Üroloji alanındaki cerrahi teknolojileri son yıllarda hız kazandı. Prostat kanseri ve biyopsisi, idrar yolu ve böbrek taşı gibi hastalıkların tedavisi daha konforlu oluyor.

Hastaların hayat kalitesi yükseliyor
Fotoğraf: Freepik

Sibel BAHÇETEPE

Gelişen teknoloji ile birlikte böbrek, idrar yolu taşı, prostat kanseri ameliyatları ya da biyopsileri artık minimal invaziv cerrahi (küçük kesilerle) ile tedavi edilebiliyor. Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir, minimal invaziv cerrahi yöntemleriyle yapılan tedavilerin hastaların hayat kalitesini yükselttiğini belirterek, bu sayede cerrahiye bağlı etkiler, ağrı ve enfeksiyon gibi yan etkilerin de mümkün olduğunca daha az olduğunu söyledi.

Antalya’da düzenlenen "8. Ulusal Minimal İnvaziv Ürolojik Cerrahi Kongresi"nde konuşan Prof. Dr. Demir, üriner sistem taş hastalığına dikkat çekerek bunun ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğini söyledi.

HASTALAR İÇİN KONFOR

Dışarıdan şok dalgalar yöntemiyle müdahalenin her taş için uygun olmadığını belirten Demir, şunları kaydetti: "Bazı durumda gelişimsel tedavi dediğimiz bir ameliyat gerekli. Bu da minimal invaziv cerrahi. Bundan 20-25 yıl önce bir santimetrelik taş belki 15 santimetrelik cerrahi kesiyle alınıyordu. Günümüzde artık bir santimlik taş için belki hiç kesi yapılmadan idrar kanallarından girilerek, taş lazerle kırılıp küçük parçalar şeklinde alınıyor veya düşmesi bekleniyor. Daha büyük taşlara ise böbrek bölgesinden yaklaşık beş santimetrelik kesiyle taşın bulunduğu alana girip, taş görüntülendikten sonra küçük parçalara ayrılıp oradan alınması yöntemi uygulanıyor. Hastalar için bu yöntemler çok daha konforlu. Bir santimetrelik bir delikten ya da hiç kesi yapmadan minimal invaziv cerrahi yöntemiyle yapılan işlem hastanın hayat kalitesini yükseltiyor. Cerrahiye bağlı etkiler, ağrı ve enfeksiyon gibi yan etkilerin mümkün olduğunca az olmasını sağlıyor. Minimal invaziv cerrahi yöntemleri hastalarımız açısından çok büyük konfor sağlıyor."

Derneğin Kurucu Başkanı Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen ise şunları söyledi: "Robotların gelmesi teknolojinin ilerlemesi güzel ama yeni de bir dönem başlıyor. Etik anlamda doktorlarla hekimin arasına büyük anlamda teknoloji giriyor. Çok yeni ahlaki zeminler oluşuyor. Biz yeni dönemin içinde hastalarımızla aramızdaki bağı kaybetmemeliyiz. Yeni etik ve vicdani koşullar oluşturmak gerek."

∗∗∗

KADIN ÜROLOG SAYISI ARTIYOR

Uzmanlık alanındaki önyargılar nedeniyle sayıları çok olmayan kadın ürologların sayısı son günlerde artıyor. Türkiye’de kadın ürolog sayısının 50 civarında olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin "ilk öğretim üyesi kadın üroloğu" Doç. Dr. Naşide Mangır da üroloji alanında eşit temsilin ve çeşitlilik sağlanmasının, farklı görüşlerle birlikte sağlık hizmetinin kalitesini artırdığını, ürolojik hastalıkların sadece erkeklerde görülmediğini bildirdi. Mangır, hastalarının yüzde 70 kadarının kadın olduğunu belirterek "İhtiyaç olduğunu görünce bu alana yöneldim. Motivasyonum ihtiyacı karşılamaktı" dedi. Kongre Başkanı Prof. Dr. Ender Özden de "Ürolojide de kadın uzman oranının artmasını çok önemsiyoruz. Kongremizde 39 kadın üroloji uzmanı ve asistanını ağırladık" dedi.