Türkiye, Çin ve çeşitli ülkelerden birçok araştırmacı, akademisyen ve siyasi temsilcinin bildiri sunacağı 'Çin ve Marksizm Sempozyumu' yarın İstanbul’da başlıyor. Teori ve Politika dergisi tarafından düzenlenen iki günlük sempozyumda farklı yaklaşımlara sahip isimler Çin deneyimini tartışacak.

Kaynak: Kültür Sanat Servisi
İki günlük Çin ve Marksizm sempozyumu yarın başlıyor

Kültür Servisi

Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde gerçekleşecek sempozyumun konuşmacıları arasında Çin deneyimine olumlu, eleştirel ve retçi yaklaşımlarıyla bilinen isimler de yer alıyor.

AÇILIŞ KORKUT BORATAV’DAN

Açılış konuşmasını “hocaların hocası” Marksist iktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav ve Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği Müsteşarı Qian Xinyi'nin yapacağı sempozyumda “Marksizm’in sosyalizm anlayışı ve Çin”, “Çin’de politika, ekonomi, toplum” ve “Dünyada Çin” başlıklarını taşıyan dört oturumda toplam 16 bildiri sunulacak.

Sempozyumun dilleri Türkçe ve İngilizce olacak ve tüm oturumlar boyunca Türkçe – İngilizce arasında simültane çeviri sağlanacak.

NEDEN ÇİN VE MARKSİZM?

Teori ve Politika Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Metin Kayaoğlu sempozyumu düzenleme gerekçelerinin Çin’i anlamak olduğunu söyledi. Kayaoğlu, “Çin'de meydana gelen gelişmelere ilgisiz kalmak olanaksız görünüyor. Özellikle sol harekette Mao’nun Çin’inin nereye yöneldiği ve bu büyük ülkenin yaşadığı çarpıcı deneyimin nasıl değerlendirilmesi gerektiği üzerine tartışmalar giderek yükseliyor. Çin’i anlama ve açıklamanın Marksizm’in sosyalizm anlayışının gerçekleşebilir olup olmadığıyla derinden bağlantılı olduğunu görüyoruz. Marksizm’in özneleri olma yükümlülüğümüz dergi çevresi olarak bizi bu denli kapsamlı bir etkinliğine imza atmamıza vesile oldu” dedi.

Metin Kayaoğlu

Çin konusunun ne kadar yakıcı olduğunun farkında olduklarını ifade eden Kayaoğlu, "Fakat sosyalizmi inşa etmekte olduğunu söyleyen ve lideri ağzından 21. yüzyılda Marksizm’in yeniden yükselişini kutlayan bir partinin varlığına Marksist olarak ilgisiz kalmanın sorumsuzluk olduğu kanısındayız. Bu ülkeyi bildiri tarzıyla kolayca gözden çıkarmanın ve kuşkusuz aynı tarzda alkışlamanın Marksizm’in büyük tarihsel ve teorik iddiası bakımından pek basit olacağı görüşündeyiz. Çin’i esaslı bir şekilde değerlendirmek bir Marksist’in kaçınamayacağı yükümlülüktür bize göre” ifadelerini kullandı.