İspanyol illüstratör yazar Paco Roca’yu Türkiye’deki okurları “Ev”, “Kumdan Sokaklar, “Kırışıklıklar” adlı kitaplarıyla tanıyor. Geçen günlerde İstanbu’a gelen Roca’nun kitaplarında işlediği gündelik hikâyeleri animasyon film dünyasında da popülerliğini koruyor.

Hepimizin hikâyeleri
Paco Roca ve Aslı Uçar Yıldız (Fotoğraf: Desen Yayınları)

Aslı UÇAR YILDIZ

İstanbul Cervantes Enstitüsü’nün “İspanyol Çizgi Roman Haftası” etkinliklerine katılmak üzere 27-28 Şubat’ta İstanbul’da olan, bol ödüllü grafik romanları ile tanıdığımız Paco Roca ile tanışma, sohbet etme şansım oldu. İspanyol illüstratör yazar ile Desen Yayınları etiketi ile biz okurlarına ulaşan kitapları üzerine konuştuk.

Türkiye’deki okurlarının da büyük ilgiyle okuduğu grafik romanlarından bahsederek başlayalım mı? Babalarını kaybetmelerinin ardından evini boşaltmak için bir araya gelen kardeşlerin bu kısa tecrübesinin yaşanmadan aktarılamayacak bir hikâye olduğunu düşünüyorum. Ev, biyografik öğeler barındırıyor mu, tamamen kurgu bir çalışma mı?

Ev gerçek bir hikâye. Babam hayata gözlerini yumduğunda kızım yeni doğmuştu, henüz bir aylıktı. Çok farklı bir duygu yoğunluğu içerisindeydim, bir yandan büyük sevinç bir yandan büyük üzüntü. Başlangıçta sadece duygularımı paylaşmak istemiştim ama hikâye kafamda netleşmemişti. Ufak notlar alarak bir süre hikâyenin demlenmesini bekledim.

Ev babamın tamamen kendi imkânlarıyla inşa ettiği bir yapıydı. Beni, kardeşlerimi ve annemizi her fırsatta bu evin yapımı için çalıştırırdı. Bazen terasında çalışırdık bazen bahçesindeki havuzunda. Bu yüzden bu evden çocukluğum, ilk gençliğim boyunca nefret ettim. Ev benim zorunlu olmadığım sürece asla gitmediğim bir yere dönüştü, gençlik çağımdan itibaren de hiç gitmedim. Benim için hiçbir şey ifade etmeyen bu ev babam için her şeydi. Çok yoksul bir ailede büyümüştü ve ailesinden ona miras kalmamıştı. Bu evi yapmasındaki asıl sebep, biz çocuklarına bırakacağı bir mirası olmasıydı. Bu yüzden babamı kaybettiğimizde evi boşaltmak bana çok zor geldi. Evi boşaltmaya başladığımız andan itibaren annemin ve babamın bizimle ilgili unuttuğumuz pek çok hatırayı sakladığını, bizimle ilgili hiçbir şeyi atmadıkları fark ettik. Geçmişimize ait anılarla karşılaştıkça kitabı yazma fikri oluştu.

Ev

Paco Roca

Çeviren: Murat Tanakol

Desen Yayınları, 2021

Otobiyografik unsurlar da bulunduran Ev’den bambaşka bir kurguyla hazırladığın Kumdan Sokaklar’a geçersek… Bu kitapta Borges, Kafka, Poe gibi ustalara selam gönderdiğinden bahsedebiliriz. Konusu ve anlatımı itibari ile Miyazaki izliyor, Murakami okuyor gibi de hissettim. Kumdan Sokaklar için büyülü gerçekçilik tadında bir grafik roman diyebilir miyiz? Büyülü gerçekçilik veya fantastik içeriklerden besleniyor musun?

Büyülü gerçekçilik ve fantastik içerikler okumaktan zevk alıyorum. Borges, Kafka, Marquez benim etkilendiğim yazarlar. Kumdan Sokaklar’ın ismini seçerken de Borges’in 1975’te yayımladığı Kum Kitabı’ndan esinlendim. Bu yazarları küçük çekmecelerimde saklıyor, yazım süreçlerimde mutlaka masama çıkarıyorum. Bu çalışmamda gerçek hikâyelerimden farklı başka bir içerik üretmek istedim. Her gün karşımıza çıkan, köşeyi döndüğümüzde yaşayabileceğimiz, hayatın içinden gündelik olayları fanteziyle harmanlayarak aktarmaya çalıştım.

Kumdan Sokaklar’da “Kaderimizi değiştirmenin elimizde olabileceği" mesajını hissediyoruz. Kadere inanıyor musun, sence değişebilir mi? Ufak seçimler, tercih edilecek bir yol, alınacak bir karar kaderimizi değiştirirken biz buna müdahale edebilir miyiz?

Haklısın, vermek istediğim bir mesaj bu. Kadere inanıyorum. Doğduğumuz yer, büyüdüğümüz aile, cinsiyetimiz, yeteneklerimiz… Bunlarla başlıyoruz hayata. Kaderimizi belirleyen tüm bu etkenlerin yanı sıra kendimize güvenimiz, korkularımız, arzularımız da bizi biz yapan faktörler. Günün sonunda bir kaderin olduğuna ama hayattaki duruşumuzla, tercihlerimizle, ufak tefek müdahalelerimizle bu kaderimizi değiştirebileceğimize inanıyorum.

Kumdan Sokaklar

Paco Roca

Çeviren: Pınar Savaş

Desen Yayınları, 2020

Emekli olduktan hemen sonra Alzheimer teşhisi koyulan bir adamın ailesi tarafından bakımevine bırakılmasını ve sonrasında başına gelenleri, yeni hayatına adaptasyonunu, yeni arkadaşlarını, geçmişe dönüşlerini anlattığın Kırışıklıklar yirmiye yakın ülkede yayımlandı ve çok beğenildi. Bu romanda esin kaynağın neydi, bu konuyu neden tercih ettin, merak ediyorum.

Aslında grafik romanlarda değinilmeyen bir konu olması ilgimi çekti önceleri. Sadece onları anlatan, başrolde oldukları bir şey üretmek istedim.

Kitabı çizerken şunu fark ettim, yaşlılar bizim gözümüzde tek tip insanlar. Oysa nasıl bizler farklı karaktere sahipsek yaşlılar da öyle. Her yaşlının içinde başka yaşanmışlıklar, başka alışkanlıklar, tecrübeler var. Hayatlarının bu son evresi de biraz tercihleriyle şekilleniyor. 80 yaşında hâlâ aktif spor yapan, koşan hatta tırmanış bile yapabilen yaşlılar var. Diğer tarafta içine kapanan, hayattan elini ayağını çekenler de söz konusu. Kırışıklıklar’da bunu düşünmeye ve düşündürmeye çalıştım. Bir yaşlı bakımevinde hayat nasıl? Bu hiç konuşulmayan, araştırılmayan, bahsi geçmeyen bir konu.

Kitabı yazmaya karar verdikten sonra bir yaşlı bakımevine gittim, benim için çok çarpıcı bir tecrübe oldu. Artık hayatımızda istemediğimiz kişileri orada bıraktığımızı, terk ettiğimizi hissettim. Terk edilmişlik hissi beni çok incitti. Ailesi tarafından huzurevine yerleştirilmek… Bu, deneyimleyenler için hayli gurur kırıcı olabilir. Bir yandan da kitabımda hiç kimseyi eleştirmemeye özen gösterdim. Bir aile büyüğünü bakımevine bırakanlarla da empati kurmaya çalıştım, oraya emanet edilmiş bir yaşlıyla da.

Amacım bir tarafı eleştirmek veya kötü göstermek değildi. Farkındalık oluşturmaya çalıştım. Bir huzurevinde yaşam nasıl? Yaşadığımız ülkelerde, şehirlerde bu konuyla ilgili bir değişiklik, iyileştirme yapabilir miyiz? O insanların yalnızlığını nasıl azaltabiliriz? Bu konularda biraz düşündürmek istedim okuru.

Kırışıklıklar

Paco Roca

Çeviren: Pınar Savaş

Desen Yayınları, 2018