Hasankeyf Koordinasyonu geçen hafta baraj kapaklarının kapatılmasıyla Ilısu Barajı ve HES projesinin Antik Kent ve Dicle Vadisi için tehlikeye dönüştüğünü açıklayarak aydınları, sanatçıları ve halkı Hasankeyf için bir araya gelmeye çağırdı. Hasankeyf Koordinasyonu, Hasankeyf ve Dicle Vadisi ile ilgili son dönemde yaşananlarla ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ”Ilısu Barajı ve HES projesi bir an […]

Hasankeyf için geç değil: Ilısu Barajı ve HES’le yok edilmek istenilen senin hikayendir

Hasankeyf Koordinasyonu geçen hafta baraj kapaklarının kapatılmasıyla Ilısu Barajı ve HES projesinin Antik Kent ve Dicle Vadisi için tehlikeye dönüştüğünü açıklayarak aydınları, sanatçıları ve halkı Hasankeyf için bir araya gelmeye çağırdı.

Hasankeyf Koordinasyonu, Hasankeyf ve Dicle Vadisi ile ilgili son dönemde yaşananlarla ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ”Ilısu Barajı ve HES projesi bir an önce durdurulmalı, baraj kapakları kontrollü açılarak ortaya çıkan gölet boşaltılmalıdır” denildi. 

Açıklamada şu ifadeler yer aldı: 

”Su tutma aşamasına geçen 1954’te devlet projesi olarak başlayan Ilısu Barajı ve HES Projesi 23 Temmuz 2019 tarihine kadar Dicle Vadisi’nde 400 kilometre akarsu uzunluğundaki alan içinde yaşayan en az 100’ü endemik ve türü tükenme tehlikesi altında olmak üzere milyonlarca canlı, yaklaşık 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf başta olmak üzere 300’ün üstünde arkeolojik alan, yaşam kaynakları ellerinden alınacak ve birçoğu göç etmek zorunda olacak 100 bin insan için bir risk iken, baraj kapaklarının kapatılmasıyla birlikte tehdit ve tehlikeye dönüşmüş durumda.

20-22 Temmuz günlerinden birinde hiçbir açıklama yapılmadan baraj kapaklarının kapatılmasıyla baraj göleti her geçen gün yeni alanlara doğru büyüyor. 19, 24 ve 29 Temmuz 2019 günlerine ait uydu görüntüleri incelendiğinde resmi makamlarca kayıt dışı yapılan açıklamayı yalanlayan bir durumda. Baraj kapaklarının kapatılması sonrasında, kapak kapatma işleminin deneme amacıyla yapıldığına dair bilgiler kayıt dışı bir şekilde basın mensuplarıyla paylaşılmıştı. Ama şu an ortaya çıkan baraj göleti kapakların deneme amacıyla değil kalıcı amaçla kapatıldığı düşüncesini güçlendiriyor. Buradaki amacın sessiz sedasız toplumu ve kamuoyunu bir oldubittiyle karşı karşıya bırakmak olduğu anlaşılmaktadır.

23 Temmuz 2019 öncesi iki büyük yıkım alanında binlerce hukuksuz işlem yapılmış, antik kent dinamitlerle patlatılmış, inşaat makineleri maharetiyle binlerce canlı öldürülmüş, bu alandan çıkan tarihi eserler talan edilmiştir. Bu bile yetmemiş ki 21 Temmuz 2019 günü şüpheli şekilde kale bölgesinde yangın çıkıp kültürel ve doğal yaşamı tahrip etmiştir. Yangının yarattığı tahribatı incelemek için uzman ve sivil toplum kuruluşlarınca yapılan talepler cevapsız bırakılmıştır. Bu iki alandaki yıkımın hemen durdurulması gerektiğine yönelik yapılan çağrılar ne yazık ki cevapsız bırakılmıştır.

Geçen hafta yeni bir döneme geçilmiştir. Artık Ilısu Barajı ve HES projesi Antik Kent ve Dicle Vadisi için bir risk olmaktan çıkmış, bir tehdit ve tehlikeye dönüşmüştür. Ilısu Barajı ve HES projesi bir an önce durdurulmalı, baraj kapakları kontrollü açılarak ortaya çıkan gölet boşaltılmalıdır. Toplumu dikkate almayarak ve baskılayarak değil, yerel halk ve onun tüm temsilcileriyle bir demokratik uzlaşı süreci başlatılmalı ve çözüm arayışına girilmelidir. Bu yıkım projesinin neresinden dönersek dönelim hepimiz için kazançtır.

Bütün sanatçılara, aydınlara, yaşam savunucularına, siyasi partilere, kadın ve gençlik örgütlerine ve duyarlı her insana açıktan çağrıda bulunmak istiyoruz. Gelin hep birlikte Hasankeyf ve Dicle Vadisi için birlikte mücadele edelim, bu mücadeleye gündemde olan diğer yıkım projeleriyle ilişkilendirip dayanışma içinde olalım. Ilısu Barajı ve HES projesiyle yok edilmek istenilen senin hikâyendir, yok edilmek istenilen senin doğandır. Kendi doğana, tarihine, kültürüne sahip çık. Tekrardan belirtmek istiyoruz ki Hasankeyf İçin Geç Değil.”