24 Nisan 2010 tarihinde Taksim'de bir ilk yaşandı. Aydınlar, sanatçılar ve insan hakları savunucuları, 24 Nisan 1915'te, tam 95

ZEYNEP KURAY
24 Nisan 2010 tarihinde Taksim'de bir ilk yaşandı. Aydınlar, sanatçılar ve insan hakları savunucuları, 24 Nisan 1915'te, tam 95 yıl önce İttihat ve Terakki hükümetinin tehcir kararıyla katledilen yüzbinlerce Ermeni yurttaşımızı anmak için Taksim'de buluştu. Alınan yoğun güvenlik önlemleri altında bu acıyı anmak için yas tutmak üzere siyah giysileri, ellerinde kırmızı karanfillerle toplanan duyarlı yurttaşlar, öldürülen Ermeniler için gözyaşları içinde mumlar yaktılar. Polis ablukasına ve ülkücü bir grubun provokatif davranışına aldırmayan topluluk her şeye rağmen bugüne kadar ihmal edilmiş çok önemli bir tarihsel görevi yerine getirdi.
ARTIK YOKLAR!
“Bu acı hepimizin acısı bu yas hepimizin” yazılı pankartın etrafında toplanan grup adına basın açıklamasını insan hakları savunucusu Zeynep Tanbay yaptı. 1915 öncesinde nüfus 13 milyon iken bu topraklarda bir buçuk ile iki milyon arasında Ermeni yurttaşın yaşadığını hatırlatarak sözlerine başlayan Tanbay, “Mahalle bakkalımız, terzimiz, kuyumcumuz, marangozumuz, kunduracımız, yan tarladaki rençberimiz, değirmencimiz, sınıf arkadaşımız, öğretmenimiz, subayımız, emir erimiz, milletvekilimiz, tarihçimiz, bestekarımız, arkadaşlarımızdılar. Kapı komşularımız, dert ortağımızdılar. Trakya’da, Ege’de, Adana’da, Malatya’da, Van’da, Kars’ta…Samatya'da, Şişli'de, Adalar'da, Galata'da..." diyerek şöyle devam etti:
"24 Nisan 1915’te gönderilmeye başlandılar. Onları kaybettik. Artık yoklar. Çok büyük çoğunluğu aramızda yok. Mezarları bile yok. “Büyük felaket’in vicdanlarımıza yüklediği “büyük acı” ise olanca ağırlığıyla var, 95 yıldır büyüyor.”
Bütün Türkiyelileri olaylarda hayatını kaybedenler önünde saygıyla eğilmeye davet eden Tanbay, “Siyahlar içinde, sessizce. Ruhlarına yakacağımız mumlarla, çiçeklerle. Çünkü bu acı hepimizin acısı. Bu yas hepimizin” diyerek konuşmasını tamamladı.
Yas eyleminden sonra faşist provokasyonlara, "Kürt, Türk, Ermeni, Yaşasın halkların kardeşliği" sloganıyla cevap veren topluluk Taksim Meydanı'ndan Galatasaray'a kadar yürüyerek eyleme son verdi.
ASIL SEN UTAN HÜRRİYET!
Türkiye ulusal basınının, 95 yıl sonra yaşanan bu ilki duyurma biçimi ise hiç şaşırtmadı. Gazeteler, genel olarak ABD Başkanı Barack Obama’nın soykırım dememesi üzerine odaklandı, Türkiye’de yapılan anma eylemlerini ise geri plana itti.
Hürriyet gazetesi, dün “Erivan’da Küstahlık” manşetiyle çıktı. Ermenilerin Erivan’da Obama, Başbakan Erdoğan ve İngiltere Başbakanı Brown’u suçlayarak yaptıkları eylemi “Nefret eylemi” olarak adlandıran gazete, İstanbul’da yapılan anma ve yas eylemlerini ise “utanç eylemi” olarak niteledi.
Doğan Grubu’nun diğer gazeteleri Milliyet ve Radikal ise Hürriyet’ten farklı bir duruş sergiledi. Milliyet, haberi “Bu yıl da atlattık” başlığıyla duyururken, Radikal gazetesi ise 24 Nisan’ı manşetten gördü. Gazete “95 yıl sonra bir ilk: Türkiye’de 1915 anıldı” manşetini kullandı.
YANDAŞ MEDYAYA GÖRE GERİLİM
Sabah, “Obama’dan bir 24 Nisan klasiği” başlığını atarken, anma eylemlerine birinci sayfada yer vermedi. Zaman ilk sayfasında “ABD Başkanı Obama yine soykırım demedi” başlığını kullandı, iç sayfalarında anma eylemlerini ise “24 Nisan gerilimi sokaklara yansıdı” başlığıyla duyurdu. Yeni Şafak da gerginliği öne çıkaran gazetelerdendi. Gazete, eylem haberlerini “Taksim’de gergin saatler, Haydarpaşa’da 24 Nisan’ı anma gerginliği” gibi başlıklarla verdi. Yeni Şafak’ın anma eylemlerine yönelik provokatif eylemleri “Vatandaşlar tepki gösterdi” başlığıyla duyurması ise dikkat çekti.
Taraf, anma etkinliklerini “Zohrabi Efendi ile ilk yüzleşme” başlığıyla manşetine taşırken, Günlük gazetesi de “Bu yas hepimizin” dedi. Habertürk de 24 Nisan anmalarını “Taksim’de anma ve protesto” başlığıyla ilk sayfadan gördü.

Hürriyet hedef gösterdi BBP bayrak yaktı
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CHP'nin, Anayasa değişiklik teklifine ilişkin önerisini hatırlatarak, ''Belki son yürürlük maddesinde, 'falanca maddeler birlikte oylanır, kalan maddeler ayrı oylanır' gibi bir düzenleme yapılabilirse ve paketin tamamı 367'nin üzerinde oy almak koşuluyla Cumhurbaşkanımızın böyle bir ayırma imkânı söz konusu olabilir'' dedi. Ergin, bir televizyon kanalında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
''CHP ile uzlaşma konusunda kurumsal bir çalışma söz konusu mu? Paketin ayrılması konusunda bir temas söz konusu mu? Teknik olarak ikinci tur oylamalara geçildiğinde 2 ya da 3 maddenin paketten ayrılması mümkün mü?'' sorusuna ''Elbette informel görüşmeler var ama kurumsal anlamda, belli bir statüye tabi görüşmeler söz konusu değil'' dedi.
Bakan Ergin, CHP'nin, ''paketin ayrı ayrı oylanabilecek şekle getirilmesi, bunların bir kısmının referanduma sunulmaksızın kabul edilerek yürürlüğe konulması, uzlaşılamayan konuların referanduma sunulması'' gibi bir öneri getirdiğini anlattı. Paketin son yürürlük maddesinin, ''paketin referanduma sunulması halinde birlikte oylanacağını öngördüğünü'' anımsatan Sadullah Ergin, şunları kaydetti:
''Belki son yürürlük maddesinde, 'falanca maddeler birlikte oylanır, kalan maddeler ayrı oylanır' gibi bir düzenleme yapılabilirse ve paketin tamamı 367'nin üzerinde oy almak koşuluyla Cumhurbaşkanımızın böyle bir ayırma imkanı söz konusu olabilir. Teknik olarak bu mümkün. Ama teknik olarak mümkün olan siyaseten her zaman mümkün olmayabiliyor. Umarım bu konuda pozitif gelişmeler olur. (Uzlaşılan maddeleri yürürlüğe koyacağız. Uzlaşılmayan maddeleri referanduma götüreceğiz ama referanduma götürdüğümüz maddeleri bir de Anayasa Mahkemesine götüreceğiz) gibi bir yaklaşım var ki. Burada garip bir durum söz konusu. Çünkü Parlamento da halk adına, halktan aldığı yetkiyi kullanmaya çalışıyor, Anayasa Mahkemesi de.''
''CHP, 'Anayasa Mahkemesine götürmeyeceğiz' derse, siz de bu maddeleri ayırır mısınız?'' sorusu üzerine Ergin, ''O noktada ciddi gelişmeler olabilir. Elbette o tür bir tavra girilebilirse önemli gelişmeler olması beklenmeli, o yola girmek mümkün olabilirse. O takdirde uzlaşmak için daha çok sebep ortaya çıkar'' diye konuştu.