Arkeoloji Dergisi, uygarlığın düşmanı IŞİD’in, Palmira başta olmak üzere tarihi eserleri yağmalama ve yok etmesini inceleyerek yeni sayısında kapağına taşıdı

Hem yıkıcı hem satıcı
CEREN ERCİH

Palmira başta olmak üzere uzun zamandır dünya IŞİD’in yüz binlerce insanı öldürmesini, binaları bombalamasını, yağmalamalarını, tahribatlarını izliyor. Peki, binlerce yıl öncesinde yaşanmış şehirlerden, binlerce yıl öncesinde ölmüş insanların mezarlarından, tapınaklardan, camilerden, türbelerden, kiliselerden kısacası IŞİD kültürel mirastan ne istiyor ve neden yok ediyor sorularına cevap bulabileceğiniz Arkeoloji’nin bu sayısında da IŞİD tarafından yaşanan kültürel miras krizinin farklı noktalarına değinildi.

Böylesine bir tahribat İkinci Dünya Savaşı’nda beri hiç yaşanmamıştı. Nazi Almanyası’nda da kentler yıkılmış, yakılmış, kendilerinden önceki tarih yok edilmek için uğraşılmıştı. Şimdi ise tüm dünyanın gözü Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya döndü. Modern devlet yapısını küreselleşmeye ve Batılılaşmaya olan karşıtlığı ile nam salan IŞİD kültürel mirasları yakıp yıkmakla kalmıyor aynı zamanda eser kaçakçılığı ile de yüksek seviyede gelir sağlıyor. Kendilerini 30 yıllık halifelik döneminin varisi gören IŞİD’in kültürel miras yıkımları militan bir dindarlıktan ziyade aynı zamanda tüm dünyaya güç gösterisi. Örgüt kendisine karşı olan dini inanışı ve siyasi ideolojinin fiziksel kanıtlarını silerek gücünü pekiştirmeye çalışıyor. Aynı zamanda kişilerin ailesiyle olan anıları silmeye çalışan IŞİD geçmişiyle hiçbir bağlantısı olmayan insanların nereden geldiklerini ve nereye gideceklerini bilmediği bir toplumu var etmenin de peşinde. Çarpıtılmış dünya görüşlerini haklı çıkartmak için IŞİD tarihi silmek zorunda. Kendinden önce geleni yok ederek yepyeni bir şey yaratmaya çalışılıyor.

Eski eser kaçakçılığı

Arkeoloji Dergisi bunun yalnızca bir yıkım olmadığını IŞİD’in bundan ticari bir gelir de sağladığını da vurguladı. Derginin bu sayısında Ortadoğu’da yaşanan politik dengesizliğin eski eserlerin karaborsasının gelişmesine de izin verdiğini ve daha öncesinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde benzeri görülmemiş bir oranda gerçekleştiğine de dikkat çekiliyor. Eski eser kaçakçılığı 63.8 milyar dolarlık bir küresel pazar terör örgütlerini besliyor. UNESCO’ya kayıtlı 700 Dünya kültürel mirasının üçte biri tahrip edilmeye devam ediyor. Dergide dikkat çekilen bir diğer ayrıntı ise: “Amerikan Özel Harekat Kuvveti üst düzey IŞİD lideri ve petrol ve gaz emiri olan Ebu Sayyaf’ın yakalandığında belge koleksiyonu ile arkeolojik harabelerden koparılan antik eserler yasa dışı ticareti de açığa çıkardı” tezi. Kısacası durum mezar hırsızlıkları gibi değil tamamen sistemli, endüstrileşmiş ve sistemin üst düzeyi tarafından da kontrol edilen bir halde. IŞİD kameralar önünde tahribat yaparken kamera arkasında ise eser kaçakçılığı yapılıyor.

Çölün gelini Palmira

Suriye’nin vahasının güneyinde ağustos ayının sonlarında gerçekleşen patlamanın ardından Palmira’daki hava herkesi şaşırtmıştı. Son iki bin yıldır ayakta duran yapı amaçsızca yok edilmiş, Palmira’nın en önemli kutsal alanı Bel tapınağı enkaza dönmüş, Palmira’nın son muhafızı müze müdürü Halid Esad’ın başını kesip Palmira’nın ana yoluna asmaları ise tam bir şok etkisi bırakmıştı. Rejim birlikleri Palmira’yı IŞİD’in elinden almayı başarsa da savaş devam ediyor.
Hasarı belgelemek adına nisan ayında çalışmalara başlandı, Suriye’de Eski Eserler ve Müzeler Müdürlüğü tarafından antik kentin 3 boyutlu modeli yapılıyor. 3 boyutlu çalışmalar sırasında işlenen süreci ise dergi şu şekilde aktarmış: “Ortamın gerçek şekillerini ve renklerini yansıtmak için çok miktarda verinin işlenmesine ihtiyaç vardır. Bu çalışmalar sırasında binlerce hava fotoğrafı çekildi. Farklı açılardan çekilen fotoğraflar kesin bir 3 boyutlu model oluşturmak için yeni bir algoritmayla işlendi.” Palmira’ da yok edilmeye, silinmeye çalışılanlar arkeolog ve mimarlarca telafi edilmeye çalışılıyor. IŞİD’in Palmira’ya yaptıkları bir savaş suçu olsa da IŞİD küreselleşmiş ve Batılaşmış dünyanın değerlerini temsil ettiğine inandığı için bu uluslararası çerçeve anlaşmalara adeta meydan okuyor.