Gezi Direnişi’nin potansiyellerini bir kez daha keşfetmek için sekiz yıl öncesine dönerek değil ancak bugüne bakarak bir yol bulunabilir. Ülkenin önündeki acil sorun tek adam rejiminden çıkıştır. Gezi’nin barikatı uzun zamandır burada duruyor ve kimi mevzilerde kazanarak ilerledi.

Halkın direnişi ve siyaset arayışı: Haziran ve sol

Gezi Direnişi’nin, Haziran halk hareketinin üzerinden 8 yıl geçti. Bir kaldırım taşında yürüyen, bir meydanda buluşan, bir balkonda tenceresine vuran, çığlık atan ya da sessizce katılan milyonların muhteşem bir direniş manifestosuydu… Paranın değil dayanışmanın geçer akçe olduğu; bireyin değil kolektifin öne çıktığı; sorumluluğun, sahip çıkmanın, cesaret ve kararlılığın damga vurduğu yeni bir var oluş ve gelecek çağrısı olarak Gezi, bugün de tamamlanmamış bir siyaset arayışı olarak sürüyor…

***


8 yıl sonra Gezi aynı zamanda biraz nostaljiye dönüşüyor. Bu belki de engellenemez bir durum olarak tüm tarihsel deneyimler için de geçerli… Ama şimdi çağımızın bu pop-siyaset alanında, Gezi aynı zamanda kişiselleştirilmiş-bireyselleştirilmiş bir nesne olarak güne taşınıyor. Bunlara bir yana bırakırsak başka bir zeminde de Gezi Direnişi’nin dayanışma ve demokrasi pratiklerinin, kolektif hareket ve direniş deneyimlerinin bir tür güzellemesi etrafında bir yıl dönemi geride bırakılıyor.

***

Oysa Gezi’nin potansiyellerini bir kez daha keşfetmenin yolu, onun siyaset arayışına günün içinde nasıl yanıtlar verileceğine ilişkin bir sorundur ki o yüzden 8 yıl öncesine dönerek değil ancak bugüne bakarak yanıt verilebilir. Ülkenin dört bir yanına yayılan bu büyük halk direnişi, 2010 referandumu ile birlikte iktidarın inşa gücü bulduğu siyasal İslamcı faşizme geçişe set çekmek üzere hareket geçmiş bir parlama noktasıydı. Tekel’den öğrenci eylemlerine, kadın mücadelesinden köylere uzanan patikalardan geçerek çıkılan bir meydandı… Bu meydan okuma siyasal İslamcı rejimin ideolojik hegemonyasını kırarak tedrici yenilgi sürecinin bir başlangıç noktasıydı… Daha da ötesinde onu ilerlemek istediği noktanın uzağına atmayı da başardı. Gezi dinamikleri sonrasında büyük oranda seçimler ve parlamento eksenindeki siyaset düzlemine sıkıştırıldı.

***

Bu direnişin kurucu düzen dışı pratiklerine işaret eden pek çok siyaset, bu yaygın ve büyük devrimci direniş gücünün örgütlenme sorumluluğuna sahip olmaktan daha çok onun dalgası üzerine sörf yapmayı tercih etti. Kuşkusuz ki burada Birleşik Muhalefet Hareketi ile başlayıp Birleşik Haziran Hareketi’ne dönüşerek ilerleyen mücadeleyi bir istisna olarak hatırlamak gerekir. AKP’ye destek verme eğilimlerinin henüz devam ettiği hatta bunun bir sonucu olarak Gezi’ye dahi mesafelerin konulduğu da hatırlanacaktır. Haziran Hareketi, tam da Gezi’nin mevcut iktidarın şimdi tek adam rejimi olarak ifadesini bulan geçiş sürecini engelleme gelişimini, örgütlü ve solun bağımsız kurucu perspektifiyle bütünleştirerek bir yol açma çabasıydı. Burjuva siyaset zeminlerine kaçışın yarattığı sorunlar bir yana bu politikanın (dağınık muhalefetin siyasal İslamcı faşizme geçişi engellemek üzere birleştirilmesi fikrinin) ne kadar doğru olduğu bugün – o günlerde reddedenler de dahil olmak üzere herkesçe- daha açık görülebiliyor.

Gezi’nin siyaset arayışına yanıt vermeye çalışan bu çaba, pek çok direniş hattını da başarıyla kurmakla birlikte sonunda tüm muhalefetle birlikte tek adam rejimine geçiş sürecine engellemeyi başaramadı. Ancak geriye dönülüp bakıldığında bu geçiş sürecinin hangi etaplardan geçtiğini de unutmamak gerekir. 2015 Kasım’a giden süreç, Gezi sonrasında başlayan yeni baskıların bir düşük yoğunluklu savaş biçimine büründüğü bir döneme geçişi başlattı. Tam da bu halk direnişinin (onun seçimlerdeki AKP’ye hayır tavrının) sonucu olarak AKP’nin sokaktaki yenilgisinin sandıkta da tekrarlanmasıyla yeni bir dönem başladı. Siyasal İslamcı rejim bu aşamada Kürt hareketi ile müzakere bağlamındaki ittifakı Suriye merkezli gerilimin neticesinde sona erdi.

***

AKP iktidarını korumak üzere MHP (ve şimdi daha açık biçimde görülen mafya ve çetelere uzanan) yeni bir ittifaka girdi. 1 Kasım ve sonrası Suruç’ta, Ankara’da patlayan bombalarla başlayan ve ülkenin dört bir yanında (kimi yerde PKK kimi yerde IŞİD eliyle) bombaların patlatılmaya devam ettiği, bir yandan da ‘özerklik ilanları’ ile başlayarak Suriye hattını bütünleştiren Kürt savaşının alevlenmesi ile devam eden ağır atmosfer içinde toplumsal muhalefet, Gezi’nin direniş dinamikleri olabildiğince geri itildi. Türkiye’nin bugünkü tek adam rejimine geçişi böyle bir dönemin sonucunda gerçekleşti. Halk muhalefet dinamiklerinin böyle bir ortam içinde bastırıldığı, 10 Ekim’de doğrudan üzerine bomba atılarak imha edilmeye çalışıldığı bu ağır koşullarla birlikte 15 Temmuz sonrasındaki OHAL altındaki yeni baskılar için muhalefet bir yol aramaya devam etti. Başkanlık Sistemi’ne geçiş referandumunda başta Haziran Hareketi’nin ve muhalefetin sokakta örgütlediği hayır dalgası tam da Gezi’nin yeni bir buluşma noktasıydı. Tüm bu eşiklerde ve sonrasında kaybedilen her noktada ama aynı zamanda son yerel seçimler dahil (kiminin kendini kahraman ilan ettiği) her başarıda Gezi’yi de yaratan devrimci direniş dinamikleri, başta gençler ve kadınların karanlık iktidara karşı yeni biçimlerde sürdürdüğü direniş hep başrolde olmaya devam etti.

***

Aslı soru kuşkusuz ki şimdi ne yapmalı sorusu. Bugün artık tek adam rejiminin teklediği, kirli ittifakın dikişlerinin attığı bu dönemde, işte bu muhalefet birikiminin şimdi nasıl ilerleyeceğini düşünmek gerekir… Açık şekilde görülüyor ki bugün ülkenin önündeki acil sorun tek adam rejiminden çıkıştır. Gezi’nin barikatı uzun zamandır burada duruyor ve kimi mevziler de kazanarak ilerledi. Ancak öte yandan muhalefetin ağırlıkla sağa kaymış yapısı, halk muhalefetini ve devrimci direniş potansiyellerini körelten bir sünger işlevi de görmeye devam ediyor. O yüzden bugün Gezi’yi politikasız bir direniş olarak anmak yerine onun ilerici, devrimci, sol temeldeki arayışını köreltmeye devam eden burjuva siyaset alanının dışında, solun bağımsız bir güç olarak inşa edilmesinin altını bir kez daha çizmek gerekir.

Ve bir kez daha onurla, gururla, yaşasın halkın Haziran direnişi…

Bu yazı solsiyaset.org sitesinden alınmıştır.