliye çıkmadı. Çağlayan'daki 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesi İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yapan Dışardaki Gazeteciler meslektaşlarının derhal serbest bırakılmasını istedi. Duruşmaya tutuklu yargılanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Yunus Emre İper ile tutuksuz yargılanan imtiyaz sahibi Orhan Erinç, yazarlar Aydın Engin, Hakan Kara, Bülent Utku, Güray Öz, Turhan Günay, Kadri Gürsel, çizer Musa Kart, muhasebe çalışanı Günseli Özaltay ile avukat Mustafa Kemal Güngör hazır bulundu. Tanık olarak dinlenmesi beklenen Mehmet Faraç ise iki kez davet edilmesine rağmen gelmedi.

BEŞİKÇİ: BYLOCK EMARESİ YOK

Duruşmada, Emre İper’in ByLock kullanıcısı olduğu iddiası bizzat adli bilişim uzmanı, bilirkişi Tuncay Beşikçi tarafından çökertildi. Odatv ve Balyoz'daki beraat kararına gerekçe gösterilen raporları da hazırlayan Beşikçi, Emre İper'in telefonunun android işletim sistemine sahip olduğuna ve hiç formatlanmadığına dikkat çekerek, İper'in telefonuna yüklediği Freezy programıyla Litvanya'daki ByLock sunucusuna yönlendirildiğini söyledi. İper'in telefonununda kesinlikle ByLock kaydı olmadığını vurgulayan Beşikçi, "İper ile benzer durumda birçok insan olabilir. Müzik dinleyen, namaz kılmak isteyen insanlar bu sunucuya yönlendirilmiş olabilir. Bunu anlamak da çok kolay, sadece bir satır kodla anlaşılır. Gerçek ByLock kullanıcılarıyla sunucuya yönlendirilenler kolayca ayrıştırılabilir” şeklinde konuştu.

SABUNCU: ‘GAZETECİLİĞİ SENDEN Mİ ÖĞRENECEĞİZ ‘

Avukat talepleri ile ilgili görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı sanıkların tutukluluk halinin devamı yönünde görüşünü açıkladı. Mütalaa sonrası savunma yapan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, verilen ara karara tepki gösterdi. “Ara karar aynı, savcı mütalaası aynı, son anda size ulaştırılan belgeler aynı, bir yılı doldurduk, her şey aynı” diyen Sabuncu, “Özgürlüğümüzü kaybedişimizin üstünden bir yıl geçti. Sayın savcı aynı deja vu'yü yaşattı bize. Cumhuriyet kimseden emir almaz. Cumhuriyetçilere emir verecek kimse daha anasından doğmadı. Biz gazeteciliği savcılardan mı öğreneceğiz? Yaşı kadar gazetecilik yaptığım bilirkişi mi öğretecek bize gazeteciliği?” dedi.

ŞIK: ÖRGÜT BU ADLİYENİN İÇİNDE, HAKİM SAVCI KILIĞINDA !

Murat Sabuncu’dan sonra söz alan gazeteci Ahmet Şık, mahkeme heyetine tepki gösterdi. “Ben iki celsede de suç duyurusunda bulunduğumu söyledim ama siz karar almaktan kaçtınız” diyen Şık, “İktidara yakın gazetede duruşma savcısının adıyla belge dolaşıyor ama siz suç duyurusunda bulunmuyorsunuz. Bizim manşetlerimizde örgüt arıyorsunuz. Ama örgütün yerini size söyledim. Örgüt bu adliye binasının içinde, hakim, savcı kılığında, işbirlikçileri de medya” diye konuştu.

ATALAY : ‘BU DAVADA SAVUNMADA MAKAMINDA OLMAYI TERCİH EDERİM’

Ahmet Şık’ın ardından savunma yapan Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, savcının tutukluluğun devamı kararlarında yer verdiği gerekçenin hukuki değil, siyasi olduğunu vurguladı. Atalay, “Tutukluluğun devamı kararlarında gerekçe olarak yer verilen ifade ve sözlerin ise bir gerekçe olmaktan çok bir bahane, bir yasal kılıf bulma çabası olduğunu düşünüyordum; hala da öyle düşünüyorum. Böyle düşünmek ve bu düşüncemi ifade etmek, umarım ki savunma hakkı kapsamındadır” diye konuştu. Dünyaya yüz defa gelse, her defasında bu davada savunma makamında bulunmayı tercih edeceğini ifade eden Atalay, adalet, özgürlük ve demokrasi değerlerinin yanında saf tutmanın onur olduğunun altını çizdi. Mahkeme heyetinin vereceği kararlardan endişelenmediğini belirten Atalay, “Bu kararlar beni ne endişelendiriyor, ne de korkutuyor. Bu yargılamanın, bizlerin aklanması, suçlama yöneltenlerin ve mağduriyet yaşatanların ise haksız olduklarının tespiti ve mahcubiyetiyle biteceğinden hiç şüphe duymuyorum. Adalet, hakkaniyet, insaf ve vicdan duygusunu koruyan herkese şunu söylemek isterim. Hiç merak etmeyin; hiç şüpheniz olmasın, bugün güçlü gibi görünenler değil, haklı olanlar kazanacaktır” dedi.

‘BİZLERİN KÜLLİYELERDE ARAYACAĞI HERHANGİ BİR HUSUS YOKTUR !’

Türkiye’nin en eski, köklü ve itibarlı gazetelerinden birini temsilen burada bulunduklarını dile getiren Atalay, gazetenin de bunun gibi badirelerden, zorlu dönemlerden çokça geçtiğini, sınandığını ve her sınavdan her defasında alnının akıyla, onuruyla geçtiğini vurguladı. Atalay, gazetenin iktidar sahiplerine kapıkulu olmayı, gerçeği gizlemeyi ya da iğdiş etmeyi, gazeteciliği kirletmeyi her zaman reddettiğinin altını çizdi. “Gazetemizin ileride utanacağı, başını öne eğeceği bir talepte ve arayışta bulunmamızı hiç kimse bizden beklemesin” diyen Atalay, “Bizimki gibi yargılamalar bakımından adalet talebi ve arayışının, adliyede değil külliyede olduğunun işaret edildiği bir durumda, bizlerin külliyelerde arayacağı, oralardan talepte bulunacağı herhangi bir husus yoktur. Bunu hem kendimiz, hem gazetemiz açısından zul sayarız; aynı zamanda da hukuka ve yargıya karşı yapılmış ağır bir saygısızlık olarak görürüz” diye konuştu.