CHP Genel Başkan Adayı Cihaner, parti içi değişim tartışmalarının sadece son seçim üzerinden yürütülmesine tepki gösterdi. İlhan Cihaner, "Siyasette yaptığınız kadar yapmadıklarınızdan da sorumlusunuz" dedi.

Her iki taraf da birbirinden farksız
CHP Genel Başkan Adayı İlhan Cihaner (Fotoğraf: BirGün)

Hüseyin ŞİMŞEK

Eski CHP Milletvekili, Genel Başkan Adayı İlhan Cihaner, kurultaya sayılı günler kala BirGün’e konuştu. Hafta sonu gerçekleştirilecek 38’inci Olağan Kurultay’da bin 368 delegenin tamamının imzalarına ve oylarına talip olduğunu bildiren Cihaner, “Bu kurultay nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı belirleyeceğimiz bir kurultay olacak. Bildiğimiz anlamda cumhuriyet ortada kalmadıysa ve onu yeniden inşa edeceksek bunun ilk adımı CHP’yi yeniden inşa etmektir” dedi.

Genel merkez ve değişimciler arasında süren parti içi iktidar mücadelesine tepki gösteren Cihaner, “Hem sorunların hem de çözümlerin tespiti açısından temel bir yöntemsel yanlışlık var. Genellikle son seçim üzerinden değerlendiriliyor. Öyle olunca da hezimeti getiren failler, politikalar gizlenmiş oluyor” dedi. Genel başkanlık mücadelesi veren tarafların birbirlerinin yanlışlarına “arka çıktığını” kaydeden CHP Genel Başkan Adayı İlhan Cihaner, şunları söyledi:

“Genel merkezciler ve değişimciler olarak ikiye ayrılan yapı, 15 yıldır tam da bu sürecin failleridir. Hukukta müşterek sorumluluk kavramı vardır. Tam da öyleler. Hepsi oradaydı. Sadece son seçim üzerinden değerlendirince değişimci taraf diyor ki ‘Bizim haberimiz yoktu.’ Bu doğru değil. Doğruysa trajik, doğru değilse vahim. Eğer en yetkili konumlarda bulunup bunlardan haberin yoksa sana kurultayın verdiği görevi yeterince yerine getirememişsin demektir.”

ÇOK SAYIDA KIRILMA YAŞANDI

“Parti içi sorunları Baykal dönemine kadar götürmek gerekebilir belki ama ana kırılmalar, şu an değişimci ve genel merkezci olarak ayrılanların partiyi yönettiği dönemde yaşandı. Her şeyden önce gündelik siyasete ilişkin temel hatalar yapıldı. Sağla sağcılık yarıştırıldı. Statik bir toplum anlayışı kabul edildi. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına ‘değişim’ diyenlerin yüzde 99’u imza verdi. Biz ise karşı çıkıp imza vermedik. O zaman bizi siyaset bilmezlikle suçluyorlardı. 2015 de kırılmalardan biridir. 7 Haziran’da AKP, Meclis çoğunluğunu yitirmişken ve bu çok ciddi bir zemin oluşturmuşken üstelik o zaman MHP-AKP birlikte değilken inanılmaz bir hata yapılarak kaybedeceği belli olduğu halde Deniz Baykal Meclis Başkanı adayı gösterildi. O zaman karşı çıkmıştık yine. O aralıkta Meclis’in çalışması çok önemliydi. 1 Kasım’a kadar çalışacak Meclis, bambaşka bir Türkiye’yi ortaya çıkaracaktı. Yine 7 Haziran’da hükümet kurma sırası CHP’ye geçmişken bu hak kullandırılmadı. İstikşafı görüşmelerle toplumsal muhalefeti sönümlendirdiler. Sonra dokunulmazlıklar var... Bu hatalar yapılırken, ‘Elimden geleni yaptım’ demek olmaz. Bir eliniz parti içi iktidarda diğeri parti içi muhalefette olarak o konforu yaşayamazsınız. Yöntemsel yanlıştan çıkmamız lazım. Bu bir gidişattı. Bir yandan kürsülerde Mahir Çayan deyip öte yandan Maraş Katliamı’nın yıl dönümünde Türkeş ziyareti yapamazsınız. Tutarlılık yok. Ses çıkaran da yok. Siyasette yaptığınız kadar yapmadığınızdan sorumlusunuz. Söylediğiniz kadar söylemediğinizden de sorumlusunuz. Buna itiraz edenleri de lanetli hale getirdiler, yönetimden sürgün ettiler, yok saydılar. Fakat tarih bizi haklı çıkardı. 3-4 ay önce bu arkadaşlarımız hep birlikte Diyanet Akademisi’nin kurulmasına onay verdiler. Şu an ülkenin laik bir devlet olduğunu iddia etmek bile mümkün değil. Cumhuriyet'in yüzüncü yıl dönümüydü ve inanılmaz bir toplumsal tablo ortaya çıktı. Ama bu dinamiğe önderlik oluşturulamazsa Cumhuriyet'in en görkemli cenaze töreni olacak.”

PARTİYİ YENİDEN İNŞA ETMELİYİZ

“Genel başkanlık yarışı gerçekten çok yanlış bir zemine sıkıştırıldı. Genel merkezciler ve değişimciler, bu giderek Ekrem İmamoğlucular, Kılıçdaroğlucular, Özgür Özelciler olarak sıkıştı maalesef. Bunun ima ettiği siyaset tartışılmıyor. CHP nasıl bir parti olacak, izleyeceği politika ne olacak? Bunların tartışılması yerine şimdi iki ayrı güç tarif edildi ve maalesef delegemizin birçoğu da bu güç algısı üzerinden, bizi haklı bulmasına rağmen farklı sesleri ‘Şansları yok’ diyerek yeterince ön plana çıkaramıyorlar. Onun için biz diyoruz ki ‘Partiyi yeniden inşa etmemiz lazım.’ Bu kadroların tamamını, bu politik anlayışın tamamını özellikle parti içi hukukun ele alınış tarzının tamamını yeniden dizayn etmemiz gerekiyor. Yapacağımız her şeyi tabanla birlikte yapmalıyız. Aksi takdirde bunlar kâğıt üzerinde kalacaktır. Tüzüğün uygulanmayan maddeleri var. Onları uygulatmamız gerekiyor. Tabanı sürece dâhil edeceğiz.”

SEÇMENİN ÖNÜNE BİR DÜNYA HAYALİ KOYMALIYIZ

“Bir Türkiye hayali, Türkiye ütopyası yok partiyi yönetenlerin. Ütopyasız siyaset olmaz. Ütopyan yoksa siyaset zaten gündelik lümpen faaliyete dönüşür. Seçmenimizin önüne bir dünya hayali koymamız lazım. Aksi takdirde ‘şucularla bucular’ yarışır. Şu anda delegelerin iradesi birilerinin cebine konulmuş. Piyon gibi değerlendiriliyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Vicdanında ne varsa iradesinde de o olması lazım. Böyle bir çağrı yapmak istiyorum. Vicdanınızdaki sol sosyal demokrat değerleri iradenize yansıtın ki birileri hatalarını yanlışlarını, ihanetlerini bununla örtme fırsatı vermesin.

Bu kurultay nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı belirleyeceğimize ilişkin de bir kurultay olacak. Bildiğimiz anlamda cumhuriyet ortada kalmadıysa ve onu yeniden inşa edeceksek bunun ilk adımı CHP’yi yeniden inşa etmektir. Çünkü kitleselleşmiş amiral gemisi orası. Orada alınan tutumlar toplumsal muhalefeti de belirliyor. Değişim genellikle son seçimlerden sonra İmamoğlu ya da Özgür Özel’e adreslenmiş gibi söyleniyor ama 2015’ten beri bunu anlatmaya çalışıyoruz. Partinin değişmesi lazım, diyoruz. Bunun bir anlamı olması lazım.”