Hollanda’daki genel seçimlerde, aşırı sağcı Wilders sandıkta açık ara farkla ilk sırayı elde etti. Aşırı sağın meclisteki toplam sandalye sayısı 28’den 41’e yükselirken hiçbir parti tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşamadı. Tarihçi Aydoğdu, Yeşilgöz’ün göçmen karşıtı söylemlerinin, Wilders’in politikalarını meşru kılarak zaferinin önünü açtığını söyledi. Aydoğdu, “Sağcılaşarak toplumsal sorunlardan uzaklaşan sol ders çıkarmalı” dedi.

Hollanda da sağa teslim
Fotoğraf: İHA

Avrupa’da yükselen aşırı sağ dalga, Hollanda’yı da vurdu. Hollanda'da düzenlenen erken genel seçimlerde, Geert Wilders liderliğindeki aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) açık farkla ilk sırayı aldı.

Resmi olmayan sonuçlara göre, PVV, yüzde 23,5 oy alarak 37 milletvekili çıkardı. Eski Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın liderliğinde seçimlere giren İşçi Partisi (PvdA)-Yeşil Sol (Groen Links) ittifakı ise 25 sandalye ile ikinci oldu. Dersim kökenli Dilan Yeşilgöz liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD), 24 sandalye ile üçüncü sıraya geriledi.

Hükümet ortağı Hristiyan Demokratlar Birliği'nden (CDA) ayrılan Pieter Omtzigt'in Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) 20 sandalye ile dördüncü oldu. Bir önceki seçime göre koalisyon partilerinden Demokratlar 66 (D66) 24'ten 9’a, CDA 15'ten 5'e ve Hristiyan Birlik Partisi (CU) 5'ten 3 sandalyeye düştü. 1126 aday ve 26 partinin 150 sandalye için yarıştığı seçime katılım yüzde 78,2 oldu. Diğer partilerle birlikte aşırı sağın meclisteki sandalye sayısı 28’den 41’e yükseldi. Türkiye ve Fas kökenli seçmenlerin desteklediği DENK Partisi ise, sahip olduğu 3 sandalyeden birini kaybetti.

SÖYLEMİNİ YUMUŞATTI

PVV lideri Wilders, ilk sonuçların ardından yaptığı açıklamada, “Kuran ve camilerin yasaklanması gibi demokratik olmayan ya da anayasaya aykırı tedbirler almayacağız” dedi. Aşırı sağcı lider, koalisyona sıcak bakmayan diğer partilerin “artık kendisini görmezden gelemeyeceklerini” söyledi.

Wilders, kamu yayın kuruluşu NOS'a yaptığı açıklamada ise daha önceki söylemlerini yumuşatmaya çalışarak, “etnik kökeni ve dini ne olursa olsun herkesin başbakanı olmak istediğini” belirterek diğer partilerle koalisyon görüşmelerinde anlaşma umudunu dile getirdi. Öte yandan koalisyonun kurulmasında kilit parti haline gelen NSC’nin lideri Omtzigt ise önceki söylemlerinin aksine Wilders ile koalisyona ilişkin sessiz kaldı. Yenilgiyi kabul eden VVD lideri Yeşilgöz de Wilders ile koalisyona kapıları kapatmadı. Topun Wilders’te olduğunu belirten Yeşilgöz, “bunu parlamento grubunda değerlendireceklerini” söyledi.

İLK TEBRİKLER SAĞDAN

Wilders’e ilk tebrikler kendisi gibi aşırı sağcı liderlerden geldi. Fransız aşırı sağcı lider Marine Le Pen, Wilders ve partisini kutlayarak seçim sonucunun "ulusal kimliklerin savunulmasına yönelik artan desteği teyit ettiğini" savundu. Macaristan'ın sağcı muhafazakâr Başbakanı Viktor Orban da Hollanda'daki sonucu "değişim rüzgârı" olarak tanımladı.

KOALİSYON İHTİMALLERİ

Uzun süredir koalisyonlarla yönetilen ülkede hükümet kurulabilmesi için parlamentodaki 150 milletvekilinden en az 76’sının desteği gerekiyor. Olası koalisyon senaryoları ise şu şekilde:

Sağ kanat koalisyonu: Wilders’in ilk tercihi olacak PVV, NSC, VVD koalisyonu 81 milletvekiline sahip oluyor. Partiler göçmen karşıtlığında birleşse de Wilders’ın İslam karşıtı tutumu ve Hollanda’nın Avrupa Birliği’nden (AB) çıkması yönündeki fikirlerinin durumu zorlaştırabilir.

Aşırı sağsız koalisyon: Wilders’ın dışarda kaldığı senaryoda Timmermans’ın Yeşilgöz-Zegerius ve Omtzigt ile koalisyon kuruyor. Bu üçlünün, çoğunluğu sağlayamak için küçük partilerce desteklenmesi gerekiyor.

Azınlık hükümeti: Yeşilgöz ve Omtzigt kendi aralarında anlaşarak Wilders ya da diğer partilerin dışardan destekleyeceği bir azınlık hükümeti kurabilir. Ancak Wilders’ın, ilk kez 2010’da denediği benzer bir formül nedeniyle büyük oy kaybı yaşaması nedeniyle bu ihtimalden uzak durması muhtemel.

Erken seçim ihtimali: Koalisyon görüşmelerinden sonuç çıkmazsa erken seçim kararı alınabilir.

∗∗∗

SAĞ BÖLÜNEREK BÜYÜDÜ, SOL SAĞCILAŞARAK KÜÇÜLDÜ

Hollanda’da yaşayan tarihçi ve araştırmacı Zafer Aydoğdu, gelinen süreci ve seçim sonucunu BirGün’e değerlendirdi.

Yıllardır Avrupa genelinde olduğu gibi Hollanda’nın sağcılaştığını belirten Aydoğdu, ırkçı, faşist partilerin ve akımların gün geçtikçe güçlendiğine dikkat çekti. Sandıktan çıkan sonucu “malumun ilanı” olarak değerlendiren Aydoğdu “Olay sıradan bir seçme ve seçilme değil. Batı toplumlarının egemen güçler tarafından gerçek sorunlarının unutturulması için hızlı bir şekilde popülist akımlara teslim edilmesinin bir sonucu. Bu noktaya tesadüfen gelinmedi. 11 Eylül sonrası esen neo-konservatif rüzgarlar, Hollanda’yı da etkisi altına aldı, orta solu ve sağı dönüştürdü. Solda ve sağda popülist yaklaşımların önünü açtı” dedi.

WILDERS’İ MEŞRU KILDI

“Seçim kampanyası boyunca hem sağın hem solun Wilders’in yükselişinin önüne geçemediğini vurgulayan Aydoğdu, şöyle devam etti: “Bir taraftan bir kesim Hollandalı göçmen kökenli bir başbakana hazır değilken diğer taraftan Rutte hükümetinin erken seçime gitmesine sebep veren Yeşilgöz, iktidarın kabahatini örtbas etmek için göçmen meselesini seçimin ana meselesi haline getirdi. Bu mesele ise en çok Wilders’in işine yaradı, bir bakıma Wilders’in söylemini meşru kılarak  ‘rahatça güreşeceği bir minder’ sağlamış oldu.”

SOL DERS ÇIKARMALI

“Sol partiler toplumsal ve siyasal asıl sorunları, yeteri kadar dillendirerek sağ iktidara alternatif olmadılar. Tüm bu gelişmeler sağ blokun daha da güçlenmesine sebep verdi” diyen Aydoğdu, şöyle devam etti: “Birleşik sol (PvdA-GL) saflarında sol yeniden bütünleşip, ırkçı sağın iktidar yürüyüşünün önünü alabilirdi. Fakat sol, Rutte iktidarında budanan sosyal devletin tarihe gömülmesine ortaklık ettiği için eşitlikçi ideolojisini, yoksul kesimdeki inandırıcılığını yitirdi. Demek ki sol, toplumsal sorunlara cevap vermekte zorlanıyor. Cesurca bu sorunlar üzerine gidilmediği sürece, genç ve orta yaşlı kitleler, hep popülist faşizan partilere eğilim gösterecekler.”

Solun dersler çıkarması gerektiğinin altını çizen Aydoğdu, solda giderek artan göçmen karşıtlığı gibi popülist söylemlere işaret etti. “Sol, sağcılaşarak iktidar olamaz” diyen Aydoğdu, şunları söyledi: “Hristiyan Demokratlar içinden çıkarılan NSC, hem sağdan hem soldan seçmen devşirdi. Yanlış söylemlerle birinci olma fırsatını kaçırsa da sağın güçlenmesini sağladı. Bir kez daha sağ bölünerek büyürken sol ise sağcılaşarak küçüldü. Sol yine tarihi bir fırsatı kaçırdı.”